Türkiye'nin en popüler kayak merkezlerinden biri olan Kartalkaya, bir zamanlar beyaz örtüsü ve coşku dolu atmosferiyle anılırdı. Ancak artık burası, 21 Ocak'ta Grand Kartal Otel'de yaşanan ve 78 kişinin hayatını kaybettiği, 133 kişinin de yaralandığı yangın faciasının sembolü haline geldi. Bu trajik olay, sadece bir otelin yanması değil, aynı zamanda yangın önlemlerindeki korkunç ihmaller zincirini ve yüzleşilen adalet arayışını temsil ediyor. Yangın, otel yetkililerinin ve resmi kurumların gözden kaçırdığı, hatta belki de bile bile yok saydığı kusurları bir bir ortaya döktü. Yaklaşan ikinci duruşma öncesinde Bolu halkı, bu acı olayı unutturmamak için sessiz bir eylem gerçekleştirdi. Şehrin dört bir yanındaki evlerin camlarına, yangından kaçmaya çalışan ailelerin umutsuzca sarkıttığı beyaz çarşafları anımsatan pankartlar asıldı. Bu sessiz çığlık, davanın sadece ölenlerin yakınları için değil, tüm toplum için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Yangın Anından Mahkeme Salonlarına Uzanan İhmaller Zinciri
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre, otel yangını bir ihmaller zinciri sonucunda meydana geldi. Yangının, otelin restoran bölümündeki arızalı bir elektrikli ızgaradan çıktığı ve temizlenmemiş yağ haznesi nedeniyle alevlerin hızla yayıldığı belirtildi. Ancak olay sadece yangının başlangıcıyla sınırlı değildi. Yangın merdivenlerine ulaşımın zor olması ve otel personelinin tahliye konusunda yetersiz kalması, can kaybının artmasına neden oldu. Dava kapsamında tutuklanan otel müdürü Zeki Yılmaz'ın, yangın anında otel yetkilisiyle yaptığı telefon görüşmelerinde "dördüncü kattan başladığını" söylemesi, olaydaki bilinçli ihmalleri gözler önüne serdi. Mahkemede ortaya çıkan diğer şoke edici bir detay ise, otelin genel müdürü Emir Aras'ın yangın başladığında önce kendi ailesini kurtarmaya koşması oldu. Bu vicdanları yaralayan davranış, mağdur aileler ve tüm kamuoyu nezdinde büyük bir infiale neden oldu.
Davanın ilk duruşması, mağdur ve sanık sayısının fazlalığı nedeniyle Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda gerçekleştirildi. Toplam 19'u tutuklu olmak üzere 32 sanığın yargılandığı davada, Bolu İl Özel İdaresi ve Bolu Belediyesi yetkilileri de dahil olmak üzere birçok isim, bu trajedideki sorumluluklarıyla yüzleşti. Duruşma sırasında, bazı sanıkların "Bu olay elim bir kaza" savunması yapması, salonu gerdi ve mağdur ailelerin sert tepkisine yol açtı. Ancak savcılık, hazırladığı esas hakkındaki mütalaada otel yetkilileri hakkında "olası kastla öldürme" suçundan ceza talep ederek davanın seyrini değiştirdi. Bu talep, olayın sadece bir kaza değil, öngörülebilir ve önlenebilir bir facia olduğunu ortaya koydu. Mahkeme heyeti de ara kararında, tutuklu olan aşçı yardımcısının tahliyesine, tutuksuz yargılanan itfaiye eri İrfan Acar'ın ise tutuklanmasına hükmederek, kamuoyu vicdanında yatan sorumluluğu yeniden tanımladı. İrfan Acar'ın otel denetiminde bazı maddeleri boş bırakması, bu kararın en önemli gerekçelerinden biri olarak öne çıktı. Dava, 22 Eylül’de yapılacak ikinci duruşmayla devam edecek. Mahalle halkı ve mağdur aileler, adaletin tam anlamıyla tecelli etmesi için gözlerini bu davaya çevirmiş durumda. Bu dava, Türkiye hukuk tarihine, bir ihmaller zincirinin nasıl büyük bir trajedinin kapısını araladığını anlatan emsal bir vaka olarak geçmeye hazırlanıyor.
Bu trajik olayda, otel yönetiminin ve resmi denetleme kurumlarının ihmalleri, her geçen gün yeni ayrıntılarla ortaya çıkıyor. Bir zamanlar eğlence ve tatil yeri olan Kartalkaya, artık adaletin ve hesaplaşmanın sembolü olarak anılıyor.