Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kurulan ve kamuoyunda uzun süredir tartışmalara neden olan Milli Kardeşlik, Dayanışma ve Demokrasi Komisyonu’nun, ülkenin en hassas noktalarından biri olan İmralı’ya gitme yönündeki kesin kararını açıklaması, siyaset gündemine bomba gibi düştü. Kararın hemen ardından İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’ndan sert bir tepki geldi. Dervişoğlu, bu kararın devleti terörle eşitleme anlamına geldiğini vurgularken, tarihin ve milletin bu adımı asla affetmeyeceği uyarısında bulundu.
21 Kasım 2025 tarihi itibarıyla alınan bu kritik karar, Türkiye’nin yakın siyasi tarihine düşülen tartışmalı bir not olarak kayıtlara geçti. Komisyonun gün boyu süren yoğun mesaisinin ardından, Adalet Bakanlığı’nın önerdiği SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) üzerinden görüşme teklifi reddedilmiş oldu. Yapılan oylamada komisyon üyelerinin 32 evet, 2 hayır (DSP ve DP) ve 3 çekimser oyuyla İmralı’ya fiziki ziyaret kararı kesinleşti. Bu kararın ardından, siyasi partilerin temsilci isimlerini Meclis Başkanlığı’na iletmesi ve birkaç gün içinde ziyaretin gerçekleşmesi bekleniyor.
İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, kararın kamuoyuna duyurulmasından hemen sonra sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, sürece yönelik en ağır ithamlarda bulundu. Dervişoğlu, bu adımı, "Milli iradenin tecelligahı Gazi Meclisi'ni, hükümlü bir caninin ayağına götürmek, devleti teröristle ve terör örgütüyle eşitlemek anlamındadır" sözleriyle özetledi ve ulusal onur açısından kabul edilemez bir durumun ortaya çıktığını ifade etti.
Dervişoğlu’nun açıklamaları, komisyonun kuruluş sürecine dair partisi tarafından öteden beri dile getirilen endişeleri yeniden gündeme taşıdı. Genel Başkan, Meclis’te kurulan yapıyı açıkça "korsan komisyon" olarak nitelendirerek, komisyonun temel amacının aslında devletin teröristle eşitlenmesi olduğunu, bu ayrıntılarla birlikte sürecin en başından itibaren defalarca ifade ettiğini belirtti. Bu ifadesiyle, partisi olarak sürece karşı çıkışlarının temelsiz bir muhalefet değil, siyasi bir öngörüye dayandığını bir kez daha vurgulamış oldu.
Ayrıca Dervişoğlu, komisyonun kurulma mekanizmasındaki planlamaya dikkat çekti. Komisyonun sayısal yapısının ve karar nisabının kurnazca planlandığını iddia etti. Sürece karşı çıkan partilerin komisyon içindeki yerlerinin yalnızca alınacak kararları "meşrulaştırmaya yönelik olarak hazırlandığını" dile getirdi. Bu durumun, İYİ Parti’nin bu tuzağa düşülmemesi için komisyona katılmamanın doğru olduğu yönündeki tezini haklı çıkardığını derin bir üzüntüyle ifade etti. Bu sözler, kararın meşruiyetine yönelik ciddi şüphelerin ortaya konulması anlamına geldi.
Siyasi sorumluluk noktasında ise Dervişoğlu, bu kritik kararın arkasındaki siyasi aktörleri tek tek işaret etti. DEM Parti’nin nihai hedefleri ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin niyetlerinin bu süreçte ortaklaştığını ileri sürdü. Bahçeli’nin tutumunun bu skandal kararı destekleyen ana sütunlardan biri olduğunu ima etti.
Bu ortaklaşmaya ek olarak, Cumhurbaşkanlığı makamının tavrına da sert eleştiriler yöneltildi. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu duruma "sözde çekimser kaldığını" ancak Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı sıfatıyla bu sürece "resmiyette onay verdiğini" belirterek, hükümetin çifte standartlı bir politika izlediğini iddia etti. Bu detaylı ayrım, siyasi sorumluluğun sadece meclis üyelerinde değil, en üst makamda da olduğunu gözler önüne serdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, açıklamasını sarsıcı bir uyarı ile sonlandırdı. "Tarih ve millet bütün bu olup bitenleri asla affetmeyecektir" diyerek kararın ulusal hafızadaki yerini ve uzun vadeli sonuçlarını vurguladı. Milletin bu karara kulak vermediği gür sesini, yetkililerin meydanlarda ve sandıklarda mutlaka duyacaklarını belirten Dervişoğlu, bu siyasi hamlenin seçimlerde sandığa yansıyacak ağır bir faturası olacağı tehdidinde bulundu. Bu derinlemesine açıklama, İmralı ziyaretine dair Ankara siyasetindeki kutuplaşmanın en net göstergesi oldu.