Gerçek Gündem Haberleri

Kartalkaya Yangınında 9 Bakanlık Bürokratı Sıkışıyor

Kartalkaya'da 78 kişinin öldüğü yangında 9 bakanlık çalışanı yurt dışı yasağıyla köşeye sıkıştı! Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimlerinde yangın güvenliği ihmali ifşa oldu – duman dedektörleri çalışmıyordu, raporlar gizlendi mi? Savcılık sorguluyor, mağdur avukatları isyan etti: Bu skandal neyi gizliyor? Detaylar şok edici, hemen oku ve gerçeği öğren!

21 Ocak 2025'te Bolu'nun Kartalkaya kayak merkezinde Grand Kartal Oteli'nde meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği trajik yangın, Türkiye'nin turizm sektöründeki denetim skandallarını gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor. Bu felaket, sadece bir otel yangını olarak kalmadı; aksine, devlet kurumlarının ihmalkarlığını ve bürokratik çarpıklıkları ortaya seren bir dosya haline dönüştü. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 9 üst düzey bürokrat ve memur, taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçlamasıyla mercek altına alındı. Savcılık, bu personelin 16 Aralık 2024'te yaptıkları denetimlerde yangın güvenliği yetersizliklerini görmezden geldiğini iddia ederek,

28 Kasım, 1 ve 2 Aralık 2025 tarihlerinde Bolu 1. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk etti. Şüpheliler, ifadeleri Ankara'dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla verdi; fiziksel olarak Bolu'ya getirilmediler. Mahkeme, suçun ağırlığı, delil durumu, kuvvetli şüphe ve olası ceza miktarı dikkate alınarak, bu 9 kişiye yurt dışı çıkış yasağı getirdi. Üç şüpheliye ise 6 aylık adli kontrol uygulanarak sınırlama getirildi. Bu karar, yangın mağdurlarının avukatlarını umutlandırırken, bürokratların itirazları hukuki arenada yankılandı. Soruşturma, bakanlıkların yangın denetimindeki yetki karmaşasını da ifşa ederek, turizm güvenliğinin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi.

Yangının arka planı, Kartalkaya'nın popüler bir kış turizmi merkezi olmasıyla başlıyor. Grand Kartal Oteli, kayakseverlerin uğrak yeriydi; ancak 21 Ocak gecesi çıkan yangın, otelin yangın merdivenlerinin kilitli olması, duman dedektörlerinin çalışmaması ve acil çıkışların yetersizliği gibi ihmallerle 78 can aldı. Soruşturma, otelin ruhsatlandırma ve denetim süreçlerini mercek altına aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı, otellerin yangın güvenliği denetimlerinden sorumlu başlıca kurum olarak suçlamaların odağında. Bakan Mehmet Nuri Ersoy, başlangıçta şüpheli personeller için soruşturma izni vermeyi reddetmişti; ancak Danıştay 1. Dairesi bu izni onaylayarak, soruşturmanın önünü açtı.

Savcılık, yangın öncesi denetim raporlarını incelediğinde şok edici bir tabloyla karşılaştı: 16 Aralık 2024'te bakanlık kontrolörleri tarafından yapılan denetimde, yangın güvenliğine dair hiçbir yetersizlik tespit edilmemişti. Oysa yangın sonrası raporlar, duman dedektörlerinin varlığını doğrulamakla yetinmiş, bunların çalışıp çalışmadığını kontrol etmemişti. Savcılığın sorgu metninde şu çarpıcı soru yer alıyordu: "Kültür Turizm Bakanlığı Kontrolörlerince 16 Aralık 2024 ve önceki tarihlerde yapılan denetimlerde yangın güvenliğine dair yetersizlik tespit edilmemiş olmasının sebebi nedir?" Bu soru, denetimlerin yüzeysel yapıldığını ve gerçek risklerin gizlendiğini ima ediyordu. Üstelik, 23 Eylül 2024 tarihli bir iç genelgeyle kontrolörlere "eksiklikleri kesin bilgi gibi yazmayın, yoksa otel hak kaybına uğrarsa siz sorumlu olursunuz" talimatı verilmişti. Bu genelge, denetimlerin "bilgi amaçlı" tutulmasını emrederek, otellerin cezalandırılmasını engelleyen bir kalkan görevi görmüştü.

