Yerel

İstanbul'da Trafik Kabusu: Yoğunluk %80'e Çıktı, Vatandaş Çile Çekti!

İstanbul trafiğinde yaşanan yoğunluk rekor seviyelere ulaştı. Avrupa yakasında %80'i bulan trafik, vatandaşların evlerine dönüşünü kabusa çevirdi. İşte o zor anların hikayesi...

İstanbul'da yaşayan milyonlarca vatandaş, 20 Ekim 2025 Pazartesi akşamı bir kez daha trafiğin acımasız yüzüyle karşılaştı. Haftanın ilk iş gününün sona ermesiyle birlikte başlayan mesai çıkışı yoğunluğu, şehri adeta felç etti. İBB CepTrafik uygulamasından alınan verilere göre, akşam saatlerinde şehir genelindeki trafik yoğunluğu yüzde 78'e kadar çıkarken, Avrupa yakasında bu oran yüzde 80'i, Anadolu yakasında ise yüzde 78'i buldu. Saat 20.00 itibariyle genel yoğunluk yüzde 62'ye gerilese de, birçok yol güzergahı hala trafiğe kapalı durumdaydı ve araçlar zor hareket edebiliyor ya da tamamen durgun halde beklemek zorunda kalıyordu.

Bu dramatik tablo, İstanbul'un kronik trafik sorununun ne boyutlarda olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle iş çıkışı saatlerinde yaşanan bu yoğunluk, sadece araç kullanan vatandaşları değil, toplu taşımayı tercih edenleri de olumsuz etkiledi. Zeytinburnu, Cevizlibağ, Mecidiyeköy, Zincirlikuyu ve Altunizade gibi önemli aktarma merkezlerinde yoğunluk had safhaya çıkarken, metrobüs, otobüs, metro ve tramvay duraklarında uzun kuyruklar oluştu. Evlerine dönmeye çalışan vatandaşlar, normale göre çok daha uzun sürelerde seyahat etmek zorunda kaldılar. Bu durum, şehrin ulaşım altyapısının mevcut nüfus ve araç yoğunluğuna cevap veremediğinin açık bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.

Anadolu yakasında yaşanan trafik yoğunluğu, özellikle ana arterler üzerinde kendini gösterdi. D-100 karayolunda Uzunçayır ile Tuzla İçmeler arasındaki kesimde her iki yönde de araçlar saatlerce ilerleyemedi. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü geçişlerinde Kavacık Kavşağı çevresinde oluşan tıkanıklık, köprüyü kullanmak isteyen sürücüleri uzun süre bekletti. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yönünde Beylerbeyi'nden itibaren araç kuyruğu kilometrelerce uzadı. TEM Otoyolu'nda Ankara yönünde Çamlıca Gişeleri ile Samandıra arası tamamen tıkanırken, Edirne yönünde Tuzla'dan Çamlıca-Anadolu Otoyolu kavşağına kadar olan bölüm araç parkına döndü. Şile Otoyolu'nda da Altunizade Kavşağı ile Alemdağ arasında her iki yönde ciddi yavaşlamalar yaşandı. Bu yoğunluk, İstanbul'un doğu bölgelerinde yaşayan ve merkezi ilçelerde çalışan vatandaşların ev yolculuklarını gerçek bir çileye dönüştürdü.

Avrupa yakasındaki durum da Anadolu yakasından pek farklı değildi ve hatta yoğunluk oranının yüzde 80'e ulaşması, bu bölgede durumun daha da kritik olduğunu gösterdi. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yönünde Hadımköy'e kadar uzanan araç kuyruğu, köprü bağlantılarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yönünde Edirne istikametinde FSM Köprüsü ile Hasdal Kavşağı arasında yaşanan tıkanıklık, özellikle şehir dışına çıkmaya çalışan vatandaşları etkiledi. D-100 ve TEM otoyollarında yaşanan yoğunluk, şehrin ana ulaşım arterlerinin kapasitesinin zorlandığını gösterdi. Çobançeşme, Topkapı, Haliç Köprüsü ve Çağlayan çevresinde Ankara yönünde oluşan kuyruklar, şehrin merkezi bölgelerinden çıkmaya çalışan trafiğin ne kadar yoğun olduğunu sergiledi. Basın Ekspres Yolu ve Bakırköy Sahil Yolu'nda Ankara yönünde yaşanan sorunlar, alternatif güzergahların da trafik yükünü kaldıramadığını ortaya koydu.

