Ekonominin sevilen yorumcularından Murat Muratoğlu, kendisini “Ekonominin Karanlık Lordu” olarak tanıtan usta analisti, son dönemde Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeleri mercek altına aldı. Yıldız Savaşları temalı arka planı, Darth Vader posterleri ve “ECONOMY” yazısı ile dikkat çeken stüdyosunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Eski Türkiye” çağrısına ironik bir yanıt verdi.

Murat Muratoğlu, bu çağrıyı değerlendirirken klasik 1978 yapımı “Kibar Feyzo” filminden örnek vererek dikkat çekici bir karşılaştırma yaptı. Filmin döneminde günlük 300 lira kazanan bir işçinin ekmek alma gücünü mercek altına alan Muratoğlu, 1978 yılında 1 kilogram ekmeğin 4,40 lira olduğunu ve bu ücretle yaklaşık 68 kilogram ekmek alınabildiğini hesapladı. 2023 yılı için bu rakamı güncelleyen analist, günümüzde 200 gram ekmeğin 15 lira olduğu bilgisini kullanarak 68 kilogram ekmeğin bugün 5.100 lira değerinde olduğunu belirtti. Aylık bazda hesaplandığında bu rakamın 153.000 liraya ulaştığını ifade eden Muratoğlu, 1978 yılındaki ekmek fiyat artışını da hesaba katarak bu rakamı 112.000 lira seviyesine revize etti.

Bu hesaplamalar üzerine Muratoğlu’nun verdiği “Oha!” tepkisi sosyal medyada geniş yankı buldu. Analist, bu verilerle eski Türkiye’nin romantikize edilmesinin yanlış olduğunu savunarak, günümüzde işçilerin alım gücünün gerçekte daha düşük olduğunu ortaya koydu.

İş Bankası’na Yönelik Kayyum İddiaları ve Resmi Tepkiler

Ekonomik analizinin devamında Muratoğlu, son dönemde gündemde olan İş Bankası’na yönelik kayyum atanacağı iddialarını ele aldı. Sosyal medyada dolaşan bu iddialara İş Bankası’nın jet hızıyla yanıt verdiğini belirten analist, bankanın yaptığı açıklamada bu söylentileri kesin bir dille yalanladığını hatırlattı. İş Bankası yönetimi, bu asılsız iddialar nedeniyle suç duyurusunda bulunacağını da açıkladı.

Muratoğlu, İş Bankası’nın hedef alınmasının arkasında yatan gerçek nedenleri de sorguladı. Can Holding ve Ciner Grubu’na yönelik soruşturmalar zinciri içinde İş Bankası’nın da bu süreçten etkilendiğini belirten analist, bankanın sahip olduğu devasa gayrimenkul varlıklarının gerçek motivasyon olduğunu savundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İş Bankası’nı hazineye devretme yönündeki açıklamalarını da ekran gösteren Muratoğlu, bu durumu “milletin malı” söylemiyle eleştirdi.

Merkez Bankası Faiz Politikasında Çelişkiler

Para politikası alanında Merkez Bankası’nın son kararlarını mercek altına alan Murat Muratoğlu, TCMB’nin faiz indirimi kararını sert bir dille eleştirdi. Bankanın kendi basın bülteninde enflasyonun arttığı ve risklerin yükseldiği yönündeki uyarılarına rağmen 100 baz puanlık faiz indirimi yapmasını “dışarıdan gelen bir telefon” etkisi olarak yorumladı. Bu durumu eleştirel bir yaklaşımla değerlendiren analist, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını sorguladı.

Mevduat faiz oranlarının brüt yüzde 42-43 seviyesinde olduğunu, ancak yüzde 17,5 stopaj vergisi sonrası net getirinin aylık yüzde 2,9 civarında kaldığını belirten Muratoğlu, resmi enflasyon oranının aylık yüzde 3,23 olması nedeniyle tasarruf sahiplerinin negatif reel getiri elde ettiğini ortaya koydu. Bu durumun Türk Lirası’ndan kaçışı hızlandırdığını savunan analist, para politikasının çelişkili yapısını gözler önüne serdi.

