Bir dönem tüm dünyanın kabusu olan ve milyonlarca hayatı derinden etkileyen Covid-19 salgını, yeniden alarm zilleri çalmaya başladı. Uzun bir sessizlik döneminin ardından, Türkiye'de vaka sayılarının beklenmedik bir şekilde artışa geçmesi, sağlık uzmanlarını ve kamuoyunu endişelendiriyor. Grip şikayetleriyle hastaneye başvuran pek çok kişinin aslında Covid-19 pozitif çıkması, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Bu ani yükseliş, pandeminin henüz bitmediğini ve yeni bir "alevlenme sürecine" girildiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle maskelerin yeniden gündeme gelip gelmeyeceği sorusu, herkesin zihnini kurcalayan başlıca mesele haline gelmiş durumda.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de vaka sayılarının yeniden yükselişe geçtiği uyarısında bulunurken, polikliniklerinde son bir aydır Covid vakalarının arttığını ve grip olarak gelen vakaların neredeyse tamamına yakınının aslında Covid olduğunu açıkladı. Durumun ciddiyetini vurgulayan Akkoyunlu, vakaların genelde hafif semptomlarla gelmekle birlikte, grip benzeri semptomlarla hastaneye yatırılan ve hatta yoğun bakıma alınan, hayati risk taşıyan vakaların da olduğunu belirtti. Bu ağır vakalarda, pandeminin ilk dönemlerinde olduğu gibi güçlü ilaçlar kullanmak zorunda kalındığı ifade ediliyor. Bu durum, virüsün tamamen etkisini yitirmediğini ve özellikle risk grupları için hala büyük bir tehdit oluşturduğunu gösteren net bir uyarı olarak kabul ediliyor.
Dünya genelinde de Covid-19'un alt varyantı olan Omicron varyantının alt tipleri olan Stratus ve Nimbus hızla yaygınlaşıyor. Doç. Dr. Hüsrev Diktaş'ın açıklamalarına göre, Mayıs ayından itibaren Amerikan verilerine dayanılarak bu varyantların tüm dünyada yaygınlaşmaya başladığı gözlemleniyor. Bu varyantlar dünya genelinde farklı bölgelerde görülmekle birlikte, semptom olarak diğer Covid vakalarından çok da farklı değiller. Klinik olarak izlendiğinde yüksek ateş, yorgunluk, halsizlik ve üst solunum yolu enfeksiyonu bulguları ile birlikte ciddi boğaz ağrıları ön plana çıkıyor. Bazı vakalarda ise ishal görülebiliyor. Ayrıca, tat ve koku kaybı gibi nörolojik semptomlar da bu yeni varyantlarda gözlenebiliyor. Bu durum, virüsün hala vücutta farklı sistemleri etkileyebildiğini ve belirtilerin geniş bir yelpazede ortaya çıkabileceğini gösteriyor.
Uzmanlar, hastalığın ağır seyretme olasılığının, alınan virüs varyantına ve maruz kalınan virüs miktarına bağlı olduğunu belirtiyorlar. Eğer ağır seyreden bir varyant alınmışsa veya çok fazla virüse maruz kalınmışsa, hastalığın daha ağır geçme ihtimali yükseliyor. Bu nedenle Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, maske ve mesafenin sadece hastalığın bulaşmasını değil, aynı zamanda hastalığın ağır seyretmesini de engellediğini vurguluyor. Ortamın düzenli olarak havalandırılması da bulaşmayı önlemede önemli bir rol oynuyor. Doç. Dr. Hüsrev Diktaş ise kişisel hijyene ve önlemlere dikkat etmenin önemine değiniyor. Özellikle okula başlayan çocuklarda bu tür semptomlar görülmesi halinde, çocukların okula gönderilmemesi, hastaların izole edilmesi ve destek tedavinin sağlanması büyük önem arz ediyor.
Peki, kimler daha büyük risk altında? Uzmanlar, ileri yaş grubundaki bireylerin, ek hastalığı olanların (şeker hastalığı, tansiyon, organ yetmezlikleri veya kanser gibi rahatsızlıklar) ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanan hastaların hastalığı çok daha ağır geçirme ihtimalinin olduğunu dile getiriyor. Çocukluk çağı hastaları ve bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler de bu risk grubunda yer alıyor. Bu durum, toplumun belirli kesimlerinin virüse karşı daha savunmasız olduğunu ve onlar için ekstra tedbirlerin alınmasının hayati önem taşıdığını ortaya koyuyor. Covid-19'un bitmediği ve yeniden bir alevlenme sürecinde olduğu bu dönemde, bireysel önlemlerin ve toplumsal bilincin artırılması her zamankinden daha kritik bir hale geliyor. Önümüzdeki günlerde vaka sayılarının seyri ve alınacak yeni önlemler, tüm Türkiye'nin yakın takibinde olacak.
