Dünya

Trump'ın Ukrayna Barış Planı: Avrupa Karşı Çıkıyor, Putin Destekliyor

Trump'ın Ukrayna planı deprem etkisi yarattı! Putin yeşil ışık yakarken Zelenski köşeye sıkıştı, Avrupa isyan bayrağını çekti. Bu barış formülü savaşı bitirir mi yoksa yeni kriz mi doğurur? Detaylar sizi şok edecek, hemen okuyun!

ABD Başkanı Donald Trump'ın açıkladığı yeni Ukrayna barış planı, uluslararası arenada fırtınalar kopardı. Planın detayları henüz tam olarak kamuoyuna yansımamış olsa da, erken sızan bilgilere göre ABD ve Rusya'nın öncülüğünde şekillenen bu strateji, Ukrayna ve Avrupa Birliği'ni masaya oturtmayı hedefliyor. Özellikle "28. madde planı" olarak adlandırılan bu belge, müzakerelerin kapısını aralamak için tasarlanmış gibi duruyor. Trump'ın ekibi, bu hamleyi "barışın mimarı" olarak konumlandırırken, Avrupa liderleri ayağa kalktı ve sert tepkiler yağdırdı. Öte yandan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den gelen olumlu sinyaller, planın Moskova'da nasıl karşılandığını gözler önüne seriyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ise bu gelişmeler karşısında zor günler geçiriyor; hem iç skandallarla boğuşuyor hem de diplomatik baskı altında eziliyor. Bu plan, sadece bir ateşkes önerisi mi yoksa küresel güç dengelerini yeniden şekillendirecek bir oyun mu? Detaylara inelim ve bu karmaşık tabloyu adım adım çözelim.

Trump'ın planı, ilk olarak özel bir toplantıda masaya yatırılmış. Beyaz Saray kaynaklarına göre, bu belge ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun da dolaylı olarak dahil olduğu bir süreçten doğmuş. Rubio, son dönemde özel Twitter hesabından planla ilgili spekülasyonlara mesafe koymaya çalışsa da, içeriden sızan bilgiler onun parmağını işaret ediyor. Planın kökeni ise daha da ilginç: Rus bir diplomatın, muhtemelen Dimitri adında bir müzakereciye dayanıyor. Bu isim, Moskova'nın arka planda yürüttüğü diplomatik hamlelerin kilit figürü olarak biliniyor. Dimitri'nin hazırladığı taslak, ABD'li aracı Witkof ile birleştirilmiş ve Trump'ın damadı Jared Kushner'ın da dahil olduğu bir "barış konseyi"ne dönüştürülmüş. Hatırlarsanız, Kushner daha önce Gazze'deki barış girişimlerinde benzer bir rol oynamıştı; bu sefer de Ukrayna dosyasının "Trump damgalı" olmasını sağlayacak gibi görünüyor. Planın temelinde, Ukrayna'nın doğu bölgelerindeki çatışmaları dondurmak ve NATO genişlemesini sınırlamak gibi maddeler yatıyor. Toplam 28 maddeyi kapsayan bu metin, her iki tarafın da "nefes alma" fırsatı yaratmayı vaat ediyor, ama eleştirmenler bunu bir "satış operasyonu" olarak nitelendiriyor.

Avrupa'nın tepkisi ise adeta bir deprem etkisi yarattı. Brüksel'deki AB yetkilileri, planı "tek taraflı bir dayatma" olarak görüyor ve Kiev'in haklarını göz ardı ettiğini savunuyor. Alman ve Fransız liderler, acil bir zirve çağrısı yaparak, ABD'nin Rusya'yla gizli pazarlık yaptığını ima etti. Bu tepki, Avrupa'nın Ukrayna'ya sağladığı milyarlarca euroluk yardımların boşa gidebileceği korkusundan kaynaklanıyor. Plan, AB'nin Ukrayna'ya verdiği "sonsuz destek" vaadini sorgulatıyor; zira metinde, Brüksel'in ekonomik yaptırımları hafifletme şartı öne sürülüyor. Avrupa Parlamentosu'nda yapılan tartışmalarda bir milletvekili, "Bu plan, Ukrayna'yı satmak için tasarlanmış bir tuzak" diye haykırdı. Öte yandan, bazı Doğu Avrupa ülkeleri –örneğin Polonya– daha temkinli; onlar için bu, Rusya'nın yayılmacılığını frenleyecek bir fırsat olabilir. Ama genel hava, öfke dolu: Avrupa medyası, Trump'ı "kıta haini" olarak damgalamaya başladı bile. Bu gelişme, NATO içindeki çatlakları derinleştiriyor ve Biden döneminin kalıntılarını silip süpüren Trump'ın agresif dış politikasını bir kez daha kanıtlıyor.