Döviz Piyasasında Manipülasyon İddiaları

Altın Yatırımcılarının Paniklemesi Boşuna
Altın Yatırımcılarının Paniklemesi Boşuna
İçeriği Görüntüle

Döviz piyasasındaki son gelişmeleri değerlendiren Murat Muratoğlu, dolar kurundaki aylık artışın yüzde 1’in altında kalmasını dikkat çekici buldu. Yüksek enflasyon ortamında bu durumun ağır müdahale gerektirdiğini belirten analist, kurun bir gün bu baskıdan kurtulacağını ve dramatik bir sıçrama yapacağını öngördü. “Tohumla çekilmiş ok” benzetmesi yapan Muratoğlu, bu durumun potansiyel patlayıcılığını vurguladı.

Küresel Piyasalarla Türkiye Karşılaştırması

Global piyasalardaki gelişmeleri de değerlendiren analist, S&P 500, Nasdaq, Russell 2000, Nikkei 225, FTSE, Bovespa, STOXX 600 ve MSCI All World endekslerinin rekor seviyelerde performans gösterdiğini belirtirken, Türkiye borsasının bu tabloda “en altta” kaldığını ironik bir dille ifade etti. Bu karşılaştırma, Türkiye ekonomisinin küresel ekonomiyle arasındaki uçurumu gözler önüse serdi.

Altın ve Kripto Para Piyasası Analizi

Altın fiyatlarındaki son düşüşü değerlendiren Murat Muratoğlu, bu durumun yatırımcıların kar realizasyonu yapmasından kaynaklandığını analiz etti. Kripto para piyasası için ise “sabır” mesajı veren analist, “Sabır çekirge” ve “Sabreden derviş sabrede sabrede gebermiş” atasözleriyle mizahi bir yaklaşım sergiledi. Kendi öngörülerinin gerçekleşmesi halinde herkesin zengin olacağını da ekleyerek mizahi bir ton kullandı.

Güncel Ekonomik Verilerle Desteklenen Analiz

Bu analizlerin güncel verilerle de desteklendiği görülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Eylül 2025 döneminde Tüketici Fiyat Endeksi aylık yüzde 3,23 oranında artış gösterirken, yıllık enflasyon yüzde 33 seviyesinde seyrediyor. Dolar kuru ise 15 Ekim 2025 itibarıyla 41,8 TL seviyesinde dalgalanıyor, yıl içi ortalama 38,7 TL seviyesinde bulunuyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın son politika faiz oranı yüzde 39,5 seviyesinde. Banka, gecelik borç verme faiz oranını yüzde 42,5’e, gecelik borçlanma faiz oranını ise yüzde 39’a düşürdü. TCMB’nin 2025 yıl sonu enflasyon tahmini ise yüzde 25 ile yüzde 29 aralığında bulunuyor.

Sonuç: Ekonomi Politikasında Şeffaflık İhtiyacı

Murat Muratoğlu’nun bu kapsamlı analizi, Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında kurulan bu karşılaştırma, toplumsal hafızadaki romantik algının gerçek verilerle teyit edilmesi açısından önem taşıyor. İş Bankası’na yönelik kayyum iddialarının yalanlanması, ekonomik istikrar açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.

Merkez Bankası’nın faiz politikasında yaşanan çelişkiler, para politikasının bağımsızlığı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Döviz piyasasındaki manipülasyon iddiaları ise piyasa mekanizmalarının doğal akışının bozulduğunu işaret ediyor. Bu tablo içerisinde, şeffaf ve öngörülebilir ekonomi politikalarının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

Analist, gelecek dönemde S&P 500, Nasdaq, Russell 2000, Nikkei 225, FTSE, Bovespa, STOXX 600, MSCI All World endeksleri, ABD-Çin ticaret görüşmeleri, altın, gümüş, bakır, paladyum ve ABD’nin belirli sektörlerini konu alan yeni analizlerin yapılacağını da müjdeledi. Bu yaklaşım, küresel ekonomi içerisinde Türkiye’nin konumunu daha net anlamaya yardımcı olacak nitelikte.