DİYARBAKIR'DA BEKLENMEDİK KARAR: ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN TARİHİ ÇAĞRI

Siyasi arenada tansiyonu aniden yükselten ve ülke gündemine bomba gibi düşen bir gelişme yaşandı. 17 Ekim 2025 tarihinde yayımlanan haberlere göre, DEM Parti terörist lider Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması talebiyle büyük bir yürüyüş düzenleyeceğini duyurdu. Bu çağrı, geçtiğimiz günlerde Cumhur İttifakının "Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında yeniden gündeme gelen "Umut Hakkı" tartışmasının hemen ardından gelmesiyle dikkatleri üzerine çekti. Yaklaşık 50 bin insanın ölümünden sorumlu tutulan bir ismin özgürlük talebiyle atılan bu adım, bölgedeki ve ülkedeki siyasi havayı bir anda değiştirdi ve hem güvenlik birimlerini hem de siyaset çevrelerini teyakkuza geçirdi.

Bu kritik gelişmenin ardındaki tüm detaylar, DEM Parti’nin resmi X hesabından yapılan bir açıklamayla netlik kazandı. Parti tarafından yapılan duyuruda, "Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle Gençlik Meclisimizin de içerisinde yer aldığı gençlik örgütleri tarafından Amed’de yürüyüş gerçekleştirilecektir" ifadeleri kullanıldı. Bu organizasyonun, partinin gençlik kanadı olan Gençlik Meclisi dahil gençlik örgütlerinin öncülüğünde yapılması planlandı.

Devlet Bahçeli'nin Beklenmedik Adımları Siyasi Dengeleri Nasıl Değiştirecek?
Devlet Bahçeli'nin Beklenmedik Adımları Siyasi Dengeleri Nasıl Değiştirecek?
İçeriği Görüntüle

ALİPINAR KÖPRÜSÜ'NDEN TARİHİ BURCA UZANAN GÜZERGAH

Öcalan’a Özgürlük talebiyle düzenlenecek olan bu yürüyüşün zamanı ve güzergahı da kamuoyuyla paylaşıldı. Yürüyüş, 18 Ekim Cumartesi günü saat 17:00’de başlayacak. Eylemin başlangıç noktası Alipınar Köprüsü olarak belirlenirken, katılımcılar buradan tarihi Ben û Sen Burcu’na doğru yürüyecekler. DEM Parti, yaptığı çağrıda başta gençler olmak üzere tüm halkı bu yürüyüşe katılmaya davet ettiğini belirtti.

Yürüyüşün temel talebi yalnızca serbest bırakılma ile sınırlı kalmadı. Resmi açıklamada, terörist liderin "Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin baş aktörü" olduğu ileri sürüldü ve bu bağlamda, Öcalan’a "özgür çalışma ve yaşam koşulları sağlanması gerektiği" net bir şekilde ifade edildi. Bu söylem, Türkiye’nin terörle mücadele politikalarına ve mevcut siyasi istikrara meydan okuyan bir nitelik taşıyor.

HÜKÜM GİYDİĞİ SÜREÇ VE YASAL DURUMU

Abdullah Öcalan’ın hukuki geçmişi incelendiğinde, bu taleplerin ne kadar hassas bir zeminde yükseldiği anlaşılıyor. Öcalan, 1999 yılında Kenya’da düzenlenen özel bir operasyon neticesinde yakalanarak Türkiye’ye getirilmişti. Yargılandığı mahkeme süreci sonunda kendisine idam cezası verilmişti. Ancak bu ceza, daha sonra yapılan yasal düzenlemelerle birlikte müebbet hapse çevrilmişti. Türkiye'de 50 bin insanın katili olarak nitelendirilen bu ismin, siyasi bir taleple yeniden gündeme getirilmesi, özellikle "Terörsüz Türkiye" hedefiyle çalışan Cumhur İttifakı nezdinde büyük bir tepkiyle karşılanıyor.

SİYASİ GELİŞMELERİN ARASINDA PİYASALARIN HAREKETLİLİĞİ

Bu siyasi ve hukuki gerginliğin yaşandığı 17 Ekim 2025 tarihinde, Sözcü gazetesinin finans haberleri bölümünde yer alan verilere göre, piyasalarda da kayda değer dalgalanmalar gözlemlenmişti. Güncel finansal veriler, siyasi risklerin ekonomi üzerindeki etkisini ortaya koyuyordu: Dolar 41,95 seviyesinde seyrederken, %0,25 oranında bir artış yaşanmıştı. Öte yandan, Euro 48,97 seviyesindeydi ve %-0,14 düşüş kaydetmişti. Sterlin 56,24 seviyesine gerilemiş, bu da %-0,22 oranında bir düşüşe işaret ediyordu. Finansal piyasalardaki asıl hareketlilik ise kripto ve değerli madenlerde yaşanmıştı: Altın fiyatları önemli bir sıçrama yaparak 5.822,92 seviyesine ulaşmış ve %2,86 oranında değer kazanmıştı. Buna karşın, Bitcoin sert bir düşüşle 105.599,05 seviyesine inmiş ve %-4,31 oranında değer kaybetmişti. Bu esnada, Faiz oranları ise %-0,15 düşüşle 40,09 olarak kaydedilmişti. Tüm bu finansal veriler, ülke gündemindeki siyasi kriz potansiyelinin yatırımcılar üzerindeki etkisini gözler önüne seriyordu.

Bu tür hassas dönemlerde, Mega Ajans ve Rek. Tic. A.Ş.'ye ait olan yayınlanan yazı, haber ve fotoğrafların telif haklarının korunması durumu, haber kaynağının hukuki güvencesini de işaret ediyordu. Bu kritik yürüyüş kararı, önümüzdeki günlerde Türkiye'nin hem siyaset hem de güvenlik gündemini domine etmeye aday görünüyor.