Putin'in yeşil ışığı ise planın en şaşırtıcı unsuru. Kremlin'den sızan bilgilere göre, Moskova bu metni "gerçekçi bir başlangıç" olarak değerlendiriyor. Putin, yakın bir özel toplantıda danışmanlarına, "Bu, Batı'nın ilk akıllı hamlesi olabilir" demiş. Rus medyası, planı överek, Ukrayna'nın "Nazi rejiminden" kurtuluşu olarak sunuyor. 28 maddenin birçoğu, Rusya'nın taleplerine uyumlu: Kırım'ın statüsü, Donbass'taki özerklik ve enerji hatlarının güvencesi gibi. Bu olumlu yaklaşım, Putin'in savaş yorgunluğunu yansıtıyor; zira Rus ekonomisi yaptırımlar altında ezilirken, bir ateşkes nefes aldırabilir. Ama dikkat çekici olan, planın Rus kökenli olması: Dimitri'nin taslağı, Moskova'nın yıllardır beklediği bir formülü içeriyor. Putin'in sessiz onayı, Trump'la olası bir "gizli ittifakı" akla getiriyor – ki bu, Soğuk Savaş sonrası en büyük jeopolitik dönüm noktalarından biri olabilir. Rus yetkililer, planın uygulanması halinde "barışın garantörü" olmayı teklif ediyor, ama bu teklifin altında yatan niyet, Avrupa'yı zayıflatmak mı?

Zelenski'nin durumu ise yürek burkucu. Ukrayna lideri, Trump'ın planını duyunca apar topar diplomatik kulislerde koşturmaya başladı. Son olarak Ankara ziyareti sırasında, planın gölgesinde kaldı; zira Witkof'un da katılacağı beklenen zirve, onun yokluğu nedeniyle etkisiz kaldı. Zelenski, Türk yetkililerle görüşürken yüzünden okunuyordu: "Bu plan bizi bitirir, ama elimiz kolumuz bağlı." Dahası, Kiev'de patlak veren 100 milyon dolarlık yolsuzluk skandalı, Zelenski'yi iyice zora soktu. İş ortağının para sızdırması iddiaları, Ukrayna ordusunun moralini yerle bir etti. Plan, Zelenski'ye "ateşkes kabul et" diyor, ama bu, Rusya'ya taviz anlamına geliyor. Ukrayna halkı ikiye bölünmüş: Bazıları barış için her şeyi göze alır, diğerleri ise "teslimiyet" diye ayaklanıyor. Zelenski'nin Miami'deki gizli görüşmeleri de planın bir parçası; Witkof'la yaptığı toplantılarda, Ukrayna'nın NATO üyeliğini masadan kaldırma baskısı yapılmış. Bu, Zelenski için sindirilmesi en zor kısım: Yıllardır "Batı bizi terk etmesin" diye haykıran bir lider, şimdi Trump'ın gölgesinde eziliyor.

Planın perde arkasında dönen entrikalar ise tam bir casusluk romanı. Witkof, Miami'den yönettiği bu operasyonda, Rubio'yu bile oyuna getirmiş gibi. Trump'ın damadı Kushner, planı "Gaza modeline" benzeterek, "Biz barışı satarız, ama Trump imzası olmadan olmaz" diye övünmüş. Dimitri ise Moskova'dan sessizce çalışmış; onun 28 maddesi, Rus istihbaratının yılların emeği. Dezenformasyon ise cabası: Sızan belgeler, planın "Rus tuzağı" olduğu iddialarını körüklüyor. Ama gerçek şu ki, bu metin bir "geçici ateşkes" aracı: Her iki taraf da bunu kullanıp yeniden silahlanabilir. Suudi Arabistan'ın Veliaht Prensi Mohammed Bin Salman'ın sessizliği de dikkat çekici; son Kayra zirvesinde görülmemesi, Ortadoğu'nun bu oyuna nasıl dahil olacağını belirsiz kılıyor. Prens, özel bir toplantıda "Barış istiyoruz, ama bedava değil" demiş, ama detaylar gizli.

Bu planın küresel yansımaları ise saymakla bitmez. ABD'de Trump taraftarları coşmuş; "O, savaşı bitiren adam" diyorlar. Avrupa'da ise protestolar patlak verdi: Berlin ve Paris sokaklarında "Trump dışarı!" pankartları asıldı. Ukrayna cephesinde, askerler moral çöküşü yaşıyor; zira plan, Donbass'taki kazanımları riske atıyor. Putin'in yeşil ışığı, Rusya'nın ekonomik toparlanmasını hızlandırabilir – petrol fiyatları zaten yükseliyor. Zelenski içinse seçenekler sınırlı: Ya masaya oturup taviz verecek ya da yalnız kalacak. Trump'ın hesabı basit: Bu başarıyla 2028 seçimlerini garantiye alacak. Ama ya plan çökerse? O zaman, Ukrayna krizi daha da derinleşir ve Avrupa, Rusya'yla yeni bir Soğuk Savaş'a sürüklenir.

Sonuç olarak, Trump'ın bu hamlesi, Ukrayna savaşını bir dönüm noktasına getiriyor. 28. madde planı, barışın anahtarı mı yoksa yeni bir kaosun fitili mi? Putin'in desteğiyle güç kazanan bu strateji, Zelenski'yi köşeye sıkıştırırken Avrupa'yı öfkelendiriyor. Gelecek haftalar, bu satranç tahtasında kimlerin hamle yapacağını belirleyecek. Dünya nefesini tutmuş bekliyor: Barış mı, yoksa sonsuz bir çıkmaz mı? Bu sorunun cevabı, sadece liderlerin masada ne diyeceğinde yatıyor.