Gerçek Gündem Haberleri

İmralı Tutanağı Komisyonda Okundu MHP'li Yıldız Sert Çıktı

İmralı tutanağı TBMM komisyonunda okundu! MHP’li Feti Yıldız’dan “polemiklere kapalı” resti: Terörsüz Türkiye hedefi devlet meselesi! Öcalan’ın 4 sayfalık özeti ve perde arkası ilk kez burada!

Türkiye'nin en kritik siyasi hamlelerinden biri olarak görülen terörsüz Türkiye sürecinde yeni bir sayfa açıldı; İmralı'daki görüşmelerin 4 sayfalık özeti komisyonda yüksek sesle okundu ve MHP'li vekil Feti Yıldız'dan polemiklere kapıyı kapatan iddialı bir mesaj yağdı. Bu gelişme, Abdullah Öcalan'la yapılan gizemli görüşmelerin perde arkasını aydınlatırken, emperyalist güçlere meydan okuyan ifadeler ülke gündemini salladı – peki bu raporlar barışa mı yoksa yeni gerilimlere mi kapı aralayacak?

Türkiye, uzun yıllardır terör belasıyla boğuşurken, son dönemde atılan adımlar adeta bir satranç tahtasında stratejik hamleler gibi dikkat çekiyor. Aralık 2025'in bu serin sabahında, TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yaşananlar, ülkeyi derinden etkileyecek bir dönemeçte olduğumuzu bir kez daha kanıtladı. Komisyon, PKK lideri Abdullah Öcalan'la İmralı'da gerçekleştirilen görüşmelerin ardından, bu kritik buluşmanın tutanaklarını masaya yatırdı. Toplantıda, komisyonun heyetinin Öcalan'la yaptığı sohbetin özeti olan 4 sayfalık belge, komisyon üyelerinin huzurunda okundu. Bu belge, görüşmede ele alınan yasal düzenlemeler ve komisyonun hedefleri etrafında dönen tartışmaları özetliyordu. Heyetin, Öcalan'la yüz yüze gerçekleştirdiği bu buluşma, terör sorununa çözüm üretme çabasının en somut adımlarından biri olarak nitelendiriliyor. Komisyonun amacı, bu görüşmelerin ışığında bir rapor hazırlamak ve olası yasal değişiklikleri gündeme getirmek. Ancak, bu süreçte sessizliğin bozulması ve MHP'li bir ismin devreye girmesiyle hava birden değişti.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Türkiye'nin en hassas konularından birini ele alan bir yapı olarak, aylardır kapalı kapılar ardında çalışıyor. Komisyonun kuruluşu, terörle mücadelenin yanı sıra toplumsal barış ve demokrasi vurgusuyla, farklı siyasi partilerden temsilcileri bir araya getiriyor. Son toplantı, heyetin İmralı ziyaretinin hemen ardından gerçekleşti ve gündemin ilk maddesi, bu ziyaretin tutanaklarıydı. 4 sayfalık özet, Öcalan'ın komisyonun hedefleri hakkındaki görüşlerini ve yasal düzenlemelere dair önerilerini içeriyordu. Bu tutanakların okunması, komisyon üyeleri arasında bir tür ortak zemin oluşturma çabası olarak görüldü. Heyet, Öcalan'la yaptığı görüşmede, terörün kökünü kazma, toplumsal dayanışmayı güçlendirme ve kardeşlik köprüleri kurma gibi konuları masaya yatırmıştı. Tutanağın okunması sırasında salonda adeta bir sessizlik hâkimdi; zira bu belge, yıllardır tartışılan "çözüm süreci"nin yeni bir halkası olabilirdi. Komisyon, bu özet üzerinden hareket ederek, raporunu şekillendirecek. Raporun içeriği, yasal düzenlemelerden toplumsal uzlaşıya kadar geniş bir yelpazeyi kapsayacak gibi duruyor. Peki, bu raporlar Türkiye'yi nereye götürecek? Terörsüz bir geleceğe mi, yoksa eski yaraları mı kaşıyacak?

