Gerçek Gündem Haberleri

Özgür Özel: Mansur Yavaş'a Yapılan Soruşturma Hazımsızlık!

CHP lideri Özgür Özel, Mansur Yavaş'a soruşturma iznini sert eleştirdi: "Sandıktan korkanlar itibar suikastı peşinde!" Ekrem İmamoğlu sonrası hedef Yavaş mı? Yolsuzluk iddialarının arkasında seçim korkusu mu var? Detaylar merak uyandırıyor, okuyun ve gerçeği öğrenin!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, son dönemde Türkiye'nin siyasi gündemini sarsan gelişmelerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özellikle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında İçişleri Bakanlığı'nın verdiği soruşturma izni, Özel'in dilinde "hazımsızlık" ve "seçim korkusu" olarak nitelendirildi. Bu açıklama, CHP tabanında ve muhalif kesimlerde büyük yankı uyandırırken, iktidarın muhalefet belediyelerine yönelik hamlelerini yeniden gündeme taşıdı. Özel, konuşmasında hem Yavaş'a hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yapılanları bir zincir olarak ele aldı, "itibar suikastı" ifadesini kullanarak iktidarın korkularını ifşa etti.

Özel'in bu sözleri, 19 Mart 2025 seçimlerinden bu yana süren siyasi gerilimin bir yansıması olarak görülüyor. Hatırlanacağı üzere, o seçimlerde muhalefet büyük bir ivme kazanmış, ancak iktidar cephesi bu yükselişi sindirememişti. Bugün, yani 22 Kasım 2025'te yaptığımız bu değerlendirmede, Özel'in açıklamalarını daha geniş bir bağlamda incelemekte fayda var. CHP'nin yerel yönetimlerdeki başarısı, özellikle Yavaş ve İmamoğlu gibi figürlerin halk nezdindeki popülaritesi, iktidarı rahatsız eden unsurların başında geliyor. Bu rahatsızlık, şimdi soruşturma izinleri ve müfettiş raporları üzerinden somutlaşıyor. Özel, bu süreci "ülkeyi yöneten ve bir sonraki seçimlerde seçimi kaybedeceğinden endişe eden birisinin hedef göstermesi" olarak tanımladı, ki bu ifade, iktidarın stratejik bir panik içinde olduğunu ima ediyor.

Konuşmasının ana ekseninde Mansur Yavaş'a yönelik soruşturma izni yer alan Özel, olayı detaylı bir şekilde masaya yatırdı. İçişleri Bakanlığı'nın bu izni vermesi, Yavaş'ın belediye yönetimiyle ilgili iddiaları yeniden alevlendirdi. Ancak Özel'e göre, bu hamle tamamen siyasi bir manevra. Müfettişlerin daha önce gelip çalıştığını, raporlar hazırladığını ve Belediye Başkanı ile özel kalemi arasında hiçbir usulsüzlük bulamadığını hatırlatan Özel, "Bu dosyayla ilgili müfettişler geldi, çalıştı ve raporlar yazdılar. Belediye Başkanı ve özel kalemiyle ilgili hiçbir şey bulamadılar" dedi. Bu sözler, soruşturmanın hukuki bir temelden yoksun olduğunu, daha çok siyasi bir araç olarak kullanıldığını ortaya koyuyor. Aslında, bu tür tekrarlanan incelemeler, iktidarın elinde somut delil olmamasına rağmen muhalefeti yıpratma çabasının bir parçası.

Özel, konuyu daha da derinleştirerek, bu sürecin Ekrem İmamoğlu'na yapılanlarla birebir örtüştüğünü vurguladı. "Bu 19 Mart'tan farklı bir sonuç değil. Sandıktan korkan, kendi kadın kollarına, gençlik kollarına, ana kademesine güvenmeyen hiçbir partide olmayan yargı kolları başkanlığı diye kol kuran biriyle muhattabız" ifadesiyle, iktidarın yargı üzerinden oluşturduğu yapıyı eleştirdi. İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde benzer baskılara maruz kaldığını hatırlatan Özel, "Bu süreçte İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'na yapılanların amacı neyse şimdi dönüp Mansur Yavaş'a da aynı itibar suikastını gerçekleştirmeye çalışan bir süreci başlatmak istiyorlar" diye konuştu. Bu benzetme, muhalefetin önde gelen isimlerine yönelik sistematik bir saldırı olduğunu netleştiriyor. İmamoğlu'na karşı yürütülen davalar ve engellemeler, şimdi Yavaş'a sıçramış durumda; her ikisi de halkın sevgisini kazanan, dürüst yönetimleriyle öne çıkan liderler.

