Türkiye'nin en hassas siyasi meselelerinden biri olan PKK sorunu, 11 Aralık 2025'te beklenmedik bir gelişmeyle yeniden gündemin zirvesine oturdu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, İmralı heyetine verdiği sürpriz randevu, başkent Ankara'yı adeta bir siyasi depremle sarstı. Yıllardır süren terörle mücadele sürecinde, Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi'ndeki izolasyonunun kaldırılması talepleriyle bilinen heyetin, Bahçeli gibi milliyetçi çizginin en sert savunucularından biriyle masaya oturması, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı; bu buluşma, sadece bir görüşme değil, Türkiye'nin Kürt meselesi ve güvenlik politikalarında yeni bir sayfanın habercisi olarak yorumlandı.
Randevu, AK Parti-MHP ittifakının kalesi sayılan MHP genel merkezinde gerçekleşti ve heyetin, Öcalan'ın mesajlarını iletme amacı taşıdığı belirtiliyor; Bahçeli'nin bu adımına, "Terörle mücadelede yeni bir aşama" diyenler kadar, "Tuzak mı?" diye sorgulayanlar da oldu. Görüşme, sabah saatlerinde başladı ve yaklaşık 45 dakika sürdü; heyet üyeleri, dışarı çıkarken yüzlerinde belirgin bir rahatlama ifadesi taşırken, Bahçeli'nin "Konuşulacak her şey konuşuldu" mealindeki kısa açıklaması, detayların gizli tutulacağını ima etti.
Bu sürpriz buluşma, 2023 seçimleri sonrası başlayan normalleşme çabalarının bir uzantısı mı, yoksa bölgesel dinamiklerin dayattığı bir zorunluluk mu? PKK'nın Suriye ve Irak'taki hareketliliği, ABD'nin YPG politikaları ve Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları gibi faktörler, bu görüşmeyi daha da anlamlı kılıyor; zira Bahçeli'nin tutumu, ittifakın geleceğini ve erken seçim tartışmalarını doğrudan etkileyebilir. Heyetin, Öcalan'ın "silah bırakma" çağrısını ilettiği iddiaları, eğer doğruysa, yıllardır süren çatışma döngüsünü kırabilecek bir potansiyel taşıyor; ancak milliyetçi tabanın tepkisi, bu sürecin en büyük engeli olarak öne çıkıyor.
Görüşmenin arka planı, İmralı heyetinin son aylardaki yoğun trafiğine uzanıyor; heyet, DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Mithat Sancar gibi isimlerden oluşuyor ve 2024 yazından beri Öcalan'la düzenli görüşmeler gerçekleştiriyor. Bu heyetin amacı, Öcalan'ın izolasyonunun sona erdirilmesi ve PKK'ya "ateşkes" çağrısı yaptırmak olarak biliniyor; Bahçeli'nin randevusu, heyetin bu misyonunu milliyetçi kanada taşıma girişimi olarak görülüyor. MHP lideri, geçmişte PKK ve HDP'yi "terörün uzantısı" olarak niteleyen sert açıklamalarıyla tanınıyor; örneğin, 2022'de "PKK'yı masadan indirmek için her yol mübah" demiş, 2023'te ise "Öcalan'ın idamı bile az" esprili bir çıkış yapmıştı. Ancak bu görüşme, Bahçeli'nin pragmatik yanını ortaya koyuyor; ittifak ortağı Cumhurbaşkanı Erdoğan'la uyumlu bir çizgide hareket eden lider, Suriye'deki gelişmeler ışığında Kürt açılımını yeniden değerlendirmiş görünüyor.
Randevu öncesi, heyet üyeleri Ankara'ya gizlice gelmiş ve MHP kulislerinde saatlerce bekletilmiş; bu bekleyiş, görüşmenin ne kadar hassas bir denge üzerine kurulu olduğunu gösteriyor. Görüşme odasında, masanın etrafında sadece heyetin üç üyesi ve Bahçeli'nin iki danışmanı bulunuyordu; protokol dışı bu samimi ortam, mesajların doğrudan iletilmesini sağlamış. Heyetin, Öcalan'ın "barış süreci için yeni bir irade" beyanını aktardığı, Bahçeli'nin ise "Türkiye'nin birliği önkoşul" diye yanıt verdiği kulislere sızan bilgiler arasında. Bu buluşma, 2013-2015 çözüm sürecinin bir yankısı gibi duruyor; o dönemki gibi, gizli müzakereler yeniden devreye girmiş olabilir, ancak bu sefer MHP'nin dahil olması, süreci daha kontrollü kılıyor.
