Marmara Denizi'nde yaşanan son depremler, uzmanları harekete geçirdi ve megakent İstanbul için yeni endişeler yarattı. Uzmanlar, bölgedeki tektonik plakaların hareketlerini yıllardır yakından izliyor. Küçük Anadolu Plakası'nın büyük Avrasya Plakası'nın yanından batı yönünde kayması, fay hatlarında farklı davranışlara yol açıyor. Bazı kesimlerde plakalar zayıf takılmalarla hafif depremlerle enerji boşaltırken, pürüzlü yüzeylerin olduğu bölgelerde güçlü gerilimler birikiyor.
Bu gerilim birikiminin en kritik noktalarından biri, İstanbul'un hemen güneyinde, Prens Adaları olarak bilinen Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedefadası'nın altında yer alıyor. Bu segmentin büyük ölçüde kilitli olduğu tespit edildi.
Araştırmacılar, 2007'den 2025'e kadar olan dönemi kapsayan verileri inceledi. Bu süreçte meydana gelen depremler, sismik aktivitenin doğuya doğru ilerlediğini gösteriyor. Örneğin, Marmara Denizi'nin batı ve orta kesimlerinde küçük depremler sıkça kaydedilirken, Prens Adaları altında neredeyse hiç hareket olmaması dikkat çekici.
Bu sessizlik, yer altında büyük tektonik gerilimlerin biriktiğine işaret ediyor. Son yıllarda yaşanan sarsıntılar arasında 2011'de 5.2, 2012'de 5.1, 2019'da 5.8 büyüklüğünde depremler öne çıkıyor.
Özellikle 23 Nisan 2025'te meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, araştırmaların odak noktası oldu. Bu deprem, fay hattının geçiş bölgesinde gerçekleşti ve önceki olaylarla birlikte doğuya doğru bir ilerleyişi doğruladı.
Araştırma lideri Patricia Martinez-Garzon, _"Sonuç, Marmara Fay Hattı'nın kısmen faaliyete geçmesi, doğuya doğru, İstanbul'un güneyinde kilitlenmiş olan Prens Adaları segmentine doğru ilerlediğini gösteren uzun vadeli bir gelişmeyi işaret ediyor"_ diyerek durumu özetledi.
Marmara Fayı, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın batı kısmını oluşturuyor ve bu hat 1766'dan beri 7 veya daha büyük bir deprem yaşamadı. Bu durum, biriken enerjinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Uzman Marco Bohnhoff, _"Marmara Fay Hattı'nın kritik derecede yüklü olduğunu kabul etmek gerekiyor"_ vurgusu yaptı. Nisan 2025'teki 6.2'lik depremin sadece sınırlı bir rahatlama sağladığını belirten Bohnhoff, _"Bu, 6 büyüklüğünde bir deprem olabileceği gibi, daha büyük bir depremi tetikleyecek bir öncü deprem de olabilir"_ diye ekledi.
Prens Adaları segmentinin kırılması halinde 7 büyüklüğünde bir deprem potansiyeli taşıdığı belirtiliyor. Bu segmentin İstanbul'a yakınlığı, olası etkileri daha da artırıyor.
Tarihsel olarak, 1999'da Gölcük'te yaşanan 7.4 büyüklüğündeki deprem, 18 binden fazla can kaybına yol açmıştı. 15 milyondan fazla nüfusa sahip İstanbul'un çarpık kentleşmesi, benzer bir olayda yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Bilim insanları, fay hattındaki gerilimin hâlâ yüksek seviyede olduğunu ve 2025 depreminin biriken enerjinin yalnızca küçük bir kısmını boşalttığını hesaplıyor. Birikmiş kayma açığının yaklaşık 6 metre olduğu tahmin edilirken, son deprem sadece 20 santimetrelik bir hareket sağladı.
Bu veriler, sismik aktivitenin İstanbul'a doğru yöneldiğini ve riskin giderek arttığını ortaya koyuyor. Özellikle Avcılar ve Prens Adaları arasındaki düşük aktivite bölgesi, dikkatle izlenmesi gereken bir alan olarak öne çıkıyor.
Uzmanlar, Marmara Denizi altındaki faaliyetlerin daha etkili takip edilmesi gerektiğini savunuyor. Gerçek zamanlı veri toplama sistemlerinin güçlendirilmesi ve ek sondaj istasyonlarının kurulması öneriliyor.
Çalışmanın yazarları, _"Deniz altı fayı boyunca sismik izleme sistemlerinin iyileştirilmesi ve halihazırdakilere ek sondaj istasyonları kurulması gerektiğini"_ vurgulayarak acil önlem çağrısı yaptı.
İstanbul'un deprem riski, Avrupa genelinde en yüksek seviyede kabul ediliyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın bu bölümü, yıllardır büyük bir kırılma bekleniyor.
Son araştırmalar, fayın doğuya doğru kademeli aktivasyonunu doğruluyor ve Prens Adaları segmentinin kilitli yapısını vurguluyor. Bu durum, megakent için ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ediyor.
Bilimsel bulgular, hazırlıkların hızlandırılması gerektiğini gösteriyor. Sismik izleme ağının genişletilmesi, olası erken uyarı sistemlerini güçlendirebilir.
İstanbul'un güneyindeki bu kilitli segment, uzmanlara göre büyük bir depremin potansiyel kaynağı. Gerilim birikimi arttıkça, risk de yükseliyor.
Uzman görüşleri, fay hattının kritik yük altında olduğunu ve bir sonraki güçlü sarsıntının İstanbul'un güneybatısı veya güneyinde olabileceğini işaret ediyor.
Bu uyarılar, kentin depreme karşı dayanıklılığını artırma çalışmalarını daha da önemli hale getiriyor. Bilim insanları, sürekli izlemenin hayati olduğunu tekrarlıyor.




