Türkiye, son dönemde birbiri ardına yaşanan ve kamuoyunun geneline bomba gibi düşen üç esrarengiz olayla çalkalanıyor. Bir cumhuriyet savcısının güpegündüz bir parçalanması, yurt dışında yaşayan ve yaptığı ifşaatlarla bilinen bir ismin şüpheli ölümü ve organize suç örgütünün lideri Sedat Peker'in sessizliğini bozan sığınmaları... Ayrı ayrı yaşanmış gibi görünen bu olaylar, aslında tek bir fırtınanın haberi olabilir mi? Deneyimli gazeteci Ali Tarakçı'nın analizleri ve ortaya çıkan yeni bilgiler, bu üç ayrıntının birbiriyle bağlantılı olmadığını, derin bir ameliyatın parçalarının göz önünde serildiğini ortaya koyuyor.

Her şey, İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde görevli Cumhuriyet Savcısı Ercan Kayhan'ın Çekmeköy'de bir kırılma boğazı kesilerek yönetilmeye başlandı. İlk bakışta, savcının yardım etme çabası 19 yaşında, sorunlu bir genç olan Mustafa Can Gül tarafından öldürülen bir cinayet gibi sunuldu. Zanlının, kendisini işe almadığı için savcıya kin beslediği iddiası ileri sürüldü. Ancak olay derinine inildiğinde, bu basit senaryonun arkasında büyük soru işaretleri görünüyor. Gazeteci Ali Tarakçı, bu cinayetin sıradan bir alacak meselesi ya da anlık bir öfke patlaması olamayacak kadar profesyonelce işleneceği vurguluyor. Tarakçı'ya göre, katil zanlısı Gül'ün geçmişi, "kadına şiddet, ısrarlı takip, konut dokunulmazlığı" gibi suçlardan sabıkalı olması ve kısa bir süre önce hapishaneden çıkmış olması, onun piyon olarak kullanıldığına ilişkin şüphelerini güçlendiriyor. Ayrıca savcı Kayhan'ın ticari faaliyetleri ve öldürülen restoranla olan belirsiz ilişkisi, bir "susturma" operasyonu olabileceği ihtimalini akıllara getiriyor.

Bu kanlı olaydan kısa bir süre sonra, Almanya'dan bir başka şok haber geldi. Yaptığı ifşaat videolarıyla kayıtlı Muhammed Yakut, Hollanda'da tutuklu bulunduğu hapishaneden tahliye edildikten sadece birkaç saat sonra hayatını kaybetti. Resmi makamlar, ölümün "ani kalp bulundurduğunu" açıkladı. Ancak bu açıklama, komplo teorilerini alevlendirmekten başka bir işe yarıyor. Ali Tarakçı, Yakut'un ölümünden daha önce Hollanda'da öldürülen Cemil Önal gibi bir cinayet olduğunu iddia ediyor. Tarakçı'ya göre Yakut, elindeki yeni ve çok önemli bilgilerle kamuoyuyla paylaşmak üzereyken ortadan kaldırıldı. Bu iddiayı güçlendiren en önemli delil ise Yakut'un cep telefonunun kaybolmuş olması. Yakut'un ölümü, Türkiye'deki derin yapıların rahatsız edecek sızıntısını engellemek için planlanmış bir suikast sırasındaki şüpheler giderek artıyor. Ön otopsi raporunda ölümün "doğal gelişimi" belirtilerinin belirtilmesi de, nihai toksikoloji raporunun aylar sonra açıklanması, bu şüphelerin üzerinin örtülmeye çalışıldığı izlenimlerini oluşturuyor.

Tüm bu karmaşık ve kanlı olaylar zincirinin merkezi ise bilinen bir isim belirliyor: Sedat Peker. Birleşik Arap Emirlikleri'nde "dijital tecrit" altında olan Peker, son dönemdeki köyleriyle adeta sessizliğini bozarak Türkiye'ye ve devlete önemli mesajlar gönderiyor. Özellikle 15 yaşında ölen Ahmet Minguzzi'nin davasını avukatı Ersan Barkın'ın üstlenmesi, Tarakçı'ya göre sıradan bir hukuki destek değil, derin bir stratejinin parçası. Peker bu hamleyle, "Devletin adalet sağlayamadığı yerde ben varım" mesajı vererek kendi adalet sıcaklıklarını çalıştırdığını gösteriyor.

Ali Tarakçı, bu hamlelerin tesadüf olmadığını, Peker'in Türkiye'ye dönüş için zemin hazırladığını öne sürüyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve genel olarak gelen olumlu gelişmelerin, bu partinin siyasi bir müzakereyle gerçekleşebileceğine işaret ettiğini belirtiyor. Tarakçı'ya göre, Muhammed Yakut ve Savcı Ercan Kayhan gibi isimlerin ortadan kaybolduğu, Peker'in dönüş öncesinde bir "temizlik" operasyonu olabilir. Bu operasyonla, hem Peker'in hem de onunla iş birliği yapabilen devlet bünyesinde bazı yapıların gözeten engellerin hedeflenmesi hedefleniyor olabilir.

Eski Eşe Şeytani Tuzak: Bahçeşehir'de Tehdit ve GPS Takibi Aileyi Sarsıyor!
Eski Eşe Şeytani Tuzak: Bahçeşehir'de Tehdit ve GPS Takibi Aileyi Sarsıyor!
İçeriği Görüntüle

Sonuç olarak, birbirinden bağımsız olarak gerçekleşen savcı cinayeti, şüpheli ölüm ve Sedat Peker'in kaçış manevraları, aslında Türkiye'nin siyasi ve adli koridorlarında oynanan büyük bir satranç oyununun parçaları gibi duruyor. Ali Tarakçı'nın işaret ettiği gibi, bu olaylar bir "yeni çözüm süreci"nin habercisi olabilir ve Sedat Peker bu yeni denklemde kilit bir rol oynamaya başlayabilir. Yaşananlar, Türkiye'nin karanlık bir döneme girdiğini ve kapıda sarsıcı gelişmeler olduğunu gösteriyor.