Irak ordusu, 2003 Amerikan işgali sonrası sıfırdan inşa edilen ve bugün Ortadoğu'nun en hibrit askeri güçlerinden biri olarak öne çıkıyor. Saddam Hüseyin döneminin zorunlu askerlik geleneğinden uzaklaşan bu yapı, gönüllü katılım esasına dayanıyor ve kara, hava, hava savunma ile deniz kuvvetlerini kapsıyor. Global Firepower Index'e göre 145 ülke arasında 43. sırada yer alan Irak Silahlı Kuvvetleri, niceliksel olarak etkileyici bir envantere sahip olsa da, niteliksel sorunlar, lojistik karmaşa ve yolsuzluk gölgesinde mücadele veriyor. Özellikle İran ve ABD arasında kalan stratejik konumu, ordunun hem ekipman hem de personel entegrasyonunda benzersiz zorluklar yaratıyor. Bu makalede, Irak ordusunun yapısını, ekipmanlarını, askeri projelerini ve karşılaştığı sorunları en ince detayına kadar ele alacağız. 1 Aralık 2025 itibarıyla, bölgedeki jeopolitik gerilimler artarken, Irak'ın bu "çok başlı" ordusuyla ayakta kalma mücadelesi, tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Peki, bu ordu gerçekten güçlü mü, yoksa kağıt üzerindeki rakamlar bir illüzyon mu? Gelin, adım adım inceleyelim.
Irak ordusunun temeli, 2003 işgalinden sonra tamamen yeniden şekillendirildi. Saddam Hüseyin'in devrilmesiyle birlikte, eski Baas rejimi kalıntılarından arındırılan ordu, Amerikan danışmanlığıyla modern bir yapıya kavuştu. Zorunlu askerlik, 2003 öncesi zorunluyken, işgal sonrası gönüllü sisteme geçildi. 2020-2022 yıllarında dönemin Başbakanı Mustafa el-Kazimi'nin zorunlu askerliği geri getirme girişimi başarısız oldu; kadınlar için ise hiç zorunluluk getirilmedi. Bugün, ordu beş ana koldan oluşuyor: Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Hava Savunma Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve entegre edilen Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri). Haşdi Şabi, İran destekli milis gruplar gibi Ketaib Hizbullah'ı da kapsayan paramiliter unsurları barındırıyor ve resmi olarak kara kuvvetlerine bağlandı. Bu entegrasyon, ordunun hiyerarşisini karmaşıklaştırıyor zira milisler, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'ye doğrudan bağlı elit birimler gibi işliyor. Sudani, ordunun başkomutanı konumunda ve Genelkurmay Başkanı General Abdulamir Raşid gibi isimler, terörle mücadelede kritik roller üstleniyor. Raşid'in yaralanması gibi olaylar, ordunun sahadaki kırılganlığını gözler önüne seriyor.
Özel kuvvetler, Irak ordusunun en parlak unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. 2007'de Savunma Bakanlığı'na bağlı kurulan Altın Bölük (Counter-Terrorism Service - CTS), DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerine karşı özel operasyonlar yürütüyor. Amerikan Yeşil Bereliler ile ortak misyonlar düzenleyen bu birlik, 2014'te DEAŞ'ın ele geçirdiği Musul'u 2017'de geri alma operasyonunda ön saflardaydı. El Kaide'nin Irak kolu olan örgütün ilk liderlerinden Ebu Ömer el-Bağdadi'yi ve Ebu Eyüp el-Mısri'yi etkisiz hale getiren de Altın Bölük askerleriydi. Bu başarılar, ordunun elit kesiminin potansiyelini gösterse de, genel personel yapısı sorunlu. Kara kuvvetlerinde yaklaşık 175 bin, hava kuvvetlerinde 5 bin, hava savunma ve deniz kuvvetlerinde her biri 5 bin ve 3 bin personel bulunuyor. Haşdi Şabi ise 100 bin kişilik bir gücü temsil ediyor. Toplamda 288 bin civarındaki bu personel, gönüllü temelli olsa da, motivasyon ve eğitim eksiklikleri nedeniyle tam kapasite çalışmıyor. Bütçe açısından bakıldığında, 2020'de GSYİH'nin %3,2'si, 2021'de %3'ü, 2022'de %1,8'i ayrılmış; 2023 ve 2024'te ise %2,5'e yükselmiş. Bu oranlar, komşu ülkelerin askeri harcamalarına kıyasla düşük kalsa da, petrol gelirlerine dayalı Irak ekonomisi için önemli bir yük oluşturuyor. 2025 bütçesinde ise, bölgesel tehditler nedeniyle savunma payının artması bekleniyor, zira DEAŞ'ın hücre tipi yapılanması hala aktif.