Peki, bu hamlenin arkasında ne yatıyor? Özgür Özel, cevabı net bir şekilde verdi: Seçim korkusu. "Şimdi dönmüşler bir kez daha aynı yerden soruşturma izni vererek yeni bir süreç başlatmak istiyorlar. Buradan bir sonuç alamayacakları belli. Mansur Yavaş'ı da tartışmak üzerine yaptıkları hamledir" diyerek, iktidarın boşuna çabaladığını ima etti. CHP lideri, Yavaş'ın yolsuzlukla anılmasının bile kötü niyetin göstergesi olduğunu savundu. "Hiç eğip bükmeyelim. Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayımızdı, ben de Mansur Bey de oy verdik. Kendilerince Ekrem İmamoğlu'nu hallettik şimdi bu milletin bizim karşımızda seçebileceği kim var, en kuvvetli adaylardan biri Mansur Yavaş. Şimdi onu hedefe koymaya çalışıyorlar. Millet bunu görüyor. Mansur Yavaş'la yolsuzluğu aynı cümlede kullanıyorsanız burada kötü niyet var demektir" sözleri, olayın siyasi bir hesaplaşma olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu açıklama, CHP'nin 2025 sonu itibarıyla bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik hazırlıklarında Yavaş'ın kritik bir rol oynayabileceğini işaret ediyor. Halkın gözünde Yavaş, dürüstlük ve etkin yönetim simgesi haline gelmişken, bu tür ithamlar ters tepebilir.

Özel'in eleştirileri, CHP'li belediyelere yönelik genel bir saldırıyı da kapsıyor. "Bunu çok net olarak görüyoruz. CHP'li belediyeleri yolsuzlukla, usulsüzlükle itham eden kim varsa milletin önünde iftiracı olduğunu ve esas korktuğunun önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu millet biliyor" diyerek, iktidarın motivasyonunu ifşa etti. Bu noktada, Özel'in partisinin iç disiplin mekanizmalarını örnek vermesi dikkat çekici. CHP'nin Antalya veya Bodrum gibi yerlerdeki olası usulsüzlüklerde hızlı müdahale ettiğini belirten Özel, "Antalya'da ya da Bodrum'da gerçekten siyasetle bağdaşmayacak bir ilişki gördüğümüzde ilk gün parti ile ilişkilerini kesiyoruz" dedi. Bu karşılaştırma, muhalefetin şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda iktidardan üstün olduğunu vurgulamak için yapılmış bir hamle. Gerçekten de, CHP'li belediyelerin son yıllarda gerçekleştirdiği şeffaf ihale süreçleri ve halk odaklı projeler, bu iddiaların boşluğunu kanıtlıyor. Örneğin, Yavaş'ın Ankara'da başlattığı yeşil alan dönüşümleri ve ulaşım yatırımları, milyonlarca vatandaşı doğrudan etkileyen başarı hikayeleri.

Bu gelişmeler, Türkiye'nin siyasi atmosferini daha da gerdiği bir dönemde geliyor. 22 Kasım 2025 tarihi itibarıyla, ekonomik zorluklar ve dış politika baskıları altında iktidarın iç siyasete odaklanması, muhalefeti daha da güçlendiriyor gibi görünüyor. Özgür Özel'in açıklamaları, sadece Yavaş'ı değil, tüm muhalefet belediyelerini koruma altına alan bir manifesto niteliğinde. İktidarın "yargı kolları başkanlığı" olarak nitelediği yapıya yönelik eleştiri, yargı bağımsızlığının erozyonunu bir kez daha gündeme taşıdı. CHP tabanı, bu sözleri bir çağrı olarak algılıyor; sandıktan korkanlara karşı birleşik bir duruş sergileme zamanı geldiğini düşünüyorlar.

Mansur Yavaş'ın sessiz ama etkili yönetimi, bu süreçte daha da önem kazanıyor. Yavaş, soruşturma iznine rağmen projelerine devam ediyor; son dönemde Ankara'da tamamlanan metro hatları ve sosyal yardım programları, onun halkla bağını güçlendiriyor. Özel'in "Millet bunu görüyor" demesi boşuna değil; anketler, Yavaş'ı potansiyel cumhurbaşkanı adayları arasında zirveye yerleştiriyor. Bu durum, iktidarın hamlelerini daha da acil kılıyor. Eğer İmamoğlu örneği gibi bir senaryo Yavaş için de devreye girerse, muhalefet bu baskıyı lehine çevirebilir. CHP'nin stratejik derinliği burada devreye giriyor: Yerel başarıları ulusal bir zafer hikayesine dönüştürmek.

Sonuç olarak, Özgür Özel'in bu açıklaması, sadece bir savunma değil, aynı zamanda bir meydan okuma. "Esas korktuğunun önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğunu millet biliyor" sözüyle, iktidara net bir mesaj verdi. Bu süreç, Türkiye demokrasisinin test edildiği bir dönem; muhalefetin direnci, halkın vicdanında yankı buluyor. Gelecek aylarda, benzer soruşturmaların artması muhtemel, ancak CHP'nin birleşik duruşu, bu fırtınayı atlatmalarını sağlayabilir. Siyasi arenada, dürüstlük ve halk iradesi her zaman kazanır – Özel'in sözleri bunu bir kez daha hatırlatıyor.