Emekli ve Memur Maaşlarına Zam Müjdesi
Emekli ve Memur Maaşlarına Zam Müjdesi
İçeriği Görüntüle

Türkiye sanayisinin sessiz devi, uluslararası arenada adından söz ettirmeye başlıyor. Yıllardır arka planda duran ve sadece uzmanların bildiği bir gerçek, bugünlerde tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Gelen son resmi veriler ve sektör temsilcilerinin açıklamaları, Türk alüminyum sanayisinin, tahminlerin çok ötesinde bir güce ulaştığını gösteriyor. Ancak bu başarının ardında, beklenmedik bir fazlalık ve global rekabetin getirdiği büyük zorluklar yatıyor.

Son dönemde Türkiye'de yapılan büyük ölçekli sanayi yatırımları, özellikle alüminyum sektörünü adeta dönüştürdü. Otomotivden inşaata, havacılıktan ambalaja kadar sayısız alanda kullanılan bu stratejik metalin üretimi, ülke içinde devasa bir hacme ulaştı. Uluslararası Alüminyum Birlikleri'nin ortak raporları ve TALSAD'ın (Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği) yayımladığı belgeler, Türk alüminyum üretim kapasitesinin son yıllarda katlanarak büyüdüğünü ortaya koyuyor. Örneğin, 2024 raporları, alüminyum döküm üretiminde bile pozitif bir ivme yakalandığını gösteriyor. Ancak bu büyüme, sanayi için hem bir fırsat hem de büyük bir sınavı beraberinde getiriyor.

Sektörün temel hammaddesi olan birincil alüminyum için neredeyse tamamen ithalata bağımlı olması, maliyetleri yükseltiyor ve küresel piyasalardaki dalgalanmalara karşı sektörü savunmasız bırakıyor. Buna rağmen, TALSAD'ın resmi beyanlarına göre, sektör, ithal hammaddelerden yüksek katma değerli ürünler üreterek bu açığı kapatmayı başardı. Öyle ki, geçtiğimiz yıllarda ihracat rakamları sürekli artış göstererek 2021 yılında tüm zamanların rekorunu kırmış ve 2022'de ihracat değeri 6 milyar doların üzerine çıkmıştır.

Sektörün bir diğer büyük problemi ise Çin'den gelen dampingli ürünler. TALSAD'ın uluslararası birliklerle birlikte yaptığı açıklamalar, Çin'deki devasa devlet sübvansiyonları sayesinde üretilen ürünlerin, dünya pazarında fiyatları düşürerek haksız rekabete yol açtığını ve Türkiye'nin de bu durumdan etkilendiğini belirtiyor. Ancak Türkiye bu konuda eli boş durmadı ve bu duruma karşı anti-damping soruşturması başlatılması için harekete geçti. Ayrıca Avrupa Yeşil Mutabakatı'na uyum için de çalışmalar hızla devam ediyor.

Peki, tüm bu zorluklara rağmen Türk alüminyum sektörü nasıl ayakta duruyor ve bu denli büyük bir hacme ulaşıyor? Resmi belgeler, Türkiye'nin alüminyum üretim kapasitesinin, ulusal talebin tam 3-4 katına çıktığını gösteriyor. Bu muazzam üretim gücü, sektörün varlığını sürdürebilmesi için ihracatı hayati kılıyor. Tam da bu noktada, Türk alüminyum sanayisinin sırrı ortaya çıkıyor: Bu devasa kapasite fazlası, ihracatta yakalanan rekor seviyelerle birleşince, sektörün yıllık cirosu tam 10 milyar dolara ulaştı ve adeta bir başarı destanı yazdı. Türkiye, bu stratejik fazlalığı avantaja çevirerek dünya alüminyum pazarında yeni bir güç merkezi olmaya hazırlanıyor.