İstanbul'un kalabalık sokaklarında, soğuk bir kış akşamı, binlerce insan bir araya gelerek seslerini yükseltiyor. Bu toplanma, sadece bir miting değil, aynı zamanda yıllardır gizemini koruyan büyük bir projenin sır perdesini aralama girişimi gibi duruyor. Arnavutköy'ün Cumhuriyet Meydanı, kırmızı bayraklar ve coşkulu sloganlarla dolup taşarken, hava adeta elektrikleniyor. İnsanlar burada, günlük hayatın zorluklarından öte, ülkenin geleceğini şekillendirecek kararlara karşı duruşlarını sergiliyor. Bu tür etkinlikler, son zamanlarda sıklaşmış olsa da, bu seferki farklı bir hava taşıyor; çünkü konuşmacı, önemli bir sırrı paylaşmaya hazırlanıyor.
Konuşma başlar başlamaz, kalabalığın arasında bir uğultu yayılıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mikrofonu eline alıyor ve sözlerine ilçenin günlük sıkıntılarından giriyor. Arnavutköy'ün genç nüfusuyla övünüyor, yaş ortalamasının 29,5 olduğunu hatırlatıyor ama hemen arkasından ekliyor: Bu gençler işsizlik batağında boğuluyor. İktidarın ilçeye sırtını döndüğünü söylüyor, yerel yönetimlerin çabalarını övüyor. Örneğin, kreş taleplerinin karşılandığını, sosyal yardımların beş katına çıkarıldığını anlatıyor. Bu sözler, dinleyicileri motive ediyor, çünkü herkes kendi hayatından bir parça buluyor bu şikayetlerde.
Şimdi asıl meseleye geliyor sıra. Özel, İstanbul'un deprem riskini gündeme getiriyor ve bunun için acil önlemler gerektiğini vurguluyor. En çalışkan ilçelerden biri olarak Silivri'yi örnek veriyor. Ama asıl bomba, Kanal İstanbul projesine geliyor. Bu proje, yıllardır tartışılıyor; bazıları ekonomik bir atılım olarak görüyor, diğerleri ise çevresel bir felaket. Özel, net bir tavırla karşı çıkıyor: Kimse istemiyor bu kanalı, diyor, ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ısrar ediyor. Neden mi? İşte burada işin rengi değişiyor. Özel'e göre, bu bölgeler çoktan Arap şeyhlerine pazarlanmış durumda. Tahahhütler verilmiş, emirler alınmış ve şimdi o kanal manzaralı araziler için harekete geçiliyor. Bu iddia, meydanı bir anda sessizliğe boğuyor, ardından alkış tufanı kopuyor.
Özel'in sözleri burada bitmiyor. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir durumdan bahsediyor: Bir hükümetin kendi barajını yıkması. Kanal İstanbul'un su havzalarına vereceği zararı bilen isimlerden biri olan Şafak Başa'nın, projeleri mühürlediğini anlatıyor. Ama şimdi Başa, ev hapsinde tutuluyor ki kanala dokunamasın. Bu detay, dinleyicileri daha da öfkelendiriyor. Özel, iktidarın sosyal konut vaatlerini de eleştiriyor. Emlak Konut'un yaptığı evler lüks kategorisinde, diyor, fiyatları 5 milyon liradan başlıyor. Bir vatandaşın 20 yıl boyunca hiç harcama yapmadan para biriktirse bile ancak alabileceğini hesaplıyor. Bu hesap, meydandaki birçok ailenin gerçekliğini yansıtıyor; çünkü konut krizi, İstanbul'un en büyük yaralarından biri.
Mitingin arka planı da önemli. Bu etkinlik, CHP'nin "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" serisinin 63'üncüsü. Her şey, cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlamış. O günden beri, her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde, her hafta sonu ise farklı illerde mitingler düzenleniyor. Arnavutköy seçimi tesadüf değil; çünkü Kanal İstanbul'un en çok etkileyeceği bölgelerden biri burası. Meydan, polis barikatlarıyla çevrili, Türk bayrakları, Atatürk posterleri ve CHP flamalarıyla süslenmiş. Saat 19.30'da başlayan mitinge, soğuk havaya rağmen on binlerce kişi katılıyor. Bu kalabalık, sadece bir parti etkinliği değil, aynı zamanda halkın iradesini savunma platformu gibi işliyor.
Özel, konuşmasını Tekin Başkan'a hitap ederek sürdürüyor: Arnavutköy'ü sen alacaksın, diyor. İlçenin hırpalanmış halini betimliyor, ama umudun büyük olduğunu ekliyor. Bu sözler, yerel seçimlere yönelik bir mesaj taşıyor. Arnavutköy'ün sokaklarını bildiğini söylüyor, ilçenin genç ve dinamik yapısına dikkat çekiyor. Ama iktidarın sadece seçim zamanı hatırladığını, sonra sırtını döndüğünü belirtiyor. Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı kreşler ve artırılan sosyal yardımlar, bu eleştirilere karşı bir kontrast oluşturuyor. Dinleyiciler, bu örnekleri alkışlarla karşılıyor.
Kanal İstanbul'un çevresel etkilerine değinmeden geçmiyor Özel. Projenin su kaynaklarını nasıl yok edeceğini, barajların yıkılmasının nelere mal olacağını anlatıyor. Arap şeyhlerine pazarlama iddiası, burada tekrar vurgulanıyor. Bu, sadece bir siyasi saldırı değil; Özel'e göre, somut tahahhütler var. Emirler doğrultusunda hareket ediliyor ve kanal, bu anlaşmaların bir parçası. Meydandaki insanlar, bu ifşaatı duydukça daha da coşuyor. Bazıları telefonlarını çıkarıp kaydediyor, sosyal medyada paylaşmak için.
Sosyal konut meselesi, konuşmanın bir başka kritik noktası. İktidarın "sosyal konut yapıyoruz" demesine rağmen, gerçekte lüks daireler üretildiğini söylüyor. 5 milyon liralık evler, ortalama bir aile için ulaşılmaz. Özel, basit bir matematik yapıyor: 20 yıl birikim, sıfır harcama... Yine de yetmiyor. Bu, dinleyicilerin günlük mücadelelerini yansıtıyor; enflasyon, işsizlik ve konut fiyatları altında ezilen bir toplum.
Şafak Başa'nın durumu, ifşanın en çarpıcı kısmı. Su havzalarını koruduğu için projeleri mühürlemiş, ama şimdi ev hapsinde. Bu, Özel'e göre, kanala engel olmaması için alınmış bir önlem. Meydan, bu isimle birlikte sloganlara boğuluyor. Özel, konuşmasını bitirirken, bugünün tarihini not edin diyor. Bu, bir dönüm noktası olabilir; çünkü Kanal İstanbul'un arkasındaki gizli anlaşmalar artık ifşa edilmiş durumda.
Miting, soğuk havaya rağmen saatlerce sürüyor. İnsanlar dağılırken, sohbetler bu iddialar etrafında dönüyor. İstanbul'un geleceği, bu tür tartışmalarla şekilleniyor. Arnavutköy, bu gece bir kez daha tarih yazmış gibi görünüyor, ama asıl soru: Bu ifşaatlar ne gibi sonuçlar doğuracak?
            
            
                            
                            
                            




