Türk siyasetinin son yılların en güçlü ittifakı olarak görülen Cumhur İttifakı, KKTC Cumhurbaşkanlık seçimleri sonrasında beklenmedik bir sarsıntı yaşıyor. Ankara kulislerinde hareketli günler yaşanırken, ittifak ortakları AKP ve MHP arasındaki görüş ayrılıkları su yüzüne çıkmaya başladı.
19 Ekim 2025 tarihinde gerçekleştirilen KKTC Cumhurbaşkanlık seçimlerinde, Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri Tufan Erhürman yüzde 62,76 gibi ezici bir çoğunlukla seçimi kazandı. Ancak bu seçim sonucu, Ankara'daki siyasi dengeler açısından beklenmedik sonuçlar doğurdu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılmaması ve ardından gelen gelişmeler, ittifakta görmezden gelinemeyecek bir çatlak yarattı. Bu süreçte en dikkat çeken adımlardan biri ise AKP Ankara Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türk Delegasyonu Başkanı Tuğrul Türkeş'ten geldi.
Bahçeli'nin Sessiz Protestosu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında hem Anıtkabir'de düzenlenen törene hem de akşam saatlerinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen resepsiyona katılmadı. Bu durum, siyasi çevrelerde "sessiz protesto" olarak yorumlandı ve kulisleri hareketlendirdi.
BBC Türkçe muhabirinin aktardığı bilgilere göre, Bahçeli'nin bu tavrı bilinçli bir tercih olarak değerlendirildi. MHP'nin hiçbir temsilcisi resepsiyona katılmazken, parti yönetimi de bu durumla ilgili herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındı. Siyasi gözlemciler, Bahçeli'nin rahatsızlığının özellikle Kıbrıs politikası konusundaki görüş ayrılıklarından kaynaklandığını belirtiyor.
Kritik Detay: Devlet Bahçeli, 29 Ekim törenlerine katılmamakla birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a özel bir hediye gönderdi. Bu hareket, krize rağmen ittifakın tamamen kopma noktasına gelmediğini gösterdi.
Tuğrul Türkeş'in Tarihi Hamlesi
Cumhur İttifakı'ndaki gerilim tırmanırken, MHP'nin kurucusu merhum Alparslan Türkeş'in oğlu ve şu anda AKP saflarında yer alan Tuğrul Türkeş, KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman'a tebrik mesajı gönderdi. Bu mesaj, siyasi çevrelerde "tebrik görünümlü siyasi mesaj" olarak değerlendirildi ve ittifaktaki çatlağı derinleştirdi.
Tuğrul Türkeş'in gönderdiği tebrik mektubunda dikkat çeken ifadeler şunlar: "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına seçilmenizden dolayı zat-ı âlinizi en içten dileklerimle tebrik ediyorum. Demokratik olgunluk içerisinde gerçekleşen seçimlerin ardından, halkın yüksek teveccühüyle bu önemli göreve layık görülmeniz; Kıbrıs Türk Halkının demokrasiye olan inancının, iradesine duyduğu güvenin ve bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne dair umutlarının güçlü bir sembolü olmuştur."
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin siyasi istikrarının, ekonomik kalkınmasının ve uluslararası alanda atılacak yapıcı adımların; Kıbrıs Türk Halkının refahına katkı sağlayacağına ve Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki köklü kardeşlik bağlarının daha da güçleneceğine yürekten inanıyorum." - Tuğrul Türkeş'in tebrik mesajından
Türkeş'in bu mesajı, babasının kurduğu MHP'nin şu anki genel başkanı Devlet Bahçeli'nin tutumunun tam aksine bir pozisyon aldığını gösterdi. Siyasi yorumcular, bu durumu "ittifakta yeni bir çatlak" olarak nitelendirdi.
KKTC Seçimlerinin Ankara'ya Yansımaları
KKTC'de Tufan Erhürman'ın seçimi kazanması, Ankara'daki siyasi dengeleri sarsan bir gelişme oldu. Erhürman, Cumhuriyetçi Türk Partisi genel başkanı olarak, iki devletli çözümden ziyade federasyon modelini savunan bir politikacı olarak biliniyor. Bu durum, son yıllarda iki devletli çözümü öne çıkaran Türkiye'nin resmi politikasıyla uyuşmuyor.
Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Türkiye'den gelen ilk resmi tepki, Dışişleri Bakanlığı'ndan geldi. Bakanlık, Erhürman'ı tebrik ederken, Kıbrıs konusundaki politika değişikliğine dair herhangi bir işaret vermedi. Ancak kulislerde, MHP'nin bu seçim sonucundan rahatsız olduğu ve bunun ittifaktaki krizi tetiklediği konuşuldu.
MHP'nin Kıbrıs Hassasiyeti
MHP, tarihsel olarak Kıbrıs konusunda son derece hassas bir çizgiye sahip. Alparslan Türkeş döneminden bu yana parti, KKTC'nin bağımsızlığı ve iki devletli çözüm konusunda taviz verilmemesi gerektiğini savunuyor. Devlet Bahçeli de bu çizgiyi sürdürerek, KKTC'nin egemenlik haklarının korunması konusunda kararlı bir duruş sergiliyor.
Bu bağlamda, Tufan Erhürman'ın seçimi kazanması ve federasyon yanlısı söylemleri, MHP tabanında ve yönetiminde ciddi rahatsızlık yarattı. Bahçeli'nin 29 Ekim törenlerine katılmaması da bu rahatsızlığın bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Önemli Gelişme: MHP kurmaylarının Bahçeli'nin rahatsızlığını doğruladığı ve bu durumun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iletildiği öğrenildi. Ancak henüz iki lider arasında doğrudan bir görüşme gerçekleşmedi.