Soruşturmanın ana bulguları, bakanlık denetimlerinin sistematik eksikliklerini ortaya koyuyor. Savcılık, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım İşletmeler Genel Müdürlüğü Kontrolörler Kurulu Başkanlığı'nın geçmiş denetimlerini taradı. Örneğin, 2014'te Köroğlu Oteli, 2020'de Lagoon Palace Kartalkaya ve 2021'de Elifim Resort Hotel'de yangın güvenliği yetersizlikleri tespit edilmiş, bunlar Bolu Belediye Başkanlığı İtfaiye Müdürlüğü'ne bildirilmiş ve oteller gerekli düzenlemeleri yapmıştı. Ancak Grand Kartal Oteli için aynı titizlik gösterilmemişti. Denetimlerde sadece duman dedektörlerinin fiziksel varlığı kontrol edilmiş, işlevsellikleri test edilmemişti. Bu ihmaller, yangının hızla yayılmasında kritik rol oynamıştı. Savcılık, şüphelilerin "yangın denetim yetkimiz yok, bu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı'na ait" savunmasını kabul etmedi; zira geçmiş örneklerde bakanlık personeli bu yetkiyi kullanmıştı.

Yangın sonrası hazırlanan raporlar ise kamuoyundan saklanmış, sadece savcılığın ısrarıyla gün yüzüne çıkmıştı. Bu durum, turizm sektöründe denetimlerin formaliteye dönüştüğünü gösteriyordu. Mağdur ailelerin avukatı Onur Fırat Kaynun, bu bulguları değerlendirirken, "Savcılığın etkin soruşturma yapmadığını düşünüyoruz. Siyasilere hakaret iddialarında bile şafak operasyonları yapılırken, bakanlık personeline bu kadar yumuşak davranılması kabul edilemez" diye konuştu. Kaynun, savcılığa dilekçe vereceklerini ve personelin görevden uzaklaştırılmasını beklediklerini belirtti. Bu eleştiriler, soruşturmanın siyasi baskı altında olup olmadığını sorgulatıyordu.

Şüpheliler arasında yer alan 9 bakanlık personeli, soruşturmanın en dikkat çeken figürleri. Baş şüpheli Yatırım İşletmeler Genel Müdürü Neşe Ç., denetimlerin "hizmet kalitesi ve konfor odaklı" olduğunu, teknik yangın incelemelerinin diğer bakanlıklara ait olduğunu savundu. Kontrolörler Kurulu Başkanvekili Levent K., yangın tedbirlerini inceleme yetkilerinin olmadığını, sadece duman dedektörü varlığını kontrol ettiklerini itiraf etti. Emekli Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Şennur A. D., yurt dışı yasağının "maddi ve manevi zarar vereceğini" belirterek itiraz etti; eşinin yüksek yargı mensubu olduğunu hatırlatarak, adli kontrol talebini reddetmelerini istedi. 16 Aralık 2024 denetimini yapan başkontrolör Barış B., "Denetimler turizm nitelikleri ve yönetmeliklere yönelikti, yangın güvenliği Çalışma Bakanlığı, İl Özel İdaresi ve Belediye İtfaiyesi'nin sorumluluğundaydı" diye ifade verdi. Diğer şüpheliler Melda A., Ramazan A. ve Şüle A. A. da benzer savunmalar yaptı; bu üçlüye 6 aylık adli kontrol uygulandı. Yatırım ve İşletmeler Genel Müdür Yardımcısı Elçin Ş. Ö. ile Uludağ Alan Başkanı Bülent Ç. Ç. ise, denetimlerdeki rollerini minimize etmeye çalıştı. Şüphelilerin ifadeleri, yetki karmaşasını öne sürse de, savcılık geçmiş denetimlere dayanarak çelişkileri vurguladı. Bu personel, yangın günü oteldeki ihmallerin doğrudan sorumlusu olmasa da, önleyici denetimlerdeki başarısızlıkları nedeniyle suçlanıyor. Bakan Ersoy'un şirketinde çalışan bazı personelin soruşturmaya dahil olmaması ise, nepotizm iddialarını alevlendirdi.

