Teknoloji

TikTok Algoritmaları Gençleri Tehlikeli İçeriklere mi Sürüklüyor?

Sosyal medya platformlarının gençler üzerindeki etkisi giderek artarken, popüler uygulamalar eğlence vaat etse de gizli riskler barındırabiliyor. Algoritmaların içerik önerileri nasıl bir döngü yaratıyor ve mental sağlık üzerinde ne gibi etkiler bırakıyor? Şaşırtıcı bulgular ve uzman uyarıları için okumaya devam edin.

Sosyal medya dünyası, özellikle genç kullanıcılar için vazgeçilmez bir eğlence kaynağı haline gelmiş durumda. Kısa videolarla dolu platformlar, günlük hayatın stresinden uzaklaşmak için ideal görünüyor. Ancak bu uygulamaların arkasındaki akıllı sistemler, kullanıcıları nasıl yönlendirdiği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Eğlenceli içeriklerden başlayıp daha derin konulara geçiş, bazen beklenmedik sonuçlar doğurabiliyor. Bu durum, özellikle ergenlik dönemindeki hassas ruh hallerini nasıl etkiliyor, merak konusu.

Uluslararası Af Örgütü'nün son yayımladığı rapor, popüler bir kısa video platformunun algoritmalarının gençleri hızla olumsuz içeriklere maruz bıraktığını ortaya koyuyor. Raporda "Kara Deliğe Sürükleniyorlar" ifadesi kullanılarak, bu sürecin ne kadar hızlı ve kaçınılmaz olduğu vurgulanılıyor. Araştırmacılar, Fransa'da 13 yaşında çocuk profilleri taklit eden test hesapları oluşturdu. Bu hesaplar, platforma girdikten hemen sonra üzüntü ve hayal kırıklığı içeren videolarla karşılaşmaya başladı. Sadece birkaç dakika içinde akış, bu tür içeriklerle dolmaya başladı ve kısa sürede daha ağır temalara kaydı.

Deneylerde görüldü ki, hesaplar 5 dakika içinde üzüntü temalı videolara, 15-20 dakika sonra neredeyse tamamen depresif içeriklere yönlendirildi. Daha çarpıcısı, 45 dakika gibi kısa bir sürede iki hesap intihar eğilimini ifade eden videolar görmeye başladı. Algoritmik Şeffaflık Enstitüsü ile yapılan ek testler, izleme geçmişine göre bu tür içeriklerin payının iki katına çıkarıldığını kanıtladı. Platformun "Sizin İçin" akışı, kullanıcıların etkileşimlerine göre hızla kişiselleşerek toksik bir döngü yaratıyor. Bu döngüde umutsuzluk, kendine zarar verme ve intihar gibi konular romantikleştiriliyor.

Bir örnek olarak, başlangıçta masum görünen "Dudak Kremi Meydan Okuması" trendi ele alınıyor. Bu akım, zamanla "üzgün hissettikçe dudak kremi sık, bittiğinde kendine zarar ver" şeklinde tehlikeli bir hal aldı. Kullanıcılar bu tür içerikleri bildirmesine rağmen, videolar büyük ölçüde platformda kaldı. Raporda, ruhsal olarak hassas gençlerin bu içeriklere maruz kalmasının, onları daha derin bir karanlığa çektiği belirtiliyor. Uzmanlar, bu algoritmaların gençleri toksik bir içerik sarmalına soktuğunu ve bunun mental sağlık üzerinde kalıcı izler bıraktığını ifade ediyor.

Af Örgütü Çocukların ve Gençlerin Dijital Hakları Araştırmacısı Lisa Dittmer, algoritmaların hassas gençleri bu döngüye soktuğunu ve içinde umutsuzluk ile kendine zarar vermenin romantikleştirildiğini söylüyor. Bu kara delik metaforu, sürecin kaçınılmazlığını ve derinliğini mükemmel anlatıyor. Platformun, BM İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkelerine uymadığı gibi, AB Dijital Hizmetler Yasası kapsamındaki yükümlülüklerini de ihlal ettiği vurgulanıyor. Araştırma, genç kullanıcıların dijital haklarının sistematik olarak tehlikeye atıldığını gösteriyor.

Kişisel hikayeler de raporu daha etkileyici kılıyor. 2021'de 15 yaşındaki kızı Marie Le Tiec'i kaybeden anne Stéphanie Mistre, platformların çocukları insan olarak değil, veri toplayan ürün olarak gördüğünü belirtiyor. Bir genç kullanıcı Maëlle ise, vücutlarını kesen insanları gösteren videoların kendisini karanlığa çektiğini ve bu görüntülerin hala gözünün önünden gitmediğini anlatıyor. Bu tür ifadeler, algoritmaların sadece istatistik değil, gerçek hayatlar üzerindeki yıkıcı etkisini ortaya koyuyor. Gençler, bu içeriklere maruz kaldıkça daha fazla zaman harcayarak döngüye daha derin kapılıyor.

Rapor, Avrupa Komisyonu'nu platforma yönelik soruşturmada bu bulguları dikkate almaya ve bağlayıcı önlemler getirmeye çağırıyor. Gençlerin korunması için acil yasal adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor. Algoritmaların şeffaflığı ve içerik moderasyonu, bu tür riskleri azaltmak için kritik önem taşıyor. Ancak mevcut durumda, platformların kar odaklı tasarımı, kullanıcı güvenliğini ikinci plana atıyor gibi görünüyor. Bu durum, ebeveynleri ve eğitimcileri daha dikkatli olmaya itiyor.

Sonuç olarak, bu çarpıcı rapor sosyal medya platformlarının gençler üzerindeki potansiyel tehlikelerini bir kez daha gözler önüne seriyor. Eğlence aracı olarak başlayan uygulamalar, algoritmalar sayesinde hızla zararlı içeriklere dönüşebiliyor. Mental sağlık sorunları yaşayan gençler, bu döngüde daha fazla risk altında kalıyor. Gelecekte daha güvenli dijital ortamlar yaratmak için hem platformların hem de düzenleyicilerin sorumluluk alması şart. Bu bulgular, sosyal medya kullanımında bilinçli olmayı ve sınırlar koymayı daha da önemli hale getiriyor.

Bu gelişmeler, kısa video platformlarının bağımlılık yaratan yapısını ve gençlerin ruhsal sağlığını nasıl tehdit ettiğini tartışmaya açıyor. Ebeveynler, çocuklarının içerik tüketimini yakından takip etmeli ve açık iletişim kurmalı. Uzmanlar, dijital okuryazarlığın artırılmasını öneriyor. Platformların ise algoritmalarını daha sorumlu şekilde tasarlaması gerekiyor. Gençlerin sağlıklı gelişimi için bu uyarılar kulak ardı edilmemeli.