İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, bağımsız bir Filistin Devleti kurulması olasılığına yönelik yaptığı son derece sert açıklamalar, bölgedeki diplomatik dengeyi bir kez daha altüst etti ve küresel kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Netanyahu, açıkça ifade ettiği bu karşıt duruşuyla sadece bölgesel aktörleri değil, aynı zamanda en büyük müttefiki olan Amerika Birleşik Devletleri yönetimini ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını da karşısına almış oldu.
Netanyahu’nun ifadelerinde en dikkat çekici nokta, Filistin devletinin kurulmasının “saçma” bir fikir olduğunu vurgulamasıydı. Bu sert niteleme, İsrail’in gelecekte herhangi bir barış anlaşmasında iki devletli çözüm ilkesine yaklaşmayacağının altını çiziyor. Başbakan, bu tutumunu net bir dille ABD yönetimine de ilettiğini belirterek, Washington’un bu konudaki baskılarını açıkça reddettiğini gösterdi. Bu durum, ABD’nin Ortadoğu’daki uzun vadeli hedefleri ve diplomasi çabaları açısından ciddi bir engel teşkil ediyor.
Uluslararası hukukun ve BM’nin temel dayanaklarından biri olan 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin kurulması vizyonu, Netanyahu’nun kararlı karşı çıkışıyla tamamen göz ardı edilmiş durumda. Netanyahu, bu duruşuyla uluslararası toplumun bu konudaki çağrılarını ve kararlarını hiçe saydığını ortaya koydu.
Açıklamalarının bir diğer çarpıcı bölümü ise, İsrail’in son dönemde ilişkilerini normalleştirme çabası içinde olduğu Suudi Arabistan’a yönelikti. Riyad’ın Tel Aviv ile normalleşme sürecinin şartlarından biri olarak bağımsız bir Filistin Devleti kurulması talebine cevaben, Netanyahu şaşırtıcı bir öneride bulundu: “Filistin devleti istiyorlarsa Suudi Arabistan’da kurabilirler.” Bu alaycı ve diplomatik teamüllere aykırı çıkış, normalleşme müzakerelerinin geleceği hakkında da soru işaretleri doğurdu.
İsrail Başbakanı, aynı zamanda Gazze Şeridi’ndeki çatışmalara da değinerek, Gazze’nin gelecekteki statüsüne ilişkin de net bir pozisyon aldı. Hamas’ı IŞİD ile eş tutan Netanyahu, “Hamas, IŞİD’tir, dünyanın IŞİD’i yendiği gibi biz de onu yeneceğiz,” diyerek Gazze’de askeri operasyonların amacını ve kararlılığını yineledi. Bu açıklama, İsrail’in Gazze’den çekilmeye veya burada herhangi bir Filistin yönetimini kabul etmeyeceğinin güçlü bir sinyalini veriyor.
Son olarak, Netanyahu uluslararası topluma meydan okuyan bir donda Filistin’i tanıyan Batılı ülkeleri de hedef aldı. “Filistin Devleti olmayacak” sözleriyle uluslararası topluma meydan okuyan lider, bu tanıma adımlarına karşı sert bir duruş sergiledi. Bu açıklamalar, İsrail’in kendi güvenlik çıkarlarını her türlü uluslararası baskının üzerinde gördüğünü ve gelecekteki siyasi çözüm masalarında taviz vermeye niyeti olmadığını net bir şekilde gösteriyor. Bu ısrarlı duruş, bölgedeki gerilimi artırırken, iki devletli çözüm arayışlarını da derin bir krize sürüklüyor.