Gerçek Gündem Haberleri

İZBETON Davasında Tunç Soyer'in Tutukluluğu Devam Edecek

Şok karar! Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in İZBETON yolsuzluk soruşturmasında tutukluluğu uzatıldı – kızı Defne Soyer canlı yayında gözyaşları içinde anlattı. Mahkeme neye göre karar verdi? Ailemin acısı, tahliye umutları ve dava detayları neler? Bu skandalın perde arkasını öğrenin, adalet arayışı sarsıyor – hemen okuyun ve duygulanıp öfkelenecek!

İzmir'de yankı uyandıran İZBETON A.Ş. yolsuzluk davası, üçüncü duruşmasıyla bir kez daha gündeme oturdu ve eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in tutukluluğunun devamına hükmedildi. Bu karar, sadece hukuki bir süreç değil, aynı zamanda bir ailenin duygusal mücadelesini de gün yüzüne çıkarıyor. İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Soyer'in yanı sıra eski İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya'nın da tutukluluğu uzatılırken, Şenol Aslanoğlu'nun ev hapsi tedbiri kaldırıldı. Dava, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı iştirak şirket İZBETON A.Ş.'de iddia edilen usulsüzlük ve yolsuzluk suçlamalarını merkeze alıyor; bu durum, yerel yönetimlerdeki şeffaflık tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Peki, bu karar nasıl verildi ve ailenin iç dünyasında neler yaşanıyor? Üçüncü duruşmanın detaylarını ve kızı Defne Soyer'in çarpıcı ifadelerini adım adım ele alalım, zira bu hikaye sadece mahkeme salonuyla sınırlı kalmıyor, bir şehrin vicdanını da sorgulatıyor.

Davanın üçüncü duruşması, 9 Aralık 2025 Salı günü İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşti ve saat 21:10'da ilk haberler düşmeye başladı, ardından 22:17'de güncellendi. Mahkeme heyeti, savcılığın iddialarını dikkate alarak Tunç Soyer ve Heval Savaş Kaya'nın tutuklu kalmasına karar verdi. Bu uzatma, soruşturmanın derinleştiği bir aşamada geliyor; İZBETON A.Ş.'nin ihale süreçleri, mali işlemler ve personel atamalarındaki usulsüzlükler, iddianamenin temelini oluşturuyor. Şirketin, belediyenin altyapı ve beton sanayi projelerinde kritik rol oynaması, davanın boyutlarını büyütüyor. Mahkeme, delillerin toplanmasının devam etmesi ve kaçma şüphesi gibi gerekçelerle bu tedbiri sürdürdü. Öte yandan, Şenol Aslanoğlu'nun ev hapsi kaldırılarak adli kontrol şartı getirildi; bu, davanın sanıkları arasında ayrımcı bir yaklaşımı işaret ediyor. Duruşma sonrası mahkeme salonunda yaşananlar, basına yansımayan bir gerilim atmosferi taşıyordu; avukatlar ve aile yakınları, kararın gerekçeli metnini beklerken sessiz bir protesto havası esti.

Tunç Soyer'in tutuklanmasının üzerinden aylar geçtiği halde, ailenin acısı tazeliğini koruyor. Eski başkan, 13 Ekim 2025'teki önceki duruşmada da tahliye umuduyla mahkemeye çıkmış, ancak o gün de özgürlüğüne kavuşamamıştı. Bu anı, kızı Defne Soyer'in Sözcü TV'ye verdiği röportajda en duygusal şekilde aktarıldı. Defne Soyer, avukat kimliğiyle babasının mücadelesini hem hukuki hem de insani boyutta savunurken, gözyaşlarını tutamadı. "Annem ve ben tahliye olacağını düşünmüştük. Annem 'Tunç!' diye bağırdı, babam on jandarma arasında dönüp baktı, göz göze geldik, el salladı ve 'Devam edeceğiz, bir şey yok' dedi," diye anlatan Defne Soyer, o anın salonu nasıl ayağa kaldırdığını vurguladı. Alkışların koptuğu, babasına sarıldığı ve "karabulutların dağıldığı" hissi, röportajın en dokunaklı kısmıydı. Bu sözler, Tunç Soyer'in direncini simgeliyor; yıllarca İzmir'in sorunlarını çözen bir lider olarak tanınan Soyer, şimdi kendi kaderiyle yüzleşiyor. Defne Soyer, babasının masumiyetine olan inancını dile getirerek, "O, hak etmediği bir şeyi yaşıyor," vurgusunu yaptı.