Tuğrul Türkeş Faktörü
Tuğrul Türkeş'in bu süreçteki rolü özellikle dikkat çekici. Alparslan Türkeş'in oğlu olması nedeniyle MHP tabanında özel bir yeri olan Türkeş, 2015 yılında MHP'den ayrılarak AKP'ye geçmişti. Bu hamle, dönemin en çok konuşulan siyasi gelişmelerinden biri olmuştu.
Şimdi ise Tuğrul Türkeş, Erhürman'ı tebrik ederek aslında bir anlamda babasının partisinin şu anki yönetimine karşı konumlanmış oldu. Bu durum, hem AKP-MHP ittifakında hem de Türkeş ailesinin siyasi mirasının yorumlanmasında yeni tartışmalar yarattı.
Siyasi analistler, Türkeş'in bu mesajının sadece diplomatik bir nezaket göstergesi olmadığını, aynı zamanda AKP içindeki Kıbrıs politikasına dair farklı görüşlerin de bir yansıması olduğunu belirtiyor. AKP'nin KKTC seçimlerine daha pragmatik yaklaştığı ve sonuçları kabul ederek yeni dönemde işbirliği arayışında olduğu değerlendiriliyor.
İttifakın Geleceği
Cumhur İttifakı, 2018 yılından bu yana Türkiye siyasetinin en önemli dinamiği olarak varlığını sürdürüyor. AKP ve MHP arasındaki bu ortaklık, birçok kritik kararın alınmasında ve uygulanmasında belirleyici rol oynadı. Ancak son dönemde farklı konularda görüş ayrılıkları ortaya çıkmaya başladı.
Kıbrıs meselesi, bu görüş ayrılıklarının en belirgin olanlarından biri. Bunun yanı sıra, Abdullah Öcalan ile görüşme süreci, dış politikada Rusya ve Çin ile ilişkiler gibi konularda da iki parti arasında zaman zaman farklı vurgular gözlemleniyor.
Siyasi gözlemciler, bu krizin ittifağı bitirmeyeceğini ancak yeni bir denge arayışını tetikleyebileceğini düşünüyor. AKP'nin, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi gibi yeni oluşumlarla da diyalog kurduğu yönünde kulislerde bilgiler dolaşıyor. Bu durum, MHP'nin konumunu güçlendirmek yerine zayıflatabilecek bir gelişme olarak yorumlanıyor.
Kamuoyunun Tepkisi
Cumhur İttifakı'ndaki bu gerilim, kamuoyunda da farklı tepkilere neden oldu. MHP tabanı, Bahçeli'nin duruşunu desteklerken, AKP seçmeni daha pragmatik bir yaklaşımı tercih ediyor. Sosyal medyada her iki tarafın destekçileri de kendi argümanlarını güçlü bir şekilde savunuyor.
Muhalefet partileri ise bu durumu "ittifakın çöküşünün başlangıcı" olarak yorumluyor. CHP ve İYİ Parti yetkilileri, Cumhur İttifakı'ndaki çatlakların giderek büyüdüğünü ve bunun erken seçim tartışmalarını da beraberinde getirebileceğini ifade ediyor.
Son Durum: 30 Ekim tarihinde MHP'nin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyeleri, Bahçeli'yi parti genel merkezinde ziyaret etti. Bu ziyaret, kriz yönetimi açısından önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Uzmanlar Ne Diyor?
Siyaset bilimciler, bu krizin kısa vadede aşılabileceğini ancak uzun vadede ittifakın sürdürülebilirliği açısından ciddi sorular yarattığını belirtiyor. Özellikle yerel seçimler öncesinde böyle bir gerilimin yaşanması, her iki parti için de riskler taşıyor.
Ankara Üniversitesi'nden siyaset bilimciler, ittifakların doğası gereği farklı görüşlere sahip partileri bir araya getirdiğini ve zaman zaman çatışmaların kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Ancak bu çatışmaların yönetilme biçiminin, ittifakın geleceğini belirleyeceğini ifade ediyorlar.
Uluslararası ilişkiler uzmanları ise KKTC meselesinin sadece iç politika değil, aynı zamanda Türkiye'nin dış politika öncelikleri açısından da kritik öneme sahip olduğunu hatırlatıyor. Bu bağlamda, ittifak ortaklarının ortak bir Kıbrıs politikası geliştirmesi gerektiğini savunuyorlar.
Önümüzdeki Süreç
Cumhur İttifakı'nın bu krizi nasıl yöneteceği, önümüzdeki günlerin en önemli siyasi gelişmelerinden biri olacak. Erdoğan ve Bahçeli arasında beklenen görüşmenin ne zaman ve hangi koşullarda gerçekleşeceği merak konusu.
Tuğrul Türkeş'in tebrik mesajının ittifak içinde nasıl bir karşılık bulacağı ve bunun sonraki adımlarda nasıl bir etki yaratacağı da takip ediliyor. AKP yönetiminin bu konuda resmi bir açıklama yapıp yapmayacağı henüz belli değil.
KKTC'de Tufan Erhürman'ın göreve başlamasıyla birlikte, Türkiye-KKTC ilişkilerinin nasıl şekilleneceği de ayrı bir merak konusu. Erhürman'ın ilk açıklamalarında Türkiye'ye bağlılığını vurgulaması, olumlu bir sinyal olarak değerlendirilse de, uzun vadede politika farklılıklarının nasıl yönetileceği görülecek.
Sonuç olarak, Cumhur İttifakı'nda yaşanan bu kriz, Türk siyasetinde yeni bir dönemin habercisi olabilir. İttifakın güçlü bir şekilde devam edip etmeyeceği, tarafların göstereceği siyasi olgunluk ve taviz verme kapasitesine bağlı olacak.