Bahçeli'nin görüşme sonrası yaptığı sınırlı açıklamada, "Heyetle konuştuk, Türkiye'nin bekası için her adım atılır," şeklinde bir ifade kullandığı belirtiliyor; bu, milliyetçi tabana verilmiş bir güvence olarak yorumlanıyor. Heyet üyelerinden Pervin Buldan ise çıkışta gazetecilere, "Sayın Bahçeli olumlu sinyaller verdi, umarım bu diyalog kalıcı olur," diye konuştu; bu sözler, görüşmenin yapıcı geçtiğini ima ederken, Süreyya Önder'in "Öcalan'ın mesajı net: Silahlar gömülsün, barış gelsin" eklemesi, sürecin ana hatlarını özetliyor. MHP kaynakları, Bahçeli'nin heyetin taleplerini dinlediğini, ancak "PKK'nın somut adımlar atması şart" vurgusu yaptığını doğruluyor; bu, ateşkesin karşılığında af veya tahliye tartışmalarını masaya getirmiyor, aksine güvenlik önlemlerini sıkılaştırma sinyali veriyor.
Görüşmenin zamanlaması da dikkat çekici; aynı hafta, Irak'ta PKK kamplarına yönelik Türk hava operasyonları yoğunlaşmış, Suriye'de YPG'nin ABD desteğiyle genişlemesi Türkiye'yi alarma geçirmişti. Bahçeli, bu bağlamda görüşmeyi "stratejik bir hamle" olarak konumlandırıyor; ittifakın iç dinamikleri açısından, Erdoğan'ın onayı olmadan böyle bir adım atılmayacağı biliniyor. Kulislerde, görüşmenin AK Parti-MHP ortak MYK'sında da ele alınacağı konuşuluyor; bu, açılımın hükümet politikasına dönüşme ihtimalini artırıyor. Heyetin, Bahçeli'ye sunduğu dosyanın içeriği gizli tutulsa da, Öcalan'ın 2024 yaz mesajında "demokratik özerklik" talebiyle birleşen barış çağrısı olduğu tahmin ediliyor; Bahçeli'nin "Birlikte yaşayalım ama terörle değil" yanıtı, müzakerenin sınırlarını çiziyor.
Siyasi yankılar, görüşmenin hemen ardından başladı ve muhalefet partileri arasında kutuplaşmayı derinleştirdi; CHP lideri Özgür Özel, "Barış için her diyalog desteklenir, ama şeffaflık şart" derken, İYİ Parti'den "MHP'nin eli PKK'yla mı sıkışıyor?" eleştirisi geldi. DEM Parti cephesi ise görüşmeyi "tarihi bir adım" olarak selamladı; Buldan'ın açıklaması, partilerinin bu süreçteki rolünü pekiştirdi. Milliyetçi tabanda ise karışık tepkiler var; bazı MHP'liler "Liderin vizyonu" diye desteklerken, Ülkü Ocakları çevresinden "Taviz yok" uyarıları yükseldi.
Bu görüşme, erken seçim tartışmalarını da alevlendirebilir; zira Bahçeli'nin 2026 seçimleri öncesi Kürt oylarını konsolide etme stratejisi olarak görülebilir. Bölgesel bağlamda, ABD'nin YPG'ye silah yardımı ve İran'ın PKK'ya baskısı, Türkiye'yi bu tür açılımlara itiyor; Bahçeli'nin hamlesi, NATO zirvelerinde Türkiye'nin elini güçlendirebilir. Heyetin, görüşme sonrası İmralı'ya döneceği ve Öcalan'a rapor sunacağı biliniyor; bu rapor, yeni bir mesaj dalgasını tetikleyebilir. PKK içindeki değişim sinyalleri, Kandil'den gelen "ateşkes" fısıltılarıyla birleşince, süreç hızlanabilir; ancak Bahçeli'nin "güvenlik önceliği" vurgusu, askeri operasyonların devam edeceğini gösteriyor. Görüşmenin detayları, resmi açıklamalarla sınırlı kalsa da, kulislerde "Öcalan'la dolaylı temas" iddiaları dolaşıyor; bu, 1999'dan beri ilk kez milliyetçi bir liderin heyetle yüz yüze görüşmesi olarak tarihe geçiyor.
