Ünlü kardiyolog Doç. Dr. Muhammed Keskin, kalp sağlığı ve beslenme üzerine yaptığı son açıklamalarda, tansiyon sorunlarını ilaç kullanmadan yönetmenin etkili yollarını detaylandırdı. Uzman, tansiyonun temel nedeninin vücutta su ve tuz tutulumu olduğunu vurgulayarak, damarların şişmesi ve basıncın artması gibi süreçleri anlattı. Bu durumun korkulacak bir şey olmadığını, ancak yaşam tarzı değişiklikleriyle kontrol altına alınabileceğini belirtti. Keskin, "Tansiyondan değil, hareketsiz yaşamdan korkun," diyerek hastalarına seslendi.
Uzman, tansiyonu doğal yollarla düşürmek için on adım önerdi. İlk olarak, düşük karbonhidratlı bir diyete geçmeyi tavsiye etti. Günlük kalorinin yüzde 30'undan az karbonhidrat tüketimiyle insülin duyarlılığını artırarak böbreklerin tuz atım mekanizmasını harekete geçirebileceğimizi söyledi. Basit karbonhidratlar ve abur cuburların insülin yükselterek tuz tutumuna yol açtığını ekledi. İkinci adımda, rafine omega-6 yağlarından uzak durmayı vurguladı. Ayçiçeği, kanola, soya ve mısır yağı gibi yağların omega-3 dengesini bozarak iltihaplanma, pankreas hasarı, insülin direnci ve damar duvarı zararına neden olduğunu açıkladı.
Üçüncü olarak, işlenmiş gıdaları tamamen bırakmayı öneren Keskin, yüksek ısıda işlenmiş ürünlerdeki katkı maddeleri, nitritler, monosodyum glutamat ve nitrozaminlerin tansiyonu yükselttiğini ve diyabet riskini artırdığını belirtti. Salam, sosis, bisküvi ve kraker gibi ürünlerin etiketlerini kontrol etmeyi tavsiye etti – eğer içerik listesi uzunsa, o ürünün işlenmiş olduğunu söyledi. Dördüncü adımda, şekersiz bir yaşamı benimseyerek glikoz, fruktoz ve fruktoz şuruplarından kaçınmayı vurguladı. Bunların insülin direnci, yağlı karaciğer, damar hasarı, atardamar sertleşmesi ve iltihaplanmaya yol açtığını, tansiyonu tetiklediğini ifade etti. Kliniğinde uyguladığı protokole göre, 21 gün sıfır şeker sonrası haftada bir kez minimal tüketim önerdi. "Şeker zehirdir," diye uyardı.
Beşinci adım uzun yürüyüşlerdi. İnsülin direncini kırarak tuz ve suyu dışarı atan, damarları rahatlatan ve stresi azaltan yürüyüşlerin tansiyonu 8-20 birim düşürebileceğini, ilaç kadar etkili olduğunu belirtti. Altıncı olarak, egzersizi önerdi – kardiyo ve kas geliştirici hareketler bazal metabolizmayı artırarak kan şekeri ve basıncı tamponluyor, kas kütlesini artırarak hipertansiyonu doğal yolla yeniyor. Egzersiz sonrası geçici yükselmelerin detoks etkisi olduğunu, hareketsizliğin asıl sorun olduğunu ekledi.
Yedinci adımda, magnezyum gibi takviyeleri önerdi – basıncı ve kalp atışını düşürüyor, ancak bireysel ihtiyaçlara göre doktor kontrolünde alınmalı. Sekizinci olarak, stresi yönetmeyi vurguladı. Kronik stresin tuz ve su atımını bozduğunu, bel çevresi yağlanmaya, düzensiz uykuya ve kaygıya yol açtığını söyledi. Hafif stresin sorun olmadığını, ancak yoğun olanlarda psikiyatrist desteği almayı tavsiye etti. Dokuzuncu adım düzenli uyku – yedi saatten az uykunun beyin proteinlerini temizleyemediğini, stresi artırdığını ve basıncı yükselttiğini belirtti. Beş saatten az uykunun kaygı mekanizmalarını tetikleyerek kronik hipertansiyona yol açtığını uyardı.
Onuncu ve son adımda, tuz kısıtlamasını önerdi – günde altı gramdan az tüketim. Fazla tuzun hücrelerde kalsiyum yerini alarak atardamar sertleşmesine ve hipertansiyona neden olduğunu açıkladı. Ortalama tüketimin 20 gramı aştığını, alışkanlık olduğunu ve azaltıldığında damak tadının sıfırlanacağını belirtti. Vücudun tuzu doğal gıdalardan alabildiğini ekledi. Bu adımların klinik deneyimlerine dayandığını, hipertansiyonun kader olmadığını, seçim olduğunu vurguladı.