İstanbul'daki bu trafik krizi, aslında daha büyük bir soruna işaret ediyor: şehir planlamasından toplu taşıma sistemlerine, iş saatlerinin düzenlenmesinden teknolojik çözümlere kadar pek çok alanda köklü değişikliklere ihtiyaç olduğu gerçeği. Milyonlarca insanın aynı saatlerde aynı güzergahları kullanmaya çalışması, mevcut altyapının sınırlarını zorlayarak böyle kaotik durumlar yaratıyor. Özellikle mesai çıkışı saatlerinde yaşanan bu yoğunluk, sadece zaman kaybına değil, aynı zamanda ekonomik kayıplara, çevresel sorunlara ve vatandaşların yaşam kalitesinin düşmesine neden oluyor. Trafikte geçirilen uzun saatler, ailelerle geçirilmesi gereken kaliteli zamanı çalarken, yakıt tüketimindeki artış hem bireysel bütçeleri hem de çevreyi olumsuz etkiliyor.

Bu durumun çözümü için hem kısa vadeli hem de uzun vadeli stratejiler geliştirilmesi gerekiyor. Kısa vadede mesai saatlerinin esnetilmesi, esnek çalışma modellerinin yaygınlaştırılması ve toplu taşıma kapasitesinin artırılması gibi önlemler alınabilir. Uzun vadede ise şehir planlamasının yeniden gözden geçirilmesi, iş merkezlerinin şehrin farklı bölgelerine dağıtılması, raylı sistem ağının genişletilmesi ve akıllı ulaşım sistemlerinin daha etkin kullanılması gerekiyor. Ayrıca, vatandaşların toplu taşımayı daha fazla tercih etmesini sağlayacak teşvikler ve özel araç kullanımını azaltacak politikalar da büyük önem taşıyor.

İBB CepTrafik uygulamasından elde edilen veriler, teknolojinin trafik yönetiminde nasıl kullanılabileceğini gösterse de, sadece izleme ve bilgilendirme yeterli değil. Bu verilerin gerçek zamanlı trafik yönetimi, alternatif güzergah önerileri ve dinamik trafik ışığı kontrolü gibi aktif çözümlerde kullanılması gerekiyor. Akıllı şehir teknolojileri, yapay zeka destekli trafik yönetim sistemleri ve entegre ulaşım planlama yaklaşımları, İstanbul'un trafik sorununa kalıcı çözümler sunabilir. Ancak bu teknolojik çözümlerin etkili olabilmesi için altyapı yatırımları, yasal düzenlemeler ve toplumsal farkındalık çalışmaları da eş zamanlı yürütülmelidir.

Sonuç olarak, 20 Ekim 2025 Pazartesi akşamı İstanbul'da yaşanan yüzde 80'lik trafik yoğunluğu, şehrin ulaşım sorunlarının ne kadar kritik boyutlarda olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu durum, sadece o günkü mesai çıkışı yoğunluğunun değil, İstanbul'un yapısal ulaşım problemlerinin bir yansıması olarak görülmelidir. Milyonlarca vatandaşın her gün yaşadığı bu çile, acil ve kapsamlı çözümler gerektiriyor. Şehrin geleceği ve vatandaşların yaşam kalitesi için, trafik sorunu artık öncelikli bir konu olarak ele alınmalı ve tüm paydaşlar bir araya gelerek sürdürülebilir çözümler geliştirilmelidir.