Kara kuvvetleri, Irak ordusunun belkemiğini oluşturuyor ve ekipman çeşitliliğiyle adeta bir "Frankenstein" mozaiği sunuyor. Doğu ve Batı bloklarının silahları iç içe geçmiş durumda; bu, bakım maliyetlerini şişiriyor ve eğitim süreçlerini uzatıyor. Tabanca kategorisinde Irak yapımı Tarıq'lar ön planda, ardından Amerikan Beretta 92FS, Glock, HS2000, Smith & Wesson M&P40 modelleri geliyor. Piyade tüfeklerinde ise ağırlık ABD'de: M16A2, M4A1 ve Remington R4'ler envanterin çoğunu kaplıyor. Güney Kore'den ithal K2C'ler, Polonya yapımı FB Tantal'lar da çeşitliliği artırıyor. Taşınabilir güdümlü füzelerde FIM-92 Stinger'lar hava savunma için, BGM-71 TOW ve HOT füzeleri tanksavar rolünde kullanılıyor. Sovyet kalıntısı 9M113 Konkurs ve Rus 9M133 Kornet'ler de hala faal. Ana muharebe tanklarında 487 adet Amerikan M1A1 Abrams öne çıkıyor; Rus T-90S'lerden 73 adet ve Saddam döneminden kalan T-72'ler (Aslan-ı Babil versiyonu) ile 150 T-55 takip ediyor. Zırhlı piyade savaş araçlarında Rus BMP-3'lerden 300 adet (2015-2019 teslimatları), 600 BMP-1 ve Ukrayna BTR-4'lerden 270 adet var. Çin VN22'ler ve Rus BTR-80A'lar da envanterde. Zırhlı personel taşıyıcılarında Amerikan M113'lerden 500 adet, Sovyet MT-LB'ler, Pakistan Talha (44 adet) ve Guard (60 adet) modelleri, Batı Alman TM-170 Barakuda'lar (12 adet), Amerikan MRAP'ler gibi MaxxPro (30 adet), Cougar (400 adet), Oshkosh MATV'ler ile Otokar Alpagut'lar (muhtemelen Scorpion serisi, 400 adet) ve M1117'lerden 324 adet bulunuyor. Keşif için Sovyet BRDM-2'ler ve Brezilya EE-9 Cascavel'ler kullanılıyor. Topçu sistemlerinde ise M109 Paladin obüsleri (147 adet), Rus 2S1 Gvozdika'lar (231 adet) ve M198'ler (70 adet) gibi karışık bir yelpaze var. Bu çeşitlilik, lojistik kâbusu yaratıyor; parça temini için hem Washington'a hem Moskova'ya bağımlılık, operasyonel hazır olmayı düşürüyor.
Deniz kuvvetleri, Irak'ın iç deniz odaklı yapısı nedeniyle sınırlı ama stratejik öneme sahip. Basra Körfezi'ndeki petrol sahalarını korumak için tasarlanan bu kol, 3 bin personelle çalışıyor. Ekipmanlar ağırlıklı Amerikan: Swift Boat'lar, Mark V SOC'ler ve Al-Mansur korvetleri gibi unsurlar var. Ancak, İran'ın deniz tehditleri karşısında yetersiz kalıyor; bu, ordunun genel zayıflığını yansıtıyor. Hava kuvvetleri ise modernizasyonun odak noktası. ABD'den 36 adet F-16C/D Block 52'ler (geliştirme sürümleri sipariş ediliyor), Rus Mi-35M'ler ve Mi-17'ler ile Bell 407'ler envanterde. Taarruz helikopterleri için Türkiye ile T-129 ATAK anlaşması gündemde, ancak henüz imzalanmadı. Bayraktar TB2 İHA'lara ilgi var, fakat formalite aşaması bekleniyor. Hava savunma, Pantsir-S1 ve Avenger sistemleriyle sınırlı; kısa-orta menzil odaklı bu yapılar, yüksek irtifa balistik füzelere karşı savunmasız bırakıyor. 5 bin personelle yönetilen hava gücü, DEAŞ hava akınlarında test edildi ama yüksek teknoloji eksikliği belirgin.
Irak'ın askeri projeleri, uluslararası iş birlikleriyle şekilleniyor. Türkiye ile Başika Üssü'nün "Ortak Eğitim ve İşbirliği Merkezi"ne dönüşümü, ASFAT'ın mühimmat üretim tesisi projesi ve ATAK helikopteri tedariki gibi adımlar, Bağdat'ın çeşitlendirme stratejisini gösteriyor. ABD çekilme takvimi (2025 sonu hedefi) ile İran milislerinin entegrasyonu, bu projeleri hızlandırıyor. Haşdi Şabi'nin orduya tam katılması, Sudani hükümetinin önceliği; bu, 100 bin kişilik gücü resmi hiyerarşiye bağlıyor ama sadakat sorunları yaratıyor. Yerli üretimde Tarıq tabancaları gibi girişimler var, ancak tam bağımsızlık uzak.
Sorunlar ise derin. 2014 Musul düşüşü, "Hayalet Asker" yolsuzluğunu ortaya çıkardı: Kağıt üzerinde var olup maaşı alan hayali personel, bütçeyi eritti. Sudani hükümeti, denetimleri artırdı ama sorun devam ediyor. Lojistik çeşitlilik, bakım maliyetlerini %30-40 artırıyor; eğitimde NATO standartları ile Rus doktrinleri çatışıyor. Bütçe dalgalanmaları, petrol fiyatlarına bağlı. DEAŞ hücreleri, 2025'te hala tehdit; yüksek irtifa savunma eksikliği, İran füzelerine karşı riskli. İran-ABD gerilimi, Irak'ı vekil savaş alanına çeviriyor.
Sonuçta, Irak ordusu 43. sıradaki gücüyle potansiyel taşısa da, hibrit yapısı ve sorunları 2025'i belirsiz kılıyor. Bölgesel istikrar için entegrasyon şart; yoksa yeni Musul'lar kaçınılmaz. Bu yapı, Ortadoğu'nun jeopolitik labirentinde ayakta kalmak için evrilmek zorunda.