Araştırmacı gazeteci Sadık Güleç, Serdar Akınan'ın programında Türkiye'deki "Yeni Nesil Çeteler" konusunda çarpıcı tespitlerde bulundu. Osman Çaklı ile birlikte kaleme aldığı kitabın konusu olan bu çeteler hakkında detaylı bilgiler veren Güleç, olgunun 3-4 yıl önce motosikletle yapılan suikast ve taramalar sebebiyle dikkatini çektiğini söyledi.
Güleç, bu çeteleri keşfetme sürecini anlatırken, uyuşturucu ticareti yapan ve motosikletli çeteler tarafından vurulan bir kişinin verdiği bilgilerle araştırmasını derinleştirdiğini belirtti. Araştırma sırasında en çok şaşırdığı durumun, bu çetelerin şiddet eylemlerini aktif olarak kaydedip TikTok'a yüklemeleri olduğunu ifade etti.
"Baktım ki hakikaten çok fazla motosikletle yapılan suikastler var, taramalar var, yaralamalar var falan" diyen Güleç, bu olayları araştırmak için TikTok'a girmek zorunda kaldığını ve bu platformun hem çetelerin eylemleri hem de halkın gerçekliğini görmek açısında önemli bir veri kaynağı olduğunu vurguladı.
Yeni nesil çetelerin geleneksel mafyadan temel farklarını açıklayan Güleç, bu gruplarda kimliğin ön planda olduğunu belirtti. "Daltonlara üye olmak, Redkitlere üye olmak, onun parçası olmak" şeklinde tanımladığı bu kimlik arayışının, gençler için güçlü bir aidiyet ve prestij kaynağı olduğunu söyledi.
Bu çetelerin operasyon tarzlarını detaylandıran Güleç, genellikle motosiklet üzerinde iki kişinin yer aldığını, birinin maskeli şoför, diğerinin silah kullanan kişi olduğunu ve eylemlerinin kaydedilerek paylaşıldığını belirtti. Geleneksel mafyadan farklı olarak görünürlük aradıklarını, sosyal medyayı üye kazanma, sindirme ve "marka" oluşturma aracı olarak kullandıklarını vurguladı.
Güleç, bu çetelerin yapısının katı hiyerarşik olmadığını, daha çok küçük grupların ağı şeklinde çalıştığını ve ittifakların anlık çıkarlara göre kurulup bozulduğunu açıkladı. 16-25 yaş arası gençlerden oluşan bu grupların, kendilerini ifade edebilecekleri ortamların bulunmaması nedeniyle bu tür örgütlere yöneldiğini ifade etti.
Spesifik örnekler veren Güleç, Gülsuyu Çetesi'ni erken dönem örneği olarak gösterdi ve bu grubun 2013-2014'te sol gruplarla yaşadığı çatışmaların dikkatini çektiğini belirtti. Üyelerin hem sol hem sağcı (Ülkücü) geçmişlere sahip olmasının, geleneksel ideolojik çizgilerin bulanıklaştığını gösterdiğini vurguladı.
Barış Boyun vakasını detaylandıran Güleç, bu ismin geleneksel mafya ailesi Sarallar ile yaşadığı çatışmalarda RPG gibi ağır silahlarla saldırı planladığını, ancak İtalyan polisinin elektronik takip cihazı sayesinde bu planın engellendiğini anlattı. Bu durumun, yeni nesil çetelerin uluslararası boyutu ve şiddet potansiyelini gözler önüne serdiğini belirtti.
Sinan Memi örneğinde ise, Daltonlar liderinin MİT operasyonuyla Polonya'da yakalandığını ve Alaattin Çakıcı ile bağlantılı Çağlar Temel'in öldürülmesini emrettiğini açıkladı. Memi'nin daha önce Daltonlar'dan ihraç edilip kendi çetesini kurduğunu da ekledi.
Halil Ay vakasında ise GPS cihazlarının rakipleri takip etmek için kullanıldığını ve bunun Haliç Köprüsü'nde çatışmaya yol açtığını anlatan Güleç, teknoloji entegrasyonunun bu çetelerin modern yaklaşımını yansıttığını vurguladı.
Güleç, geleneksel Türk mafyasının tarihsel olarak devletin unsurlarıyla karmaşık ilişkiler kurduğunu, ancak yeni nesil çetelerin genellikle bu tür derin kurumsal bağlantılardan yoksun olduğunu belirtti. Polis involvement'ının bireysel bürokrat yolsuzluğu düzeyinde kaldığını, sistemik işbirliği olmadığını söyledi.
Sosyo-ekonomik faktörlere de değinen Güleç, bu çetelerin İstanbul'un yoksul ve politik açıdan hassas mahallelerinden (Gülsuyu, Okmeydanı, Esenyurt, Yeni Bosna, Bahçelievler) çıktığını vurguladı. Bu bölgelerdeki gençlerin ekonomik sıkıntı, sınırlı eğitim fırsatları ve kendilerini değerli hissedebilecekleri sosyal veya politik alanların eksikliği ile karşı karşıya olduğunu belirtti.
Esenyurt gibi yoğun nüfuslu, yüksek katlı bölgelerin çeteler için "hücre evleri" kurarak belirli bir anonimlikle çalışmak için ideal ortam sağladığını açıklayan Güleç, çatışmaların ateşli silahlar ve bazı durumlarda RPG'ler içerecek kadar şiddetli olabildiğini ve bunun suç manzarasında tehlikeli bir tırmanışı yansıttığını vurguladı.
Bir Dalton üyesinin sözlerini aktaran Güleç, bu çetelerin farklı yaklaşımını örneklendiren soğukkanlı bir alıntı paylaştı: "Ya bizden hani onlar bizden bir ya da iki kişi ölse, vursa bizim için sorun değil. Hani bizim karizmamız çizilmez. Ama biz onlardan bir kişi indirirsek, onların karizması fena çizilir. O yüzden bizle sokakta karşı karşıya gelmek istemezler."
Sadık Güleç'in analizleri, Türkiye'deki organize suçun değişen doğasını ve genç nüfus üzerindeki sosyal etkilerini gözler önüne seriyor. Bu yeni nesil çetelerin teknoloji kullanımı, görünürlük arayışı ve geleneksel yapılardan farklı organizasyon biçimleri, toplumsal güvenlik ve güvenlik güçleri için yeni zorluklar yaratıyor.