Türkiye'nin terörle mücadelesi, yıllardır gündemin zirvesinde. Son aylarda atılan adımlar, umut ve şüphe arasında bir çizgi çiziyor. Görüşmeler hızlanırken, beklenmedik sesler yükseliyor. Bu belirsizlik, süreci nereye götürüyor? Genel çerçeveyi çizdikten sonra, detaylara inelim.
Sürecin dönüm noktası, 24 Kasım'daki TBMM heyetinin Abdullah Öcalan görüşmesi. Bahçeli, röportajında PKK'dan gelen sesleri – Bese Hozat gibi – eleştirdi: "Silahsızlanma vaadini unuttular." Yetkin, PKK'nın 2012-2015'teki gibi dış güçlere yaslandığını, ABD-İsrail spekülasyonlarını dile getiriyor. DEM Partisi'nin İmralı ziyareti, 4 Aralık komisyonu öncesi mi? Yetkin, "Zaman kazanma; sabotaj girişimi."
PKK iç dinamikleri karmaşık. Kongre sonrası silahsızlanma vaadi vardı; şimdi şartlar dayatılıyor. Yetkin, "İç çatlak mı, yoksa oyun mu?" diyor. Barzani'nin sert yanıtı, süreci etkiliyor mu? Yetkin, "Maksimalist yaklaşım; PKK tehdidi kalkarsa rahatsız olanlar var."
Bürokrasi ve ittifak boyutu: Soruşturma ve Çelik'in çıkışı, şeffaflık çağrısı. Yetkin, "Aceleye gerek yok; ama halk bilgilendirilmeli."
Sonuçta, bu belirsizlik dönüşüme evrilebilir. Yetkin, "Terörsüz Türkiye mümkün" diyor. Süreci izleyin.