Ankara'nın eylül meltemi, her zamanki gibi yaprakları savuruyordu, ama 23 Eylül 2025 sabahı rüzgar bambaşka bir yöne döndü. Şehir uyanırken, sokaklar ansızın bir gerilim filminin setine dönüştü; mavi-kırmızı ışıklar yanıp sönüyor, telsiz sesleri yankılanıyor, aceleci adımlar betonları inletiyordu. Bu, sıradan bir sonbahar günü değildi. Bu, yılların birikmiş hesaplaşmalarının, politik arenada yeni bir sayfa açmaya çalıştığı bir andı. Başkent, bir kez daha spot ışıklarının altında titriyordu; peki bu ışığın kaynağı neydi ve nereye varacaktı? Halkın nabzı, belirsizlikle karışık bir öfkeyle atıyordu, çünkü ortada bir operasyon vardı – ama asıl soru, bunun bir adalet arayışı mı yoksa ustaca örülmüş bir ağ mı olduğu.

Abb Operasyon

İşte tam burada, olayların ipleri çözülmeye başlıyor ve asıl fırtına kopuyor. Operasyon, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin 2021-2024 yılları arasındaki konser ve etkinlik harcamalarını mercek altına almıştı. Savcılığın talimatıyla gerçekleştirilen şafak baskınlarında, 13 kişi gözaltına alındı; belediyenin etkinlik organizasyonundan sorumlu müdürler, mali işler yetkilileri ve tedarikçi firmaların temsilcileri, gecenin karanlığında evlerinden alınıp karakollara taşındı. İddialar, dosyayı kalınlaştıran bir yük gibiydi: 32 konser için yapılan ödemelerin, dört farklı firma arasında paylaştırıldığı, ihalelerde rekabetin hiçe sayıldığı ve belediyenin tam 154 milyon 453 bin 221 lira 60 kuruş zarara uğratıldığı öne sürülüyordu. Faturalar şişirilmiş, sözleşmeler manipüle edilmiş, kamu kaynakları hoyratça dağıtılmış – en azından savcılık dosyasındaki belgeler, banka dekontları ve bilirkişi raporları böyle diyordu. Bu tablo, dışarıdan bakıldığında, bir belediyenin kaynaklarını sorumsuzca savurduğuna dair ağır bir itham gibi duruyordu; ama içerdekiler, bambaşka bir hikaye anlatıyordu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu operasyonu duyduğu anda sosyal medyaya koştu ve tam bir meydan okuma manifestosu yayınladı. "Ankara Büyükşehir Belediyemize yönelik yeni bir algı faaliyeti ile karşı karşıyayız," diye başladı sözlerine, sesi öfke ve kararlılıkla dolu. Özel, iddiaların özünü tek tek masaya yatırdı: Sayıştay, yıllardır bu harcamaları didik didik incelemiş, hiçbir kusur bulamamıştı. Üstelik, Mansur Yavaş Kasım 2024'te konuyu fark eder etmez iç denetim mekanizmasını devreye sokmuş, Teftiş Kurulu'nu görevlendirmişti – sonuç? Tertemiz bir rapor, hiçbir usulsüzlük izi yok. Peki, o halde neden neredeyse bir yıl sonra, kamuoyuna yansıyan bu meselenin üzerinden aylar geçtikten sonra, ilgili kişiler ifadeye bile çağrılmadan şafak vakti gözaltı operasyonu? Özel'in sorusu burada patlıyor: Bu acelecilik, adaletin mi yoksa başka bir şeyin aracı mı? Ve en çarpıcı kısım: Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, operasyondan saatler önce sosyal medyada bir "bomba" görseli paylaşarak duyurmuştu haberi. Gökçek kimdi? Hakkında 97 yolsuzluk dosyası olan, partisi tarafından ya "hırsız" ya da "FETÖ'cü" diye damgalanıp zorla istifa ettirilen bir figür. Özel, bunu bir şüphe zinciri olarak sunuyor: "O nasıl önceden haberdar oldu? Bunu savcıya sormak lazım."

Özel'in açıklaması, sadece bir savunma değil; bir karşı saldırıydı. Operasyonun algı ayağını da ifşa etti: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın, bazı gazetecilere belediyeyi suçlayan hazır "soru-cevap" notları gönderdiğini iddia etti. Bu notlar, medyaya servis edilmiş, başlıklara dönüşmüş; bir anda ekranlar, mansetler dolmuştu suçlamalarla. "İşte bu kurgu, bu kadar aciz, bu kadar kirlidir!" diye haykırdı Özel, kelimeleri bir yumruk gibi iniyordu. Bu, klasik bir playbook'tu: Şafak baskınları görsel şok yaratır, önceden sızdırılan haberler kamuoyunu hazırlar, eski rakiplerin ipuçları şüpheyi körükler. Gökçek'in paylaşımı, tam da bu senaryonun provası gibiydi; "Büyük bir operasyon geliyor" mealindeki o post, saatler içinde binlerce etkileşim almış, fısıltıları büyütmüştü. Özel, bunu bir bütün olarak lanetledi: Zayıf bir kurgu, kirli bir el. Ve elbette, Mansur Yavaş'a tam destek: "İki dönemdir rekor oylarla seçilen ve milletin gönlüne kazınan Mansur Yavaş başkanımızın sonuna kadar yanındayız!" Bu sözler, CHP tabanını ayağa kaldırdı; sosyal medyada #YavaşAJanlar etiketi anında trend oldu, destek mesajları sel gibi aktı.