Hukuki süreç, Danıştay'ın soruşturma izniyle hız kazandı. Bolu 1. Sulh Ceza Hakimliği, yurt dışı yasağını suçun niteliği ve delil durumu nedeniyle onayladı. Şüpheliler, ifadelerinde suçlamaları reddetse de, savcılık delilleri güçlendirmek için ek incelemeler başlattı. Mağdur avukatları, soruşturmanın yetersizliğini dile getirerek, "Bu bir yangın değil, sistematik ihmal zinciri" yorumunu yaptı. Kaynun'un belirttiği gibi, siyasal bağlantılar nedeniyle personelin korunması, adalet duygusunu zedeliyordu. Hukukçular, bu dosyanın emsal olacağını öngörerek, turizm tesislerinde yangın denetimlerinin sertleştirilmesini talep etti. Soruşturma, Türk Ceza Kanunu'nun taksirle ölüme neden olma maddesine dayanıyor; olası cezalar 2 ila 15 yıl arasında değişiyor. Şüphelilerin yurt dışı yasağı, kaçma şüphesini bertaraf etmeyi amaçlıyor; ancak emekli bürokrat Şennur A. D.'nin itirazı, yüksek yargı bağlantılarının soruşturmayı etkileyebileceğini düşündürttü.

Daha geniş bağlamda, Kartalkaya yangını Türkiye'nin turizm güvenliği sorunlarını simgeliyor. Kayak merkezleri, her kış binlerce turisti ağırlarken, denetim eksiklikleri faciaya davetiye çıkarıyor. Bakanlıkların yetki dağılımı –Kültür ve Turizm, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, İçişleri– bürokratik tıkanıklığa yol açıyor; savcılık, bu karmaşanın ihmalleri örtbas ettiğini savunuyor. Yangın sonrası, otel ruhsatları ve sigorta poliçeleri incelendi; Grand Kartal'ın yangın sigortasının yetersiz olduğu ortaya çıktı. Kamuoyunda, "Bakanlık denetimleri neden formalite?" sorusu yankılanıyor. Avukat Kaynun, "Mağdurların acısı dinmeden, sorumlular korunursa adalet olmaz" diyerek, görevden uzaklaştırma çağrısını yineledi. Bu skandal, 2025 kış turizm sezonunu gölgeliyor; diğer kayak merkezlerinde denetimler artırıldı, ancak uzmanlar kalıcı reform şart diyor. Yangın raporu, duman dedektörlerinin varlığını doğrulamakla yetinmiş; çalışırlık testi yapılmamıştı. Bu detay, denetimlerin yüzeyselliğini kanıtlıyor.

Soruşturmanın geleceği belirsiz; savcılık, ek deliller için bilirkişi incelemesi talep etti. Şüphelilerin avukatları, yetki savunmasını güçlendirmek için tanık listesi sundu. Mağdur aileleri, Ankara'da protesto düzenleyerek, "78 canın hesabı sorulsun" sloganı attı. Bu olay, turizm bakanlığının yeniden yapılandırılmasını gündeme taşıdı; muhalefet partileri, mecliste soru önergeleri verdi. Hukuk çevreleri, yurt dışı yasağının başlangıç olduğunu, iddianame aşamasında tutuklama talebi gelebileceğini öngörüyor. Kartalkaya dosyası, sadece bir yangın soruşturması değil; devlet kurumlarının hesap verebilirliğini test eden bir dava.

Bu skandalın yankıları, turizm sektörünü sarsıyor. Otel sahipleri, denetim korkusuyla ruhsat yenileme taleplerini erteledi; yatırımcılar, güvenlik yatırımlarını artırdı. Savcılığın "neden yetersizlik görmediniz?" sorusu, bürokratları köşeye sıkıştırdı. Şennur A. D.'nin "eşim yüksek yargı mensubu" itirazı, nepotizm tartışmasını alevlendirdi. Avukat Kaynun'un "etkin soruşturma yok" eleştirisi, kamu vicdanını rahatsız ediyor. Yangın, kış turizminin karanlık yüzünü gösterdi; 78 aile, adalet bekliyor.

Sonuç olarak, Kartalkaya yangını soruşturması, 9 bakanlık bürokratının yurt dışı yasağıyla yeni bir evreye girdi. Denetim ihmalleri, yangın güvenliğinin formaliteye dönüştüğünü kanıtladı. Savcılığın sorguları, yetki karmaşasını çözmeye çalışıyor; ancak siyasi bağlantılar gölge düşürüyor. Mağdur avukatlarının talepleri, soruşturmayı hızlandırabilir. Bu dosya, turizmde reform ihtiyacını haykırıyor: İhmaller can almaya devam etmemeli. 78 canın hesabı, tam ve adil soruşturmayla verilmeli; yoksa benzer facialar kaçınılmaz.