Türkiye'nin siyasi gündeminde hareketli saatler yaşanırken, DEM Parti kanadından Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik dikkat çekici bir çağrı ve eleştiri geldi. TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun İmralı'ya gerçekleştireceği ziyaret tartışmaları sürerken, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan sessizliğini bozarak ana muhalefet partisine yönelik net mesajlar verdi. Özellikle CHP'nin komisyona katılmama yönündeki eğilimi ve görüşmelerin yöntemi üzerine yürütülen tartışmalar, Bakırhan'ın gündeminin en üst sırasında yer aldı. Yapılan açıklamalar, sürecin hassasiyeti ve siyasi partilerin alacağı sorumluluklar açısından yeni bir tartışma penceresi araladı.
Bakırhan, CHP'nin İmralı'ya gitmeme kararı ve görüşmelerin SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) üzerinden yapılması yönündeki tartışmaları büyük bir talihsizlik olarak nitelendirdi. Yüzyıllık bir geçmişe sahip olan ve Cumhuriyet'in kurucu partisi sıfatını taşıyan CHP'nin, Türkiye'nin en köklü sorunlarından biri olan bu meselede daha aktif ve yapıcı bir rol oynaması gerektiğinin altını çizdi. Ana muhalefet partisinin iktidar hedefi taşıyan bir yapı olarak, ülkenin en temel meselesinin çözümünde risk alması ve cesur davranması gerektiğini belirten Bakırhan, bu konudaki çekimser tavrın kendilerini üzdüğünü ve bu durumu eleştirdiklerini açıkça ifade etti.
Konunun sadece teknik bir bağlantı veya bir link meselesine indirgenemeyecek kadar derin ve tarihi olduğunu vurgulayan DEM Parti Eş Genel Başkanı, dünyadaki benzer barış ve çözüm süreçlerinden örnekler verdi. Nelson Mandela ve Aliya İzzetbegoviç gibi liderlerle yürütülen süreçlerde yüz yüze görüşmelerin önemine değinen Bakırhan, Kürt meselesinin de bir ekran bağlantısıyla çözülemeyeceğini savundu. Yüz yüze temasın ve İmralı'ya bizzat gidilmesinin çok daha yapıcı değerlendirmelerin önünü açacağını belirten deneyimli siyasetçi, 100 yıllık bir sorunun ciddiyetine yakışır adımlar atılması çağrısında bulundu.
Sürecin başladığı 1 Ekim tarihinden bu yana yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Bakırhan, ortaya çıkan tablonun toplumun büyük bir kesimi için sürpriz olduğunu hatırlattı. Öcalan'ın silahları bıraktırma ve örgütü feshetme yönündeki iradesinin, hatta silahlı güçlerin ülke dışına çıkarılması perspektifinin, toplumun yüzde 90'ı tarafından beklenmeyen ezber bozan adımlar olduğunu ifade etti. Hiçbir yazılı anlaşma veya mutabakat olmaksızın gelişen bu irade beyanının tarihi bir fırsat sunduğunu ve bu sürecin 86 milyonu ilgilendiren bir barış ve demokratik toplum süreci olarak ele alınması gerektiğini belirtti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tutumuna ilişkin de çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Bakırhan, Bahçeli'nin sürecin başından beri tutarlı bir siyaset izlediğini vurguladı. Bahçeli'nin "Gerekirse İmralı'ya ben giderim" çıkışını ve 1 Ekim'deki açıklamalarını cesur bir hamle olarak yorumlayan Bakırhan, hem Öcalan'ın hem de Bahçeli'nin ilk günkü sözlerinin arkasında durarak süreci ilerletmeye çalıştıklarını dile getirdi. Bu tutarlılığın, barışın toplumsallaşması adına önemli bir zemin oluşturduğu mesajı verildi.
Hükümet kanadından ve devletten beklentilerini de sıralayan Bakırhan, barış ikliminin kalıcı hale gelmesi için güven artırıcı adımlara ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekti. Özellikle cezaevlerindeki durum, kayyım atamaları ve seçilmiş belediye başkanlarına yönelik yargı süreçlerinin devam etmesinin, sürecin ruhuyla çeliştiğini ifade etti. İktidarın yürütme erki olarak tereddütleri giderici ve yapıcı bir rol üstlenmesi gerektiğini, yasal düzenleme gerektirmeyen idari kararlarla bile toplumun nefes almasını sağlayacak adımların atılabileceğini belirtti.
Son olarak yeni anayasa tartışmalarına da değinen Bakırhan, şu anki önceliklerinin anayasa değil, çözüm sürecinin kendisi olduğunu net bir dille ifade etti. İktidar kanadından henüz bir anayasa dayatması gelmediğini ve kendilerinin de böyle bir hazırlık içinde olmadığını belirten Bakırhan, ancak bu mesele çözüldükten sonra Türkiye'nin demokratik, kapsayıcı ve eşitlikçi bir anayasaya kavuşması gerektiğini söyledi. Anayasa gündeme geldiğinde ise ülkenin bütün renklerini barındıran önerilerle masada olacaklarının sinyalini verdi.