Gerçek Gündem Haberleri

Siyasi Sorumluluk Krizi: Ülkenin Güvenliği Kimin Elinde?

Üst düzey bir ziyaret sırasında ortaya çıkan o görüntüler, iktidar ortakları arasında bile büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. Sınır güvenliğinden sorumlu makamların neden günlerdir sustuğu sorusu, siyaset kulislerini sarsıyor.

Türkiye'nin güneydoğu sınırında gerçekleşen üst düzey bir misafir ziyareti, ülkenin yönetim kademesinde ciddi bir soru işaretinin doğmasına neden oldu. Bölgenin en hassas konularından birini ilgilendiren bu ziyaret sırasında, misafire eşlik eden koruma ekibinin askeri kamuflajlı ve uzun namlulu silahlara sahip olduğu görüntülendi. Uluslararası diplomatik teamüllere ve ulusal güvenlik kanunlarına aykırı olduğu açıkça belirtilen bu durum, siyasetin en tepesinde bile "rezalet" olarak nitelendirilmesine rağmen, olayla ilgili resmi makamlardan beklenen açıklama hala gelmedi. Bu durum, yalnızca bir güvenlik açığı tartışması değil, aynı zamanda Türkiye'yi kimin yönettiği ve kritik kararları kimin aldığına dair derin bir iktidar krizini gözler önüne seriyor.

Prosedür İhlalinin Perde Arkası ve İktidar Çatlağı

Bu türden yabancı bir misafirin ülkeye girişi, korunması ve hareket serbestliği, valilik seviyesinden çok daha yukarıda, Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı dâhil olmak üzere en üst düzey makamların onayıyla gerçekleşmek zorundadır. Zira söz konusu misafirin resmi bir devlet görevi bulunmaması, bu şekilde silahlı ve üniformalı bir koruma ekibiyle dolaşmasını hiçbir yasal ya da diplomatik teamülün meşrulaştırmadığı net bir gerçektir. Bu olay, daha önce kritik dönemlerde bile büyük hassasiyetle yaklaşılan konuların günümüzde ne denli gevşek ele alındığını gösteriyor.

İktidarın önemli bir ortağından gelen sert eleştirilerle birlikte, saray çevresinden bir danışmanın da Şırnak Valisini istifaya çağırması, meselenin ne kadar büyük bir iç hesaplaşmaya dönüştüğünü ortaya koydu. Ancak bu eleştirilere rağmen, sorunun asıl muhatapları olan İçişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı makamlarından hiçbir izahat gelmemesi, kamuoyunda "kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle" tarzında bir siyasi mesaj verme çabası olarak yorumlanıyor.

Sorumsuzluk Zinciri ve Hukuki Belirsizlik

Ülkede bir usul ihlali yaşandığında ve bu, ulusal güvenliği ilgilendiren kritik bir olay olduğunda, olayın sorumlularının çıkıp kamuoyuna hesap vermesi, güçlü bir devlet geleneğinin en temel göstergesidir. Ancak mevcut tabloda, olayın üzerinin örtülmeye çalışıldığı veya sorumluluğun kimseye yüklenmediği "faili meçhul bir kepazelik" durumu söz konusu. Yöneticilerin, misafirlerin korumasını kendi güvenlik birimleriyle sağlama zorunluluğu varken, bu kuralın neden bir kişi için ihlal edildiği, bu kararı kimin verdiği ve amacın ne olduğu soruları yanıtsız kalıyor.

Bu tür bir yetki aşımının veya göz yummanın "bilgi dahilinde olmadan" gerçekleşmiş olması ihtimali ise, ülkenin idari kontrolünün tamamen kaybedildiği anlamına geleceğinden, daha vahim bir tabloyu işaret ediyor. Bu durumun, devleti yönetenler arasındaki koordinasyonun ve hukuki dayanakların ne denli zayıfladığının en açık kanıtı olduğu vurgulanıyor. Tartışmanın kamuoyunda bu denli hararetli devam etmesine rağmen asıl muhatapların sessizliğini koruması,

Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı en büyük yönetim zaaflarından biri olarak tarihe geçmeye adaydır.