Bu sürpriz görüşme, Türkiye'nin terörle mücadelesinde bir dönüm noktası potansiyeli taşıyor; Bahçeli'nin İmralı heyetine kapı açması, yılların düşmanlığını diyaloga dönüştürme cesareti olarak alkışlanıyor, ancak riskleri de cabası. Heyetin talepleri –izolasyonun kaldırılması, aile ve avukat görüşleri– Bahçeli tarafından "değerlendirilecek" olarak not edilmiş; bu, somut adımların önünü açabilir. Siyasi analistler, görüşmeyi "çözüm sürecinin 2.0'ı" olarak nitelendiriyor; Erdoğan-Bahçeli ikilisinin uyumu, muhalefeti zorlayacak. PKK'nın tepkisi kritik; eğer Öcalan'ın çağrısına kulak verilirse, sınır ötesi harekâtlar azalabilir, iç güvenlik güçlenir. Ancak milliyetçi tepki, ittifakı sarsabilir; Bahçeli'nin tabanı yatıştırmak için "teröre taviz yok" kampanyası başlatması bekleniyor.
Görüşmenin yankıları, Avrupa Birliği ve ABD'den de izleniyor; Türkiye'nin "demokratikleşme" notu yükselebilir. Heyet üyelerinin rahatlığı, Bahçeli'nin "umut verici" tutumundan kaynaklanıyor; Süreyya Önder'in "Diyalog kapısı aralandı" sözü, sürecin devamını müjdeliyor. Bu buluşma, sadece bir randevu değil, Türkiye'nin birleşme iradesinin testi; başarırsa barış, başarısızsa gerilim artacak. Bahçeli'nin vizyonu, MHP'yi "çözüm ortağı" konumuna taşıyabilir; İmralı heyeti ise köprü rolünü pekiştirdi. Olayın gelişmeleri, önümüzdeki haftalarda netleşecek; zira bu görüşme, PKK sorununun kaderini değiştirebilecek bir kıvılcım.
Sürpriz görüşmenin siyasi haritayı yeniden çizme potansiyeli, Türkiye'nin iç ve dış politikasında zincirleme reaksiyonlar yaratıyor; Bahçeli'nin "beka odaklı" yaklaşımı, milliyetçiliği barışla uzlaştırma denemesi olarak tarihe geçebilir. Heyetin, Öcalan'ın "yeni paradigma" mesajını iletmesi, Kandil'deki direnişçileri ikna etmek için kritik; PKK liderliğindeki değişim, Suriye'deki YPG'yi de etkileyecek. İttifakın bu hamlesi, CHP'yi "barış yanlısı" pozisyona sıkıştırırken, İYİ Parti gibi milliyetçi rakipleri zayıflatabilir. Kulislerde, görüşmenin Erdoğan'ın talimatıyla gerçekleştiği konuşuluyor; bu, cumhurbaşkanının Kürt açılımını MHP üzerinden yönetme stratejisi. Bahçeli'nin danışmanlarının notları, heyetin taleplerini detaylı analiz edecek; izolasyon kaldırma, ilk adım olabilir. Toplumun nabzı, sosyal medyada karışık; #Bahçeliİmralı etiketiyle destek ve eleştiri yağmuru yağıyor. Bu görüşme, 2015 çöküşünden beri ilk gerçek diyalog; başarı için güven inşası şart. Heyetin İmralı dönüşü, Öcalan'ın yanıtını hızlandıracak; Bahçeli ise MHP kurultayında süreci açıklayabilir. Türkiye, bu masadan barışla kalkabilir mi? Cevap, önümüzdeki günlerde belli olacak; zira bu sürpriz, yılların yaralarını sarmak için bir fırsat penceresi.