Gerçek Gündem Haberleri

MHP'nin Çöküşü Erdoğan'ı Uykusuz Bırakıyor: Oy Oranı Tarihin En Düşüğüne Geriledi

Sonar anketi şok etti: MHP oy oranı yüzde 4,4'e çakıldı, son 25 yılın en düşük seviyesi! Erdoğan kara kara düşünüyor, AKP kulisleri karıştı – Cumhur İttifakı çöküyor mu? Yeni ittifak arayışları ve oy kaybı fırtınası, siyaseti sarsıyor. Bu veriler seçimi nasıl değiştirecek, tıklamadan geçmeyin!

Türk siyasetinin en kritik ittifaklarından biri olan Cumhur İttifakı, son dönemde yaşadığı sarsıntılarla gündemin odağına oturdu. Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) oy oranındaki dramatik düşüş, sadece parti tabanını değil, tüm iktidar bloğunu alarma geçirdi. Bu durum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı stratejik bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor; zira ittifakın küçük ortağı haline gelen MHP, artık yük mü yoksa destek mi sorusunu sorduruyor. Sonar Araştırma Şirketi'nin son anketi, bu gerçeği acımasız bir netlikle ortaya koydu: MHP'nin oy oranı yüzde 4,4'e geriledi ve bu, partinin son çeyrek asırdaki en düşük seviyesi olarak tarihe geçti. Bu veriler, sadece bir istatistik değil; iktidarın geleceğini şekillendirecek bir uyarı sinyali. Kulislerde fısıltılar yükseliyor, kapalı kapılar ardında sert tartışmalar dönüyor. Peki, bu düşüş nasıl bu kadar derinleşti? Erdoğan'ın masasındaki seçenekler neler? Ve bu ittifak, bir kırılma noktasının eşiğinde mi duruyor? Detaylara inelim, zira Türk siyaseti, bu anketle birlikte yeni bir dönemece girdi ve her aktör, hamlelerini yeniden tartıyor.

Sonar Araştırma'nın gerçekleştirdiği bu kapsamlı anket, Türkiye'nin siyasi nabzını tutmak için tasarlanmış bir çalışma. Binlerce katılımcıyla yapılan görüşmeler, oy tercihlerini en gerçekçi şekilde yansıtıyor ve geçmiş seçimlerle kıyaslandığında, MHP'nin erozyonu göz kamaştırıcı. Hatırlanacağı üzere, 2018 genel seçimlerinde MHP, yüzde 11,1'lik bir oy oranıyla meclise girmiş ve Cumhur İttifakı'nın kilit taşı olmuştu. 2023 seçimlerinde ise bu oran yüzde 10'un biraz üzerinde kalmış, ittifakın toplam gücüne katkı sağlamıştı. Ancak son 25 yılın verilerine bakıldığında – ki bu, MHP'nin koalisyon dönemlerinden bugüne uzanan bir yelpazeyi kapsıyor – yüzde 4,4'lük seviye, adeta bir çöküş hikayesi. Sonar Araştırma Başkanı Hakan Bayrakçı, bu rakamı değerlendirirken, partinin tarihsel grafiğinde bir dip nokta olduğunu vurguladı. Bayrakçı, anketin metodolojisini detaylandırarak, kararsız seçmenlerin de dahil edildiği bu oranın, gerçek tabloyu yansıttığını belirtti. Bu düşüş, sadece sayısal bir gerileme değil; MHP'nin milliyetçi tabanındaki güven kaybını, ekonomik krizin yarattığı memnuniyetsizliği ve ittifak içindeki gerilimleri simgeliyor. Araştırmanın yayınlandığı andan itibaren, sosyal medyada ve siyasi sohbetlerde "MHP bitti mi?" sorusu yankılanmaya başladı. Bu, rastgele bir dalgalanma değil; sistematik bir erozyonun ürünü ve iktidar cephesinde panik butonuna basılmasına yol açtı.

