Türkiye'de ceza infaz sisteminde yapılan son düzenlemeler, kamuoyunda geniş tartışmalara yol açıyor. Özellikle tahliye süreçleri ve denetimli serbestlik uygulamaları, toplumun güvenliği açısından önemli soru işaretleri doğuruyor. Son dönemde sosyal medya ve mesajlaşma platformlarında ortaya çıkan bazı paylaşımlar, bu tartışmaları daha da alevlendiriyor.
TBMM'de kabul edilen 11. Yargı Paketi, Kovid-19 düzenlemesi kapsamında önemli değişiklikler getirdi. Bu paket sayesinde kapalı cezaevinden açık cezaevine geçiş ve denetimli serbestlik imkanları genişletildi. Yaklaşık 50 bin hükümlü, bu düzenleme ile cezaevlerinden tahliye edildi. Paket, 31 Temmuz 2023 ve öncesi işlenen bazı suçları kapsıyor ve hükümlülere üç yıl erken ayrılma hakkı tanıyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bu düzenlemenin infazda eşitlik ilkesini güçlendirdiğini ve benzer durumdaki hükümlüler arasındaki farklılıkları giderdiğini vurguladı. Ancak muhalefet cephesinden gelen eleştiriler, paketin potansiyel risklerini öne çıkarıyor. Özellikle tahliye edilen bazı mahkumların topluma uyum sağlamadan suç faaliyetlerine yönelmesi endişe yaratıyor.
İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, dikkat çekici bir iddia ortaya attı. Türkkan, bir Telegram grubunda paylaşılan yazışmaları kamuoyuyla paylaşarak, tahliye edilen mahkumların bu düzenlemeyi "milli piyango" gibi gördüğünü belirtti. İddiaya göre, bazı tahliye olan kişiler, bu fırsatı değerlendirerek suç hizmetleri teklif etmeye başladı.
Paylaşılan örneklerden biri oldukça çarpıcı. Yeni cezaevinden çıkan bir kişi, şu mesajı Telegram grubunda yayınladı: "Selamün Aleyküm, yeni cezaevinden çıktım. İzmir'in her yerinde mekan kurşunlama, mekan kundaklama, adam yaralama, infaz, adam kaldırma, adam dövme, not bırakma."
Bu ilanlarda sunulan hizmetler arasında mekan kurşunlama ve kundaklama gibi şiddet eylemleri yer alıyor. Daha ağır olanlar ise adam yaralama, infaz yani öldürme, adam kaldırma ve dövme gibi suçlar. Ayrıca not bırakma gibi tehdit unsurları da teklif ediliyor.
Bu tür tetikçi ilanları, özellikle İzmir gibi büyük şehirlerde yoğunlaşmış görünüyor. İlanlarda "İzmir'in her yerinde" ifadesi kullanılarak geniş bir coğrafya hedefleniyor. Tahliye sonrası bu kişilerin hızlıca organize olup suç piyasasına girmesi, güvenlik uzmanlarını tedirgin ediyor.
Muhalefet, bu durumu yargı paketinin getirdiği bir sıkıntı olarak nitelendiriyor. Tahliye edilen mahkumların denetim mekanizmalarının yetersiz kalması, toplumda şiddet olaylarının artabileceği korkusunu doğuruyor. Benzer ilanların başka Telegram gruplarında da çoğalabileceği şüphesi var.
Ceza infaz düzenlemeleri, eşitlik ve adalet ilkelerini ön planda tutsa da, uygulama aşamasında ortaya çıkan bu tür vakalar yeniden değerlendirilmeyi gerektiriyor. Tahliye edilen hükümlülerin topluma entegrasyonu ve denetim süreçleri daha sıkı hale getirilebilir mi sorusu gündemde.
Telegram gibi platformların bu tür yasa dışı ilanlara ev sahipliği yapması, dijital güvenlik açısından da önemli bir sorun. Yetkililerin bu grupları izlemesi ve hızlı müdahale etmesi bekleniyor. Vatandaşlar ise bilinmeyen gruplara katılmaktan kaçınmalı.
Bu olaylar, Türkiye'de suçla mücadele stratejilerinin güncellenmesini zorunlu kılıyor. Tahliye sonrası rehabilitasyon programlarının güçlendirilmesi, benzer tetikçi ilanlarının önlenmesinde etkili olabilir.
Kamuoyu, bu şoke eden tetikçi ilanlarının arkasındaki organize yapıları merak ediyor. Tahliye dalgasının suç oranlarına etkisi uzun vadede takip edilecek. Toplumun güvenliği için yeni önlemler alınması kaçınılmaz görünüyor.
Sonuç olarak, yargı reformları iyi niyetle yapılsa da, uygulama safhasında çıkan bu tür olumsuz örnekler dikkatle incelenmeli. Tetikçi ilanları gibi vakalar, hem vatandaşlarda endişe yaratıyor hem de yetkililere önemli mesajlar veriyor.





