Yaşam

Tutuklu Buğra Gökçe'nin Annesi Şeyma Gökçe'den Yürek Burkan Adalet İsyanı!

Buğra Gökçe annesi Şeyma Gökçe adalet açıklaması ile gündemde, tutuklu İPA Başkanı'nın 9 aylık süreci ve duygusal sözleri merak uyandırıyor. Adalet isyanı, cezaevi hayatı ve aile özlemi dolu çarpıcı detaylar için hemen okuyun.

Gündemdeki gelişmeler son dönemde aile dramları ve adalet tartışmalarıyla dolu bir hal aldı. Özellikle uzun süreli tutukluluk süreçleri, yakınlarını bekleyen annelerin sesini daha da yükseltir hale geldi. Buğra Gökçe kimdir sorusuyla başlayan merak, annesinin duygusal açıklamalarıyla yeni bir boyut kazanıyor ve herkesin dikkatini çeken bir hikaye ortaya çıkarıyor.

Asıl detaylar burada ortaya çıkıyor: İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe'nin annesi Şeyma Gökçe, oğlunun 23 Mart 2025 tarihinden beri tutuklu olduğunu belirterek tam 9 ay, yani 270 gün süren ağır bekleyişi anlattı. Bu süreçte by-pass ameliyatı geçirdiğini ifade eden Şeyma Gökçe, oğlunun cezaevinde kaleme aldığı kitabı ağlayarak okuduğunu, orada anlatılan yalnızlıkları ve sıkıntıları her gün yeniden yaşadığını dile getirdi. Rus salatası yapmasından reçel hazırlamasına kadar oğlunun cezaevi günlüklerini paylaşan anne, derin bir özlemle "Çok özlüyorum, yazık değil mi?" diye sordu.

Şeyma Gökçe'nin en çarpıcı sözleri ise adalet kavramına yönelik oldu: "Ankara’daki evimde bir komşum vardı: Adalet Hanım. Adalet burada yok. Adalet şimdi hiçbir şeyde hiç kimseye yok. Adalet komşumun adı olarak kaldı." Bu ifadeler, sürecin yarattığı hayal kırıklığını ve isyanı net bir şekilde yansıtıyor. Ayrıca, dışarıda uyuşturucu kullananlar veya kötü ahlaklı kişilerin serbest dolaştığını, buna karşılık tahsilli bürokratların içeride olduğunu vurgulayarak "Bu nasıl adalet?" sorusunu yöneltti.

Buğra Gökçe'nin tutukluluk süreci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik soruşturma kapsamında başlamıştı. Şehir plancısı ve doçent unvanlı Gökçe, çeşitli belediyelerde üst düzey görevler üstlenmiş bir isim olarak tanınıyor. Tutuklanma gerekçeleri arasında yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma gibi iddialar yer alsa da, aile ve yakın çevresi bunu hukuksuz ve siyasi olarak nitelendiriyor. Şeyma Gökçe, oğlunun serbest kalması halinde ilk ne yapacakları sorusuna da içten bir yanıt vererek duygusal bekleyişi pekiştirdi.

Bu 9 aylık dönem, sadece bir ailenin değil, benzer süreçler yaşayan birçok kişinin ortak acısını gündeme getiriyor. Şeyma Gökçe'nin sağlık sorunları arasında kalp ve tansiyon rahatsızlıkları da bulunurken, oğlunun cezaevindeki hayatını kitap satırlarından takip etmek zorunda kalması yürek burkuyor. "Günler çok kara, çok üzücü, çok sıkıcı geçiyor" diyen annenin sözleri, adalet sistemine yönelik eleştirileri daha da anlamlı kılıyor.

Ayrıca, Buğra Gökçe'nin cezaevinde evlendiği nikah töreni de aile için zorlu bir deneyim olmuş, son anda izin çıkmasıyla annesi ve yakınları katılabilmişti. Bu olaylar zinciri, tutukluluk sürecinin aile üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne seriyor. Şeyma Gökçe'nin "Adalet benim Ankara’daki komşumun adı kaldı" cümlesi, birçok kişi tarafından paylaşılarak geniş yankı uyandırdı.

Piyasalardaki dalgalanmalar gibi, hayatın beklenmedik dönemeçleri de insanları derinden etkiliyor. Buğra Gökçe annesi Şeyma Gökçe'nin açıklamaları, adalet arayışının ne kadar kişisel ve duygusal bir boyuta ulaştığını gösteriyor. Oğlunun hazırladığı yemeklerden kitap satırlarına kadar her detay, bir annenin özlemini ve isyanını somutlaştırıyor.

Sonuç olarak, Şeyma Gökçe'nin bu yürek burkan sözleri, tutuklu yakınlarının sesi olmaya devam ediyor. "Adalet komşumun adı olarak kaldı" ifadesi, sürecin yarattığı kırılmayı özetlerken, ailelerin yaşadığı zorluklar kamuoyunda tartışma yaratıyor. Buğra Gökçe'nin hikayesi ve annesinin adalet çağrısı, benzer durumdaki birçok kişiye ilham verirken, gelişmelerin yakından takip edilmesini sağlıyor. Bu duygusal anlatım, adalet kavramının ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.