Erdoğan'ın bu tablodan duyduğu rahatsızlık, kulislerde açıkça dillendiriliyor. Cumhurbaşkanı, yıllardır MHP'yi ittifakın demirbaşı olarak konumlandırmış; Devlet Bahçeli'nin sadık desteği, hem meclis aritmetiğinde hem de güvenlik politikalarında kritik rol oynamıştı. Ancak son iki haftada, AKP'nin iç toplantılarında MHP'ye yönelik eleştiriler sertleşti. Parti yöneticileri, bu düşüşün sadece MHP'yi değil, tüm Cumhur İttifakı'nı zehirlediğini düşünüyor. Bir AKP yetkilisinin kapalı bir toplantıda dile getirdiği sözler, bu havayı özetliyor: *MHP artık oy kazandırmıyor, tam tersine kaybettiriyor. Ekonomideki maliyet bize yazılıyor, güvenlik ve yargıdaki tartışmalar ise MHP’den uzaklaştırıyor. Dengeler bozuldu.* Bu ifade, ittifakın dengesizleştiğini ve AKP'nin omuzladığı yükün ağırlaştığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Ekonomik krizin faturası, yüksek enflasyon ve işsizlik oranlarıyla AKP'ye kesilirken, MHP'nin milliyetçi söylemi, özellikle açılım tartışmalarında tabanı rahatsız ediyor. Yargı ve bürokrasi alanındaki müdahaleler ise, MHP'nin sert duruşu nedeniyle muhalif seçmeni daha da uzaklaştırıyor. Bu eleştiriler, Erdoğan'ın kulağına fısıldanıyor; zira kurmaylar, ittifakın hem yönetim hem de söylem düzeyinde tıkandığını rapor ediyor. Bir başka AKP yöneticisi, yakın çevresine samimi bir itirafla durumu özetlemiş: *Bu oranlarla seçime gidilmez. MHP’den daha fazla oy kaybediyoruz.* Bu sözler, panik değil, gerçekçi bir kaygı yansıtıyor; zira Cumhur İttifakı'nın toplam oy oranı, bu gidişle yüzde 40'ların altına inebilir ve bu, seçim matematiğini altüst eder.

AKP içindeki tepkiler, iki ana başlıkta toplanıyor ve bunlar, ittifakın geleceğini doğrudan etkiliyor. İlk olarak, açılım sürecine yönelik taban tepkisi: MHP'nin Kürt meselesindeki katı tutumu, geçmişte Erdoğan'ın esneklik arayışlarını sınırlamıştı. Ancak son dönemde, ekonomik baskılarla birleşen bu sertlik, milliyetçi oyların bir kısmını bile eritiyor. İkinci başlık ise, MHP'nin yargı, anayasa ve bürokrasi politikalarındaki baskın rolü. Bu alanlarda MHP'nin etkisi, AKP'yi sıkıştırıyor; zira kararlar, sadece iktidar bloğunu değil, merkez sağ seçmeni de soğutuyor. Parti kulislerinde, bu iki faktörün birleşimiyle oluşan oy kaybının, kronik bir hale geldiği konuşuluyor. Saray kaynakları, Erdoğan'ın bu raporları dikkatle incelediğini ve seçim senaryolarını baştan yazma ihtiyacı hissettiğini aktarıyor. Bu durum, sadece iç dinamikleri değil, dış politikayı da etkiliyor; zira ittifakın zayıflaması, muhalefetin elini güçlendiriyor. Siyasi analistler, bu gerilemenin, MHP'nin liderlik krizini de tetikleyebileceğini öngörüyor – Bahçeli'nin uzun vadeli stratejisi, partiyi bu bataklığa sürüklemiş olabilir. AKP'nin bu eleştirileri, dostane bir uyarı mı yoksa ayrılık sinyali mi? Henüz net değil, ama gerilim artıyor.

