Türkiye'de yasa değişiklikleri her zaman büyük tartışmalara yol açıyor ve özellikle kültürel miras gibi hassas konular, halkın gündemini meşgul ediyor. Vakıflar Kanunu gibi köklü düzenlemelerde yapılan müdahaleler, merkezi yönetim ile yerel idareler arasındaki gerilimi artırabiliyor. İnsanlar, bu tür tekliflerin arkasında yatan gerçek niyetleri merak ediyor çünkü bunlar sadece kağıt上的ı değil, şehirlerin dokusunu doğrudan etkiliyor. Bu haber, İstanbul'un tarihi mekanlarının kaderini masaya yatırıyor ve okudukça kendi şehrinizin geleceğini düşünmeden edemeyeceksiniz. Belki de bu, rant ile kültür arasındaki çekişmenin yeni bir halkası ve etkileri uzun süre konuşulacak.
Şimdi olayın özüne inelim: CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, Vakıflar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi hakkında sosyal medya hesabından çarpıcı bir açıklama yaptı. Bu teklif, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'nda kabul edilmiş ve Zeybek'e göre, milletin yararına bir tane hayırlı iş yapılmıyor. O, teklifin belediyelerin mülkiyetindeki kültür varlıklarının yönetimini merkezi idareye devretmeyi amaçladığını belirtiyor. Bu durum, özellikle İstanbul gibi bir şehirde büyük bir kayba yol açabilir çünkü merkezi idare, bu varlıkları farklı amaçlarla kullanma eğiliminde olabilir.
Zeybek'in eleştirileri, İstanbul'un ikonik mekanlarını doğrudan hedef alıyor. Örneğin, Müze Gazhane, Artİstanbul Feshane, Beşiktaş ve Kadıköy İskele Kütüphaneleri, Yerebatan Sarnıcı, Casa Botter ve Moda İskelesi gibi yerler, İstanbulluların günlük hayatının bir parçası haline gelmiş. Zeybek, 30 yıl boyunca "ecdad mirası" diye anılan bu şehirde, tarihi yapıları yıkıntıya terk edenlerin şimdi rahatsız olduğunu söylüyor. Neden mi? Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ile ekibi, bu alanları yeniden hayata döndürmüş ve halka açmış. Artık bu binalar beton yığınları değil, hayat dolu mekanlar; rant yerine halk, sanat, dayanışma ve umut barındırıyor.
Açıklamasında Zeybek, şu soruyu soruyor: "Bu yasa değişikliği gerçekten kamu yararı için mi yapılıyor, yoksa Ekrem başkanımız öncesi gibi bir kez daha yandaş vakıflara yeni kapılar aralamak için mi yapılıyor?" Bu soru, teklifin gizli gündemini işaret ediyor. Zeybek'e göre, kiralama planları mı yapılıyor yoksa her alanı talan edip paraya dönüştürme isteği mi ön planda? Nedir bu halkın çektiği, diye soruyor ve İstanbul'un artık birilerinin "arsa defteri" olmadığını vurguluyor. Şehir, halkın nefes aldığı bir yer haline gelmiş ve talanla değil dayanışmayla, rantla değil Cumhuriyet değerleriyle büyüyecek.
Zeybek'in sözleri, milletin sizden yana değil bizden yana dediğini hatırlatıyor: "İstanbul bu değerlerle yönetilecek. Hazmedin artık hazmedin." Bu ifade, halkın tercihini net bir şekilde ortaya koyuyor ve yasa teklifinin kabul edilmesinin ardından yaşanabilecek gerilimleri öngörüyor. Kaynak olarak ANKA haber ajansının belirtildiği bu açıklama, fotoğraflarda AA kaynaklı görsellerle desteklenmiş ve BirGün gazetesinde yayımlanmış.
Tartışmanın arka planı da önemli. Vakıflar Kanunu, Türkiye'de vakıfların yönetimi ve kültürel varlıkların korunmasıyla ilgili temel bir yasa ve bu değişiklik, merkezi otoritenin elini güçlendirebilir. Zeybek'in belirttiği gibi, belediyelerin elindeki mülklerin devri, yerel yönetimlerin özerkliğini zedeleyebilir. Özellikle İmamoğlu'nun döneminde restore edilen bu mekanlar, İstanbul'un kültürel canlanmasının simgesi olmuş ve halk tarafından benimsenmiş. Merkezi idarenin devreye girmesi, bu başarıyı gölgeleyebilir ve yandaş vakıflara yeni fırsatlar yaratabilir.
Bu teklif, sadece İstanbul'la sınırlı kalmayabilir; benzer kültür varlıkları ülke genelinde etkilenebilir. Zeybek'in eleştirisi, kamu yararının mı yoksa belirli grupların çıkarlarının mı ön planda olduğunu sorgulatıyor. Yandaş vakıflar ifadesi, geçmişteki tartışmaları akla getiriyor ve halkın kaynaklarının nasıl kullanıldığını bir kez daha gündeme taşıyor. İnsanlar, bu değişikliklerin günlük hayatlarını nasıl etkileyeceğini merak ediyor çünkü kültür merkezleri, sadece binalar değil, toplumun buluşma noktaları.
Sonuçta, Gökan Zeybek'in açıklaması, Vakıflar Kanunu değişikliğinin perde arkasını aydınlatıyor ve büyük bir tartışmayı tetikleyebilir. Bu teklif, kabul edilirse, İstanbul'un kültürel dokusunu değiştirebilir ve halkın elinden alınan mekanlar, yeni bir mücadele alanı yaratabilir. Herkesin gözü şimdi Meclis'in kararında olacak, çünkü bu, sadece bir yasa değil, şehrin ruhuyla ilgili bir mesele.
            
            
                            
                            
                            



