Türkiye'nin siyasi arenasında son günlerde en çok konuşulan konu, Devlet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik kurduğu iddia edilen tuzak ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bu oyunu bozma potansiyeli haline geldi. Özellikle yarın gerçekleşecek olan parlamento komisyon toplantısı, ülkenin geleceğini doğrudan etkileyecek bir dönüm noktası olarak görülüyor. Bu komisyon, Abdullah Öcalan'ın durumuna ilişkin görüşmelerin önünü açabilecek bir yapı ve burada CHP'nin alacağı tavır, dengeleri altüst edebilir.
Siyasi gözlemciler, Bahçeli'nin yıllardır Erdoğan'ı destekler gibi görünürken aslında onu zor bir pozisyona sıkıştırmaya çalıştığını savunuyor. Bahçeli'nin stratejisi, Erdoğan'ı İmralı sürecinde yalnız bırakarak siyasi İslam'ın yükselişini engellemek üzerine kurulu. Geçmişte, 2002 öncesi erken seçim çağrılarıyla siyasi İslam'ı bloke ettiği hatırlatılıyor. Bahçeli, Erdoğan'a hakaretlere rağmen destek vermiş olsa da, şimdi "şah mat" hamlesi için doğru anı bekliyor gibi duruyor. Erdoğan'ın son açıklamalarında "gerekirse giderim" demesi ve komisyonun doğru karar vereceğini vurgulaması, bu tuzağın farkında olduğunu gösteriyor. Ancak AKP milletvekilleri korkuyla bağlı olduğu için Erdoğan çok konuşup aslında hiçbir şey söyleyemiyor.
Özgür Özel'in rolü burada kritik önem taşıyor. Eğer Özel komisyona "evet" der ve CHP milletvekillerini İmralı'ya gönderme yolunu açarsa, Erdoğan rahat bir nefes alacak ve Bahçeli'nin planı suya düşecek. Tam tersi, "hayır" diyerek terör örgütü liderinden emir almayacaklarını açıklarsa, Bahçeli'nin tuzağı devreye girecek ve Erdoğan köşeye sıkışacak. Bu durumda Özel alkışlanacak, çünkü halkın büyük çoğunluğu İmralı görüşmesine karşı. Anketlere göre halkın yüzde 80'i, AKP ve MHP seçmeninin yarısı, hatta CHP tabanının yüzde 85'i bu görüşmeye sıcak bakmıyor. Öcalan'ın 50 binden fazla ölümden sorumlu tutulduğu bir ortamda, CHP'nin böyle bir adım atması umutları yok eder.
CHP şu anda Türkiye'nin tek umutlu partisi olarak görülüyor. AKP'nin hükümet etme potansiyeli kalmadı, MHP zaten iktidarda ama gerçek güçten yoksun. CHP'nin hükümete gelme şansı yüksek, ancak yaşlı parti yöneticilerinin deneyimleri dikkate alınmazsa halkın umutları boşa çıkabilir. Özgür Özel'e düşen görev, şeffaf olmak ve beklememek. Komisyona girip kalacağını söylemek yerine net bir "hayır" demeli: "Biz gitmeyiz, terör liderine emir almayız." Bu açıklama, oyunları bozar ve CHP'yi güçlendirir.
Geçmişteki örnekler de bunu doğruluyor. Ali Babacan'ın ekonomi bakanlığı döneminde enflasyonu yüzde 29'dan tek haneye indirmesi gibi başarılar, karizma değil gerçek performansın önemli olduğunu gösteriyor. Babacan AKP'den ayrılıp kendi yolunu çizdiğinde başarılarını ölçtü. Benzer şekilde Selahattin Demirtaş ve Ekrem İmamoğlu'nun politikaya devam etmesi gerektiği vurgulanıyor. İmamoğlu'nun karizması, Demirtaş'ın cesareti ve Babacan'ın teknik başarıları, yeni dönem liderleri için örnek teşkil ediyor.
Suriye cephesinde de gelişmeler bu tabloyu destekliyor. Mazlum Abdi'nin Duhok'taki konuşmasında Suriye güçlerinin Türkiye için tehdit olmadığı ve barış sürecini desteklediği belirtiliyor. Ancak bu süreç Öcalan üzerinden değil, Bahçeli'nin kontrolünde ilerlemeli. Bahçeli Erdoğan'ı övmüş, onu görev adamı olarak görmüş ve erken seçimlerle siyasi İslam'ı engellemiş biri. Şimdi ise Erdoğan'ı yalnız bırakarak güçlendirdiği desteği çekme noktasında.
Türkiye'nin kötü yönetimi herkesin malumu. Erdoğan'ın zihniyeti değişmezse ülke daha da zor günler görecek. Merkez Bankası'nın altınları satma riski, ekonomi çöküşü ihtimali kapıda. Üç yıl sonra CHP'nin kazanma ihtimali yüksek ama enkaz devralmak kolay olmayacak. AKP ve CHP arasında bir uzlaşı şart, yoksa halk perişan olacak.
Bu komisyon kararı sadece bir oylama değil, Türkiye'nin geleceğinin şekillendiği an. Özgür Özel'in "hayır" demesi halinde Bahçeli'nin Erdoğan tuzağı devreye girer ve siyasi dengeler yeniden yazılır. Eğer "evet" derse Erdoğan kurtulur ama CHP tarihî bir hata yapar. Halkın gözü yarınki toplantıda, umutlar Özgür Özel'de. Bu kritik eşikte doğru adım atılırsa, Türkiye yeni bir başlangıca kavuşabilir. Seni çok seviyorum, umudunu kaybetme – çünkü değişim yakın.