Suç örgütleri, özellikle para akışını yönetenler, her zaman büyük bir gizem perdesi arkasında çalışır ve ortaya çıkarıldıklarında toplumda şok dalgaları yaratır. Hele ki bu örgüt, İstanbul'un en hareketli ticaret bölgelerinden birinde kök salmışsa, hikaye daha da ilgi çekici hale gelir. Laleli gibi bir yer, turistlerin ve tüccarların akın ettiği bir nokta, ama altında yatan sırlar bazen beklenmedik operasyonlarla açığa vurulur. Bu seferki olay, savcılığın uzun süren bir takibinin sonucu, ama asıl çarpıcı kısımlar birazdan başlayacak, sabırlı olun.
İşin merkezinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Terörizmin Finansmanının Önlenmesi ve Aklama Suçu Soruşturma Bürosu var. Bu birim, "Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma", "Tefecilik" ve "Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerini Aklama" gibi ağır suçlar kapsamında bir dosya yürütüyordu. Dosyanın odak noktası, Dağ Grup çatısı altında faaliyet gösteren kişilerdi. Daha önce bir operasyon yapılmıştı, ama bu sefer ikinci dalga geldi, polis ekipleri harekete geçti ve birçok şüpheli gözaltına alındı.
Soruşturma dosyasında her türlü delil bir araya getirilmişti. MASAK yani Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun raporları, BDDK yani Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun incelemeleri, gizli tanık beyanları, banka hesap hareketleri ve hatta güvenlik kamerası görüntüleri. Bu belgeler, Laleli'de merkezleri bulunan bazı grup şirketlerinin yurt dışı bağlantılı bir yasa dışı finans ağı kurduğunu ortaya koyuyordu. Ağ, adım adım deşifre edilmiş, bağlantılar tek tek çözülmüştü.
Şüphelilerin yaptığı en büyük vurgun, para transferlerinde yatıyordu. Özellikle Libya ile yapılan işlemlerde çeşitli ödeme sistemleri üzerinden tekel oluşturmuşlardı. Yurt dışından yasa dışı yollarla getirilen banka kartlarını kullanıyorlardı, bunları POS cihazlarında hayali işlemler için geçiriyorlardı. Bu yöntemle toplamda 47 milyar lirayı aşan sahte işlem hacmi yaratmışlardı. Düşünün, milyarlarca liralık bir hayali ticaret, kağıt üzerinde dönüp duruyor.
Bu işlemlerden elde ettikleri gelir ise tam 1 milyar 300 milyon lira. Bu parayı şirket kayıtlarında ticari faaliyet gibi göstererek sisteme sokmuşlardı. Fatura düzenleme, yasal defterlere kayıt gibi yollarla her şeyi meşru göstermeye çalışmışlardı. Ayrıca, döviz bürolarında suç gelirlerini nakit olarak sakladıkları yönünde ihbarlar gelmişti. Gizli tanık ifadeleri de bunu destekliyordu. Yapılan aramalarda, yüklü miktarda döviz ele geçirilmiş, bu da iddiaları doğrular nitelikteydi.
Operasyonun en dikkat çeken kısmı, tutuklama talepleriydi. Cumhuriyet gazetesinden Batuhan Serim'in haberine göre, bu ikinci dalga operasyonunda birçok detay ortaya çıkmıştı. Dilek Yaman Demir'in haberinde ise net bir rakam veriliyordu: Laleli'deki Dağ Grup operasyonunda 33 şüpheli tutuklanmıştı. Bu kişiler, Libya başta olmak üzere bazı ülkelerle para alışverişlerini şirketleri üzerinden tekellerine almışlardı. Yasa dışı temin edilen yabancı banka kartlarını POS cihazlarında hayali işlemlerle kullanmışlar, 47 milyar TL'den fazla işlem hacmi yaratmışlar, buradan 1 milyar 300 milyon TL'den fazla suç geliri elde etmişlerdi.
Şüphelilerin yöntemleri oldukça sofistike görünüyordu. Para transferlerini çeşitli ödeme sistemleri aracılığıyla yönetiyorlardı, bu sayede tekel konumuna gelmişlerdi. Elde ettikleri paraları şirketlere aktarırken, her şeyi ticari bir faaliyet izlenimi verecek şekilde düzenlemişlerdi. Sisteme sokulan suç gelirleri, çeşitli yöntemlerle aklanmıştı. Bu aklamalar, belki yeni yatırımlara dönüşmüş, belki yurt dışına çıkarılmıştı, ama savcılık her adımı takip etmişti.
Laleli'nin bu operasyonla anılması, bölgenin ticari yapısını da düşündürüyor. Burası, yabancı tüccarların uğrak yeri, döviz işlemleri yoğun. Ama böyle bir şebeke, yıllardır gizlice çalışmış olmalı. MASAK ve BDDK raporları, bu ağı nasıl tespit ettiklerini gösteriyordu: Banka hareketlerindeki anormallikler, gizli tanıkların itirafları, kameralardaki görüntüler. Her parça, puzzle'ı tamamlıyordu.
Tutuklanan 33 kişinin kimlikleri henüz tam olarak açıklanmasa da, Dağ Grup bağlantılı oldukları belli. Bu kişiler, belki yöneticiler, belki aracı rolündeydi. Operasyonun ikinci dalgası, ilkinden daha kapsamlı olmuş, yeni delillerle desteklenmiş. Savcılık, bu suçları işleyenlerin peşini bırakmamıştı, dosya adım adım büyümüştü.
Tüm bu olay, kara para aklamanın ne kadar yaygın olabileceğini hatırlatıyor. 47 milyar liralık hayali işlem, 1 milyar 300 milyon liralık gelir – rakamlar dudak uçuklatıyor. Şebekenin yurt dışı bağlantıları, özellikle Libya ile olanlar, uluslararası boyutu ekliyor. Polis aramalarında ele geçirilen dövizler, somut kanıtlar sunuyordu.
Şimdi, mahkeme süreci başlayacak. Tutuklanan 33 şüpheli, savunmalarını yapacak, belki yeni itiraflar gelecek. Gizli tanıklar, daha fazla detay paylaşacak. Bu operasyon, benzer şebekelere de gözdağı vermiş olabilir, finans dünyasında temizlik devam edecek gibi duruyor.
Hikaye, Laleli'nin sokaklarında başlayan bir vurgunla bitmiyor; adaletin takibiyle devam ediyor. Dağ Grup'un bu ağı, belki daha büyük bir yapının parçasıydı, zaman gösterecek. Ama net olan şu ki, savcılığın çabalarıyla büyük bir darbe vurulmuş.