Defne Soyer'in röportajı, davanın aile üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne seriyor. 9 Aralık 2025 duruşması öncesi umutla bekledikleri tahliye, bir kez daha ertelenince, ailenin hayal kırıklığı derinleşti. Defne Soyer, "9 Aralık’ta bunun son bulmasını istiyorum artık. Hak etmediği bir şeyi daha fazla yaşamasını istemiyorum," diyerek, süreci bir an önce bitirme çağrısında bulundu. Bu ifade, sadece bir kızın feryadı değil, aynı zamanda Türkiye'deki yargı süreçlerinin uzunluğuna dair bir eleştiri. Tunç Soyer'in eşi Necla Soyer'in o duruşmadaki çığlığı, mahkeme koridorlarında yankılanmıştı; jandarmaların arasında babasının son bakışı, ailenin hafızasında silinmez bir iz bıraktı. Röportajda, Defne Soyer babasının cezaevindeki günlük rutinlerinden de bahsetti: Kitap okumak, mektup yazmak ve ailesine moral vermekle geçen günler, Soyer'in ruh gücünü gösteriyor. Ancak, bu direnç bile, soruşturmanın belirsizliği karşısında yetersiz kalıyor; aile, delillerin kamuoyuyla paylaşılmasını ve şeffaflık talep ediyor.

İZBETON davasının kökeni, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin iştirak şirketlerindeki mali denetimlere dayanıyor. Şirket, kentsel dönüşüm, yol yapımı ve altyapı projelerinde milyarlarca liralık ihaleler yönetiyor; iddialar, bu ihalelerde kayırmacılık, sahte faturalar ve kaynak israfı etrafında dönüyor. Tunç Soyer'in belediye başkanı olduğu dönemde, İZBETON'un büyümesiyle paralel olarak denetim eksiklikleri su yüzüne çıkmıştı. Heval Savaş Kaya, genel müdürlük koltuğunda bu süreçleri koordine eden isim; tutukluluğunun devamı, soruşturmanın üst düzey yöneticilere odaklandığını gösteriyor. Şenol Aslanoğlu'nun ev hapsinden kurtulması ise, alt kademedeki sanıklar için bir rahatlama sinyali. Mahkeme, bir sonraki duruşmayı belirlemedi, ancak savcılığın ek delil toplama süreci, aylarca uzayabilir. Bu dava, yerel yönetimlerdeki yolsuzluk algısını pekiştirirken, muhalif çevrelerde "siyasi intikam" iddialarını körüklüyor. Tunç Soyer'in CHP'li kimliği, davanın zamanlamasını tartışmalı kılıyor; eski başkan, tutuklanmadan önce sosyal medyada "Adalet yerini bulacak" mesajı paylaşmıştı.

Ailenin mücadelesi, sadece mahkeme salonunda değil, kamuoyunda da sürüyor. Defne Soyer'in Sözcü TV röportajı, binlerce izleyiciyi ekrana kilitledi; sosyal medyada #TunçSoyerTahliyeYe etiketiyle destek kampanyaları başladı. Avukat Defne Soyer, hukuki itirazlarını sürdürürken, ailenin yakın çevresi, Soyer'in cezaevinde yazdığı mektupların moral kaynağı olduğunu söylüyor. O 13 Ekim anısı, ailenin dayanışmasını simgeliyor: Annenin çığlığı, babanın gülümsemesi ve kızın sarılışı, bir aile portresi gibi. Ancak, 9 Aralık kararının ertelenmesi, umutları gölgeledi. Mahkeme heyetinin gerekçesi, delil bütünlüğünü koruma üzerine; ama eleştirmenler, bu tür uzatmaların keyfi olduğunu savunuyor. İzmir'in eski başkanı, şimdi bir hücrede, şehrinin sorunlarını düşünerek günlerini geçiriyor; bu ironik durum, davanın trajik yanını ortaya koyuyor.

Bu kararın yankıları, İzmir'i aşıp ulusal gündeme sıçradı. CHP'li vekiller, soru önergeleriyle konuyu meclise taşıdı; basın özgürlüğü örgütleri, soruşturmanın şeffaflığını sorguluyor. Defne Soyer'in "Devam edeceğiz" sözleri, babasının mirası gibi yankılanıyor; aile, tahliye için her hukuki yolu zorlayacak. İZBETON davası, sadece bir yolsuzluk soruşturması değil, yerel demokrasinin testi. Tunç Soyer'in özgürlüğüne kavuşması, belki de bu sürecin dönüm noktası olacak. Gelecek duruşmalar, adaletin terazisini nasıl tartacak? Ailemin gözyaşları, mahkeme koridorlarında kurumadan, kamuoyu baskısı artıyor. Bu hikaye, bitmedi; devamı, hepimizi ilgilendiriyor.