Erdoğan, bu karmaşada yeni bir çıkış yolu arıyor ve danışmanlarının önerileri, stratejik bir revizyonu işaret ediyor. Üç ana senaryo masada: Birincisi, ittifakı genişletme. Sağ yelpazede yeni siyasi aktörlere kapı açmak, daralan tabanı genişletebilir – örneğin, küçük milliyetçi gruplar veya merkez sağ partilerle dolaylı iş birliği. Bu, MHP'nin yükünü hafifletirken, Cumhur İttifakı'nı daha kapsayıcı kılabilir. İkincisi, gevşek ittifak modeli: MHP ile formel ortaklığı sürdürürken, seçim bölgelerinde alternatif işbirlikleri oluşturmak. Bu, esneklik sağlar; zira her bölgede en avantajlı partnerle ilerlemek mümkün olur. Üçüncüsü ise, yeni ortak arayışı: MHP'nin daralttığı siyasi alanı açmak için, farklı partilere yönelmek. Bu, radikal bir adım olur; zira Bahçeli ile yolları ayırmak, güvenlik politikalarında boşluk yaratabilir. Erdoğan'ın bu önerileri tarttığı, yakın çevresinden sızan bilgilere göre kesinleşiyor. Siyasi gözlemciler, MHP'nin oylarındaki sert düşüşün, ittifakta *geri dönüşü zor bir kırılma* yarattığını değerlendiriyor. Ankara'daki hakim görüş, bu durumun sadece bir anket verisi olarak kalmayacağı yönünde; zira Erdoğan, hem parti yönetimini hem de ittifak stratejisini yeniden şekillendirecek adımlar atabilir. Parti içindeki bazı kurmaylar, bu aritmetikle seçime gitmenin riskli olduğunu Erdoğan'a rapor etmiş: Cumhur İttifakı'nın toplam oyu yüzde 40'ların altına inerse, meclis çoğunluğu tehlikeye girer.

Bu gelişmelerin tarihi bağlamı, durumu daha da dramatik kılıyor. MHP, 1990'larda yüzde 20'lere varan oy oranlarıyla milliyetçi hareketin lokomotifiydi; ancak 2000'lerdeki koalisyon deneyimleri ve iç bölünmeler, partiyi zayıflatmıştı. 2015 sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde ise, MHP ittifakın vazgeçilmezi haline geldi – ama bu bağımlılık, şimdi bir lanete dönüşüyor. Bayrakçı'nın anketi, bu uzun vadeli trendi doğruluyor; zira ekonomik göstergeler – yüzde 70'lere vuran enflasyon, genç işsizliği – milliyetçi seçmeni bile etkiliyor. Muhalefet cephesi, bu verileri fırsat bilip saldırıya geçmiş; CHP ve İYİ Parti, MHP tabanını çekmek için milliyetçi söylemleri yoğunlaştırmış durumda. Erdoğan'ın rahatsızlığı, sadece sayısal değil; sembolik bir boyutta da derin. Yıllarca "birlik ve beraberlik" vurgusu yapan lider, şimdi ittifakın çatırdamasını izliyor. Bu, 2028 seçimlerine kadar uzanan bir süreç; zira erken seçim söylentileri, bu düşüşle alevlenebilir.

Sonuç olarak, MHP'nin yüzde 4,4'lük oy oranı, Erdoğan'ı kara kara düşündüren bir gerçeklik. Bu, sadece bir partinin çöküşü değil; Cumhur İttifakı'nın kaderini belirleyecek bir dönüm noktası. Kulislerde dönen eleştiriler, önerilen modeller ve tabandaki huzursuzluk, siyaseti yeniden yazıyor. Erdoğan, bu fırtınadan nasıl çıkacak? Genişleme mi, ayrılık mı, yoksa yeni bir formül mü? Zaman, bu soruları yanıtlayacak – ama net olan şu: Türk siyaseti, bu anketle birlikte hız kazandı ve her hamle, milyonlarca seçmenin geleceğini etkileyecek. Gözler Saray'da; zira ittifakın geleceği, Türkiye'nin geleceğiyle iç içe.