Bu kritik toplantının hemen ardından, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'dan gelen açıklama, süreci adeta bir manifesto gibi çerçeveledi. Yıldız, ilk kez X hesabından paylaştığı mesajla, tartışmaların ve polemiklerin bu ulusal meseleye gölge düşürmemesi gerektiğini vurguladı. Mesajında, Türkiye'nin toplumsal dinamizmini, devlet kapasitesini, bölgesel etkisini ve tarihsel birikimini "büyük ve kutlu bir kaynak" olarak tanımlayan Yıldız, emperyalist odakların bu gücü engelleyemeyeceğini sert bir dille ifade etti. "Türkiye’nin toplumsal dinamizmi, devlet kapasitesi, bölgesel etkisi ve tarihsel birikimi büyük ve kutlu bir kaynaktır. Devlet aklının sorunlara çözüm üretme, milletimiz hayrına dönüştürme, tehditleri bertaraf etme gücünü emperyalist odaklar engelleyemez. Terörsüz Türkiye hedefi; üzerinde boşboğazlık yapılamayacak, polemiklere kapalı, ertelenemeyecek bir devlet meselesidir." Bu sözler, Yıldız'ın ağzından dökülürken, adeta bir uyarı çanı gibi çınladı. Yıldız, terörsüz Türkiye idealini, "boşboğazlık"lara ve polemiklere kapalı, ertelenemez bir devlet politikası olarak konumlandırdı. Bu mesaj, MHP'nin sürece olan kararlılığını gösterirken, aynı zamanda muhalefete ve kamuoyuna bir çağrı niteliğindeydi. Yıldız'ın bu çıkışı, komisyonun hassas dengelerini koruma kaygısını yansıtıyor; zira herhangi bir tartışma, süreci baltalayabilirdi.

Feti Yıldız'ın polemiklere kapıyı kapatan bu duruşu, MHP'nin genel çizgisiyle de örtüşüyor. Milliyetçi Hareket Partisi, yıllardır terörle mücadelede en sert tutumu sergileyen aktörlerden biri olarak biliniyor. Yıldız'ın mesajı, partinin lideri Devlet Bahçeli'nin geçmişteki "terörü bitirme" vurgularını hatırlatıyor. Ancak, bu süreçte MHP'nin rolü, sadece eleştiriyle sınırlı kalmıyor; aksine, komisyon gibi platformlarda yapıcı bir pozisyon almaya çalışıyor. Yıldız'ın "devlet aklı" vurgusu, emperyalist güçlere atıfla, süreci uluslararası bir komplo teorisiyle çerçeveleyerek iç kamuoyunu konsolide etmeyi hedefliyor gibi. Bu, Türkiye'nin bölgesel gücünü ve tarihsel mirasını öne çıkararak, milliyetçi tabanı motive eden bir retorik. Peki, Yıldız'ın bu sözleri ne anlama geliyor? Bir yandan, komisyonun raporlama aşamasını hızlandırma çağrısı; diğer yandan, muhalif seslere "susun" deme girişimi. Siyasi kulislerde, bu mesajın AK Parti ile koordineli olduğu konuşuluyor, zira her iki parti de süreci "devlet meselesi" olarak sahipleniyor.

İmralı tutanaklarının komisyonda okunması, Türkiye'nin terörle mücadele tarihine yeni bir not düşüyor. Hatırlayalım ki, Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmeler, 2013-2015 çözüm sürecinden beri tartışmalı bir konu. O dönemki tutanaklar, gizlilik perdesi altında kalmış ve kamuoyunda spekülasyonlara yol açmıştı. Bugün ise, Milli Dayanışma Komisyonu'nun bu adımı, şeffaflık adına bir ilerleme olarak görülebilir. Ancak, 4 sayfalık özetin tam metninin paylaşılmaması, eleştirileri de beraberinde getiriyor. Komisyon üyeleri, bu özetin yasal düzenlemelere dair somut ipuçları içerdiğini ima ediyor; örneğin, PKK'nın kendini feshetme şartı veya af mekanizmaları gibi. Öcalan'ın görüşmede, komisyonun hedeflerini "olumlu" bulduğu belirtiliyor, ki bu da süreci hızlandırabilir. Yine de, tutanağın okunması sırasında kaydedilen tepkiler sınırlı; zira komisyon, kapalı oturum formatını koruyor. Bu gizlilik, bazı kesimlerde "karanlık odalar" algısını güçlendiriyor. Tarihsel bağlamda bakarsak, İmralı görüşmeleri her zaman kutuplaşma kaynağı olmuş; 1999'daki yakalanmasından beri Öcalan, Türkiye'nin en tartışmalı figürü. Komisyonun bu hamlesi, o dönemin yaralarını sarma potansiyeli taşıyor mu? Yoksa yeni bir fırtınanın habercisi mi?