Şimdi, rakamlara dönelim ki resim netleşsin – çünkü sayılar, yalan söylemez. Özel, karşılaştırmayı masaya vurdu: AK Parti'nin son beş yılında, sadece 80 etkinliğe 33 milyon dolar harcanmış. Evet, yanlış okumadınız: Etkinlik sayısı sınırlı, ama para bol. Öte yandan, Yavaş döneminde 426 etkinlik – yani dört kat fazla – için harcanan tutar tam 30 milyon dolar. Bu, bir verimlilik destanı değil mi? Pandemi sonrası toparlanmada, kültürel hayatı canlandırmak için yapılan yatırımlar; gençlerin coşkulu konserleri, ailelerin festivallerdeki gülümsemeleri, sanatın şehre nefes aldırdığı anlar. 154 milyon liralık zarar iddiası, bu tablo karşısında sönük kalıyor. ABB'nin resmi yanıtı da gecikmedi: İddialar asılsız, geçmiş denetimler temiz. Yavaş, kendi ifadesinde sakin ama keskin: "Bambaşka bir yere götürmeye çalışıyorlar." Bu, bir uyarı; bir meydan okuma. Operasyonun zamanlaması da şüpheli: 2025 seçimlerine bir yıl kala, Yavaş ulusal arenada parlayan bir yıldızken, tam da bu vuruş. Gökçek'in gölgesi, hâlâ uzun; 97 dosya, istifa skandalı, FETÖ ithamları – hepsi, bugünün aynası gibi.

Hikayeyi biraz geriye sararsak, kökler daha da derinleşiyor. Yavaş'ın 2019 zaferi, Ankara'yı sarsmıştı; rekor oylar, şeffaflık vaadi, halkın umudu. O günden beri, belediye değişmişti: Parklar çoğalmış, sosyal yardımlar artmış, ihaleler açıklığa kavuşmuş. Ama rakip kesim, bu başarıyı hazmedememiş gibi. Benzer iddialar, geçmişte de gündeme gelmiş; her seferinde Sayıştay raporuyla çürütülmüş. Kasım 2024'teki iç denetim, son halkaydı – temiz çıkmıştı. Peki, şimdi ne olacak? Savcılık dosyası hâlâ açık; 13 şüpheliden bazıları serbest bırakıldı, ifadeler alındı, bilirkişi incelemeleri sürüyor. ABB, karşı dava hazırlığında; avukatlar delil topluyor. Siyasi kulislerde fısıltılar çoğalıyor: Bu, 2028'e bir gölge mi? Yavaş, CHP'nin potansiyel cumhurbaşkanı adayı; onun lekelenmesi, büyük oyunu bozabilir. Özel'in çıkışı, partiyi kenetletti; "Onlar ki onlarca kat fazla harcadılar, şimdi parmaklarını işaret ediyorlar," diyor, öfkeyle. Bu, bir hesaplaşma; yılların birikmiş yangınının közü.

Bahçeli’den TRC’nin Ardından Kudüs Paktı Önerisi
Bahçeli’den TRC’nin Ardından Kudüs Paktı Önerisi
İçeriği Görüntüle

Yankılar, Ankara'nın ötesine sıçradı. Medyada kutuplaşma zirvede: Bir yanda suçlamalar, öte yanda savunmalar. Sosyal medyada, Özel'in paylaşımı milyonlara ulaştı; Gökçek detayı, komplo teorilerini alevlendirdi. Halk, ikiye bölündü: Bazıları "Hesap verme zamanı" diyor, diğerleri "Siyasi linç" diye haykırıyor. Ama rakamlar, Özel'in yanında: 426 etkinliğe 30 milyon dolar – verimlilik, şeffaflık. Yavaş'ın vizyonu, beton ötesinde; kültür, sanat, insan. Bu operasyon, o vizyonu karalamaya mı çalışıyor? Günler geçtikçe, detaylar sızıyor: Gözaltındakilerin ifadeleri, faturaların yeniden incelenmesi, Gökçek'in postunun IP izi – her şey, bir romanın sayfaları gibi açılıyor. CHP, tam kadro arkasında; Özel'in liderliğinde bir kalkan örülüyor. AK Parti sessiz; resmi söz yok, ama kulisler kaynıyor.

Gelecek, belirsiz ama umutlu görünüyor. Bu operasyon, belki bir raporla biter, belki mahkemelere taşınır – ama Yavaş, fırtınalardan güçlenerek çıkıyor. İki dönem rekoru, halkın sevgisi, rakamların gücü – hepsi, bir zırh. Ankara bekliyor; sokaklarda tartışmalar, kahvehanelerde fısıltılar, otobüs duraklarında öfkeler. Bu, sadece bir soruşturma değil; bir şehrin ruhuyla ilgili. Özel'in sert çıkışı, Gökçek'in gizemli paylaşımı, Yavaş'ın sakin duruşu – hepsi, bir tiyatro sahnesinde. Ve perde henüz inmemiş. Okuyun, sorgulayın, hissedin. Çünkü başkent, sadece taş ve beton değil; bir kalp atışı.

Ankara'nın bu dramı, bizi düşündürüyor: Siyaset, ne kadar kirli olabilir? Ama umut, her zaman var; temiz eller, şeffaf hesaplar. Bu hikaye, bitmedi – devamı, hepimizin elinde.