CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün gerçekleşen kritik bir anayasa krizine sert tepki göstererek "bugün bir felaket yaşandı" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin adalet sisteminde yaşanan bu kritik gelişme, hem hukuk camiasını hem de siyasi çevreleri derinden etkiledi.
Anayasa Mahkemesi Kararı ve Yerel Mahkeme Reddi
Anayasa Mahkemesi, 31 Temmuz 2025 tarihinde Gezi Parkı davası kapsamında 42 aydır cezaevinde bulunan MS hastası şehir plancısı Tayfun Kahraman hakkında dikkat çekici bir karar vermişti. Yüksek Mahkeme, Kahraman'ın "hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine" hükmederek yeniden yargılanması ve tahliye edilmesine yönelik karar almıştı.
Ancak bu anayasal kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tanınmaması ve reddedilmesi, Türkiye'de hâkimiyet-siyaset hukuk açısından son derece kritik bir örnek teşkil ediyor. Mahkemenin AYM kararına uymayarak yeniden yargılama talebini reddetmesi, savcılığın neredeyse bir haftadır beklediği kararın reddedilmesi anlamına geliyor.
MS Hastası Kahraman Durumda Kritik Sürdürüyor
Tayfun Kahraman'ın sağlık durumu cezaevindeki koşullar nedeniyle her geçen gün kritik bir hal alıyor. Multiple skleroz hastası olan Kahraman'ın sağ el ve sağ bacakta güçsüzlüğe yol açan ataklar geçirdiği bildiriliyor. MS hastalığının cezaevi koşullarında ilerlemesi, hem hastanın yaşam kalitesi hem de sağlık hakkı açısından büyük endişe yaratıyor.
Cerrahpaşa Hastanesi'ne düzenli olarak sevk edilen Kahraman'ın tedavisi, mahkemenin AYM kararını tanımaması nedeniyle askıya alınmış durumda. Bu durum, hem hasta hakları hem de adalet sistemindeki tutarsızlıkları bir araya getiriyor.
Anayasal Düzen Tehlikede!
Özgür Özel, bu durumu "hepimizin boğulacağı" noktaya getirecek bir anayasasızlaştırma süreci olarak değerlendirdi. CHP lideri, Anayasa'nın tanınmaması halinde düzenin tutmayacağını ve "yagma başlar" uyarısı yaptı.
Bu kritik gelişme, Türkiye'nin anayasal düzeninde ciddi bir çatlak oluşturuyor. Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmaması, hukuk devleti ilkesinin sorgulanmasına neden oluyor. Anayasal otoriteye saygı konusunda yaşanan bu kriz, önümüzdeki dönemde çok daha kritik gelişmelere kapı aralıyor.
Gezi davası sanıklarından biri olan Kahraman'ın durumu, sadece kişisel bir adalet sorunu değil, aynı zamanda tüm yargı sisteminin işleyişi açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması, hukuk devleti ilkesinin sarsılması anlamına geliyor.
Türkiye'de bu anayasa krizi, hem uluslararası hukuk standartları hem de demokratik kurumların işleyişi açısından ciddi endişeler yaratıyor. Özellikle MS hastası bir kişinin sağlık hakkı ihlali ile birlikte anayasal hakların tanınmaması, çok katmanlı bir adalet krizi oluşturuyor.
Bu kritik gelişme, önümüzdeki günlerde daha da büyük siyasi ve hukuki gerilimlere yol açabilir. Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan mahkeme uygulamalarının artması, Türkiye'nin anayasal düzenini tehdit eden bir süreç olarak değerlendiriliyor.