Diyarbakır'da sağlık sektöründe yaşanan gelişmeler, son günlerde büyük bir gündem oluşturmaya devam ediyor. Özellikle bir kamu kurumunda yaşanan olaylar, hem yerel hem de ulusal düzeyde dikkatle takip ediliyor.

Beş ay önce göreve başlayan bir üst düzey yöneticinin aldığı kararlar, kurumda büyük bir huzursuzluk yaratmıştı. Bu kararların arkasında yatan sebepler ise zamanla netlik kazanmaya başladı.

Son bir hafta içinde yaşanan gelişmeler, sağlık camiasında adeta şok etkisi yarattı. Birçok deneyimli yöneticinin aynı anda görevlerinden ayrılması, kurumda ciddi bir boşluk oluşturdu.

Diyarbakır İl Sağlık Müdürü Dr. Emre Asiltürk'ün aldığı radikal kararlar, 16 farklı düzeydeki yöneticinin istifasını talep etmesine yol açtı. Bu istifalar, sağlık camiasında büyük bir tartışma başlattı.

İstifa etmesi istenen isimler arasında hastane başhekimleri, başhekim yardımcıları, daire başkanları ve ilçe sağlık müdürleri bulunuyor. Bu kapsamlı değişiklik isteği, kurumda ciddi bir krize yol açtı.

Google’ın Yapay Zekası Kanseri Görünür Kılıyor: Yeni Dönemin Başlangıcı!
Google’ın Yapay Zekası Kanseri Görünür Kılıyor: Yeni Dönemin Başlangıcı!
İçeriği Görüntüle

Mehmet Özel, Dr. Engin Çetinkaya, Songül Baytar, Abidin Tüzün, Dr. Cengiz Kaya, Dr. Mehdi Çelik, Muhammed Yusuf Demir, Abbas Çelik, Ersin Çağlar, Vedat Söyiler, Semih Erdal Tekay, Fatih Turğay ve Dr. Selahattin Doğan gibi deneyimli isimler istifa listesinde yer aldı.

Bu istifaların arkasında yatan sebepler incelendiğinde, oldukça çarpıcı detaylar ortaya çıkıyor. Özellikle mali konularda yaşanan tartışmalar, bu krizin temel nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.

19 milyon TL'ye satın alınan bir işyerinin gerçek piyasa değerinin 8-10 milyon TL olması, büyük tartışmalara yol açtı. Bu alım işleminin satın alma komisyonu tarafından da karşı çıkılmasına rağmen gerçekleştirilmesi, ciddi eleştirilere neden oldu.

Dr. Asiltürk'ün Ankara'ya seminere uçakla giderken, makam aracını ve şoförünü ayrıca karayoluyla göndermesi de eleştiri konuları arasında yer aldı. Bu durum, kamu kaynaklarının gereksiz kullanımı olarak değerlendiriliyor.

En çarpıcı iddialardan biri ise yöneticilerden imzalı istifa dilekçelerinin önceden alınması. Özellikle Destek Hizmetleri Dairesi Başkan Yardımcısı Muhtesim Öger ve Serkan Gülaydın'ın durumu, bu konudaki iddiaları güçlendiriyor.

Dr. Asiltürk'ün yöneticilere "Bakanlık, siyasiler ve Vali istifanızı istiyor" diyerek baskı yaptığı iddia ediliyor. Bu baskıların sonucunda birçok yöneticinin görevden ayrılmak zorunda kaldığı belirtiliyor.

Milyar liralık tıbbi malzeme ihalesi konusunda yaşanan tartışmalar da istifaların bir diğer sebebi olarak gösteriliyor. Bazı yöneticilerin ihale teknik şartnamesi ve tahmini bedellerine itiraz etmesi, onların istifalarının istenmesine yol açmış.

İki yıllık kamu hastaneleri yemek ihalelerinin İl Sağlık Müdürlüğü'nden hastane başhekimlerine devredilmesi de tartışmalı konular arasında yer alıyor. Altı aylık gecikme sonrasında resmi ihale yapılmayıp pazarlık usulüyle tedarik sağlanması, hazineye sürekli zarar verdiği iddia ediliyor.

Bu gelişmelerin yaşandığı dönemde Diyarbakır'daki kamu hastanelerinde oda ve yatak sıkıntısı, asansör arızaları, düşük kaliteli hasta ve personel yemekleri, MR çekimi için uzun bekleme süreleri gibi sorunlar devam ediyor.

Sağlık camiasında yaşanan bu istifa krizi, hizmet kalitesinin de olumsuz etkilenmesine yol açıyor. Deneyimli yöneticilerin aynı anda görevden ayrılması, kurumsal hafızanın kaybedilmesine neden oluyor.

Bu durumun arkasında yatan asıl sebeplerin mali düzensizlikler ve yolsuzluk iddiaları olduğu, sağlık çevrelerinde konuşulan konular arasında yer alıyor. İhale süreçlerindeki şeffaflık eksikliği de eleştiri konularından biri.

Diyarbakır'da yaşanan bu istifa zinciri, Türkiye'deki sağlık yönetimi konusunda da ciddi sorular gündeme getiriyor. Kamu kaynaklarının verimli kullanımı ve şeffaf yönetim anlayışının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.