Keskin, kalp hastalıklarının erken belirtilerini de sıraladı. Kalp hastalıklarının ataklar, yetmezlik ve ritim sorunlarını kapsadığını belirterek, aile öyküsü, sigara ve yüksek kolesterol gibi risk faktörleri olanlarda dikkatli olunmasını istedi. Birinci belirti göğüs rahatsızlığı – sadece ağrı veya çarpıntı değil, eforla, uykuda veya yemek sonrası rahatsızlıklardı. İkinci olarak, mide sorunları – yanma, ağrı, bulantı ve kusma; gastriti taklit edebiliyor, kalp yetmezliğinde şişkinlik yaratıyor.
Üçüncü belirti kol ağrısı – sağ kola veya çeneye yayılabiliyor, sadece sol değil; kalp ağrısı olarak değerlendirilmeli. Dördüncü olarak, baş dönmesi ve sersemlik – kadınlarda yaygın, atak sonrası dengesizlik; nörolojik sorun yoksa ani olabiliyor. Beşinci belirti çene ağrısı – boğaza takılmış gibi, kalp sinirlerinden yayılıyor. Altıncı olarak, erken yorulma – merdiven çıkmada azalan kapasite; yetmezlik veya kapak sorunlarının işareti.
Yedinci belirti nefes darlığı – yürüyüşte azalma; krizlerde kalp kontrolü öncelikli. Sekizinci olarak, bacak şişmesi – ödem, sağ kalp yetmezliğinden yerçekimiyle; damar veya böbrek sorunlarından ayrılmalı, kardiyoloji ilk adım. Dokuzuncu belirti soğuk terleme – eforla, ağrı olmadan; yaşlı ve riskli hastalarda yetmezlik işareti. Onuncu olarak, kronik öksürük – altı haftadan uzun; akciğer ödemi veya ilaç yan etkisi.
Uzman, bu belirtiler varsa kardiyoloğa başvurmayı tavsiye etti. Ardından, en zararlı on gıdayı listeleyerek, bunları bırakmanın ömrü uzatacağını, diyabet, hipertansiyon, kolesterol, kalp damar hastalıkları ve kanseri önleyeceğini belirtti. Birinci olarak, margarinler – hidrojenlenmiş yağlardan trans yağlar; kanser ve kalp damar sorunlarına yol açıyor, fırın ürünlerinde yaygın.
İkinci olarak, salam ve sosisler – nitrit, nitrozamin ve katkı maddeli; mide kanseri, kalp damar, diyabet riski (günde 40 gramda yüzde 42 artış), çocuklarda lösemi (haftalık tüketimde dokuz kat risk). Üçüncü olarak, bulyonlar – monosodyum glutamat gibi katkı maddeli; beyin hasarı, bağımlılık, çocuklara zararlı. Dördüncü olarak, patates kızartması ve cipsler – oksitlenmiş yağlar damar tıkıyor; tatlandırılmışlarda katkı maddeleri, diyabet ve kanser riski artırıyor.
Beşinci olarak, kolalar – yüksek şeker, aspartam ve katkı maddeli; günlük tüketimde kalp atak ölüm riski 1.4 kat, metabolik sendrom tetikliyor. Altıncı olarak, enerji içecekleri – kafein ve taurin; ritim bozukluğu, kırık kalp sendromu; pankreas, insülin ve damar hasarı. Yedinci olarak, meyve suları – gerçek meyve değil, ağır metal ve şuruplu; dikkat eksikliği, çocuklarda bilişsel bozulma; lif ve vitamin yok, evde taze yapılmalı.
Sekizinci olarak, kahvaltılık gevrekler – şeker ve katkı maddeli; hipertansiyon ve diyabet riski, işlenmiş karbonhidratlar insülin dalgalanması ve kaygı yaratıyor. Dokuzuncu olarak, üçü bir arada kahveler – krema ve katkı maddeli; süt, şeker, kahve değil, kimyasal karışım. Onuncu olarak, nugget ve şnitzeller – nişasta, katkı ve tuzlu işlenmiş tavuk; endüstriyel tavuklar zararlı, gerçek et değil.
Keskin, bu gıdaların sağlığı tehdit ettiğini belirterek, doğal beslenmeye geçişi önerdi. Videoda sağlıklı yağlar, kalp yetmezliği, beslenme ve yaşam, kalp krizi, oruç ve tansiyon gibi playlistlere yönlendirdi. Randevu için İstanbul Kadıköy adresini ve iletişim bilgilerini paylaştı, sosyal medya hesaplarını da ekledi. Bu açıklamalar, binlerce izleyici tarafından beğenildi ve sağlık bilincini artırdı.





