Siyasi dünyamız son günlerde adeta bir volkan gibi kaynıyor, arkadaşlar. Herkesin dilinde aynı sorular dönüp duruyor: Neler oluyor bu Kıbrıs meselesinde? Neden birdenbire her şey bu kadar kızıştı? Ben de oturup düşündüm, eski defterleri karıştırdım ve bu karmaşanın köklerine inmeye karar verdim. Hatırlarsanız, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yapılan son seçimler herkesin beklentisini altüst etti. Ama asıl mesele, bu sonuçların yarattığı dalgalar ve arkasındaki gizli hesaplaşmalar. Kimse beklemiyordu belki, ama şimdi her şey gün yüzüne çıkmaya başladı.
Seçim sonuçları açıklandığında, Tufan Erhürman'ın zaferi büyük bir sürpriz olmadı aslında. Yüzde 62,76 oy oranıyla 87 bin 137 oy toplayan Erhürman, rakibi Ersin Tatar'ı ezip geçti ki Tatar sadece yüzde 35,81'de kaldı, yani 49 bin 714 oy. Bu rakamlar 2020 seçimleriyle kıyaslandığında daha da ilginçleşiyor. O zaman Tatar yüzde 51,69'la 67 bin 332 oy almış, Mustafa Akıncı ise yüzde 48,31'le 62 bin 910'da kalmıştı. Aradaki fark sadece 4 bin 500 civarındaydı. Ama bu sefer katılım oranı daha yüksekti, yani meşruiyet tartışması bile yersiz. Ferit adlı sunucu, Zanka TV'deki canlı yayında tam da bunu vurguluyordu: "Seçimler öngördüğümüz gibi geçti, ama sonrası tam bir deprem." Konuğu Ali Tarakçı ise rakamları tek tek döktü ortaya, "Bahçeli'nin düşük katılım diye şikayet ettiği 2025 seçimi, 2020'den daha kalabalık" diye ekledi.
Devlet Bahçeli'nin tepkisi ise herkesi şaşırttı. MHP lideri, seçim sonuçlarını tanımadığını ilan etti ve "Kıbrıs'ı Türkiye'nin 82. ili yapalım, bağlayalım" diye bir çıkış yaptı. Bu sözler, KKTC halkının iradesini hiçe saymak gibi geldi birçok kişiye. Ali Tarakçı, yayında bunu açıkça eleştirdi: "Bahçeli, daha önce Tatar'ın kazandığı 2020 seçimini meşru görüyordu, şimdi ne değişti? Bu, demokrasiye aykırı bir tutum." Ferit de araya girip, "Bahçeli'nin bu radikal söylemi, ittifakın geleceğini nasıl etkiler?" diye sordu. Aslında bu çıkışın arkasında Erdoğan'la Bahçeli arasındaki buz gibi soğuk rüzgarlar esiyor. İttifakın dağılma sinyalleri veren bu gerilim, Kıbrıs'ı bir piyon haline getirmiş gibi duruyor. CTP partisinden gelen tepki de sertti: "Bahçeli'nin sözleri, KKTC'nin kendi kaderini tayin hakkına ve uluslararası hukuka aykırı."
Peki, bu gerilimin perde arkasında neler dönüyor? Ferit ve Ali'nin sohbetinde, Kıbrıs'ın yeraltı dünyası bağlantıları masaya yatırıldı. Halil Falyalı cinayeti hâlâ hafızalarda taze. Falyalı, illegal bahis ve kirli para aklamayla anılan bir isimdi ve siyasetle iç içeydi. Tatar'ın ölümünden sonra Falyalı için "değerli kardeşim" demesi, yayında büyük tepki çekti. Ali Tarakçı, "Falyalı'nın işleri, Kıbrıs siyasetini finanse ediyordu, özellikle sağ kanadı" diye belirtti. Sedat Peker'in devreye girmesi ise işleri iyice kızıştırdı. Yurtdışından bir mesaj paylaşan Peker, Ahmet Müngüzi davasındaki beraat kararına isyan etti. Davada iki sanık 24 yıl hapis aldı, ikisi beraat etti ve annenin baygınlık geçirdiği anlar yürek burktu. Ferit, "Peker'in avukatı da sert tepki gösterdi, bu adaletsizlik vicdanları yaralıyor" diye aktardı.
