Türkiye'nin ekonomik gündeminde uzun bir süredir bir kara kutu gibi işleyen sistemin ardındaki sır perdesi aralanıyor. Milyonlarca vatandaşın birikimini korumak amacıyla devreye sokulan ancak maliyetiyle her geçen gün daha fazla soru işaretine neden olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminin, Hazine'ye ve Merkez Bankası'na getirdiği devasa yük, kamuoyunu derinden sarsıyor.
Ekonomi çevreleri, bu sistemin toplam maliyetinin 58.9 milyar dolardan fazla olduğunu ve bu yükün zamanla 70 milyar dolara yaklaşacağını öngörüyor. Milyonlarca insan, bu dudak uçuklatan rakamların nereye gittiğini ve bu parayla neler yapılabileceğini merak ediyor. Bazı uzmanlar, bu parayla 124 binden fazla konut inşa edilebileceğine işaret ederken, yetkililerden henüz net bir açıklama gelmiş değil. Bu durum, kamuoyunda derin bir sessizliğe ve cevapsız sorulara yol açıyor.
Bu ekonomik muamma sadece mali tablolarla sınırlı kalmayıp, siyasetin de en sıcak gündemi oldu. Bazı milletvekillerinin halktan gelen tepkilerden çekinerek sokağa çıkmaktan kaçındığı iddiaları, bu kopukluğun boyutunu gözler önüne seriyor. Öte yandan, toplumdaki gerilimi artıran bir başka olay da Konya'da yaşandı. Bir göz doktorunun, kıyafetini uygun bulmadığı genç bir kadın hastayı "teşhirci" diyerek muayene etmeyi reddetmesi, hem Sağlık Bakanlığı'nı hem de yargı organlarını harekete geçirdi. Bu etik dışı davranış, doktor hakkında daha önce de benzer soruşturmaların açıldığı gerçeğini ortaya çıkardı. Ancak asıl şaşırtıcı olan, bu olayın sadece bireysel bir vaka olmayıp, bir yandan halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekle suçlanabilecekken, diğer yandan kolayca soruşturmalardan sıyrılabiliyor olması.
Ve tüm bu gelişmelerin gölgesinde, siyasete yön veren bir komisyonun adı etrafında dönen o şaşırtıcı tartışma… Yıllardır süregelen terörle mücadele ve milli birlik söylemlerinin, perde arkasında nasıl bir isim savaşına dönüştüğü de gözler önüne seriliyor. İktidar kanadından gelen açıklama, komisyonun asıl amacının ne olduğu sorusunu gündeme getirdi. Tüm bu karmaşanın ortasında, kamuoyunun merak ettiği asıl soru: Milyarlarca dolarlık maliyet, toplumsal ayrışma ve siyasetteki bu isim karmaşası, aslında çok daha büyük bir resmin parçası mı? İşte tüm bu olaylar zinciri, Türkiye'nin yakın geleceğinde çok daha büyük ve beklenmedik gelişmelere gebe olduğunun habercisi olabilir.