Kıbrıs'taki bu kaos, Türkiye'nin iç politikasına da sıçradı. Aydın'da Zafer Partililere yönelik saldırı, milliyetçiler arasında bile ayrılık tohumları ekti. Ferit gülümseyerek anlattı: "Milliyetçiler, Abdullah Öcalan gündemine karşı çıkan Zafer Partilileri dövdü, bu ne yaman çelişki?" Yaralananlar arasında çocuklar bile vardı, stantlar yerle bir edildi. Ali Tarakçı, "Bu saldırıların arkasında organize bir yapı mı var?" diye sorguladı. Üstelik yargıdaki tartışmalı kararlar da cabası. Aziz İhsan Aktaş iddianamesi ve medya ilişkileri, Koç Grubu ile CHP kurultay davası bağlantıları... Ferit, "Yargı sistemi güven vermiyor artık" diye yakındı.
Erdoğan'ın Körfez turu tam bu sırada gerçekleşti, ki timing mükemmel. Ali Tarakçı, "Erdoğan'ın Trump'la görüşmeleri, Kıbrıs'ı yeni bir pazarlık masasına oturtabilir" dedi. Bahçeli'nin çıkışı, belki de Erdoğan'a koz vermek içindi. Ama KKTC halkı bu müdahalelere tepkili. Ferit'in anlattığına göre, Kıbrıslılar seküler, özgür ruhlu insanlar; kumarhaneler, mafya, kadın ticareti gibi sorunlardan bıkmışlar. Annan Planı döneminde bile federasyona evet demişlerdi, şimdi de Erhürman gibi federasyon yanlısı birini seçtiler. Ali, "KKTC halkı Türkiye'ye düşman değil, sadece müdahale istemiyor" diye özetledi.
Sedat Peker'in rolü burada kritik. Peker, Falyalı cinayetini işaret ederek Kıbrıs'taki mafya-siyaset bağını ifşa etmişti. Tatar'ın destekçileri arasında Süleyman Soylu, Hakan Fidan, Mesut Özil ve Yavuz Bingöl gibi isimler varmış, ki Özil'in Alman vatandaşı olup milliyetçilik yapması ironik bulunmuş. Ferit, "Özil, Almanya milli takımını seçti ama Türkiye'de Bahçeli'yle poz veriyor" diye güldü. Alaattin Çakıcı'nın Bahçeli'yle yakınlığı da konuşuldu: "Çakıcı, Kıbrıs'taki ekibi kontrol ediyor, Tatar'la bağlantılı."
Türkiye'deki sermaye operasyonları da gündemdeydi. Erdoğan'ın 23 yıldır kaçak kirli paraları ülkeye çekme kararları, Sezgin Baran Korkmaz ve Rıza Sarraf gibi isimlerle bağlantılı. Ali Tarakçı, "Falyalı'nın işlerini kim devraldı, araştırın" diye uyardı. Emniyet teşkilatındaki promosyon tartışmaları ise ayrı bir skandal. Ferit, "Polisler, bankalardan 90-100 bin lira promosyon aldı ama eskiden daha fazlaydı, şimdi maaşlara odaklanın" dedi. Özel sektörde bile böyle şeyler yokken, kamuda bu ihaleler şaibeli.
Sokak çatışmaları ve toplumsal tepkisizlik de ele alındı. Ferit, bir katliam haberini anlatırken duygulandı: "Mustafa Emlik denen adam, cinayetten hükümlü, açık cezaevinden çıktı ve 3 kişiyi öldürdü, 7'sini yaraladı. Toplum olarak tepki vermiyoruz artık." Bu, ülkedeki adaletsizliğin simgesi gibi. Ali ise Erdoğan sonrası döneme değindi: "Bilal Erdoğan'ı hazırlıyorlar, ama güç mücadelesi büyük. Hakan Fidan önde, Berat Albayrak dönmek istiyor."
Özgür Özel'in adaylık sinyalleri de masaya yatırıldı. Manisa'daki konuşmasında, "Ekrem İmamoğlu'nun önünde engel yoksa aday olsun" demiş ama kendisi de "Ben de adayım" iması vermiş. Ali Tarakçı, "Özel, CHP içinde hesaplaşıyor, İmamoğlu ve Yavaş'ı saf dışı bırakma operasyonu var" diye analiz etti. Mansur Yavaş'a açılan dava da bu planın parçası. Ferit, "Sistem kendi kurallarıyla yönetiyor, demokrasi oyunu oynuyoruz" diye yakındı.
Sonuçta, bu olaylar zinciri Türkiye'yi yeni bir dönemece sürüklüyor. Kıbrıs'taki darbe hazırlığı söylentileri, Bahçeli-Erdoğan kavgası ve Peker'in müdahalesi, her şeyi değiştirebilir. Ferit'in kapanışta dediği gibi, "Daha fazla soru var, ama yorulduk." Ali ise uyarıyor: "Siyasete körü körüne bağlanmayın, bilinçli olun." Bu fırtına dinmezse, önümüzdeki günler daha da sıcak geçecek.