Siyasi partilerin bu süreçteki pozisyonları da bir o kadar karmaşık. AK Parti, komisyonun raporunu destekleyerek, yasal düzenlemeleri meclis gündemine taşımaya hazırlanıyor. CHP ve diğer muhalif partiler ise, daha fazla şeffaflık talep ediyor; örneğin, tam tutanakların yayınlanması yönünde baskı yapıyor. MHP'nin Yıldız üzerinden verdiği mesaj, bu taleplere dolaylı bir yanıt gibi: Polemikler yerine, devlet aklına güvenin. Bu, ittifak dinamiklerini de etkiliyor; zira Cumhur İttifakı, süreci kendi kontrolünde tutmak istiyor. Kulislerde, raporun 6 ay içinde tamamlanacağı konuşuluyor ve bu rapor, anayasa değişikliklerini bile tetikleyebilir. İmralı tutanaklarının okunması, sadece bir prosedür değil; Türkiye'nin Kürt meselesi, terör ve demokrasi üçgeninde bir dönüm noktası. Yıldız'ın "tehditleri bertaraf etme" vurgusu, askeri operasyonları da ima ediyor olabilir; zira son aylarda sınır ötesi hamleler artmıştı.

Toplumsal yansımaları ise cabası. Kamuoyunda, İmralı görüşmeleri her zaman hassasiyet yaratıyor. Sosyal medyada, Yıldız'ın mesajı binlerce paylaşım aldı; kimileri "devlet aklına selam" derken, kimileri "gizli pazarlık" suçlamalarıyla yaygara kopardı. Terörsüz Türkiye hedefi, yıllardır dile getirilen bir slogan; ancak Yıldız'ın "ertelenemeyecek devlet meselesi" ifadesi, aciliyet duygusunu pekiştiriyor. Bu süreç, sadece siyasi elitleri değil, şehit ailelerini, Kürt kökenli vatandaşları ve genç nesilleri de ilgilendiriyor. Eğer rapor, somut adımlar atarsa –mesela kayyum uygulamalarının gözden geçirilmesi veya af düzenlemeleri– toplumsal barışa katkı sağlayabilir. Ama polemiklere kapalı bir yaklaşım, eleştirileri bastırır mı? Yıldız'ın emperyalist odaklar vurgusu, dış mihrak teorilerini canlandırarak iç birliği güçlendirme stratejisi olarak okunuyor. Türkiye'nin bölgesel etkisi dedikodusu, Suriye ve Irak'taki gelişmelerle de bağlantılı; zira terör, sınır güvenliğini doğrudan etkiliyor.

Tarihsel birikime gelince, Yıldız'ın mesajı, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan bir mirası çağrıştırıyor. Türkiye, emperyalist müdahalelere karşı direnç gösteren bir ulus olarak, bu tür süreçlerde "kendi yolunu çizme" iddiasında. Ancak, geçmişteki çözüm girişimleri –2015'te çöken müzakereler gibi– hayal kırıklıkları yarattı. İmralı tutanaklarının bu kez farklı olması için, komisyonun raporu kilit rol oynayacak. 4 sayfalık özetin detayları, Öcalan'ın "toplumsal dinamizm"e dair yorumlarını içeriyor; ki bu, Yıldız'ın sözleriyle paralellik gösteriyor. Belki de bu, tesadüf değil; bir koordinasyonun parçası. Komisyonun bir sonraki adımı, raporun taslağını paylaşmak olacak; zira yasal düzenlemeler, meclis oylamasına gidecek. Bu, anayasa değişikliği tartışmalarını da alevlendirebilir.

Sonuç olarak, İmralı tutanağının komisyonda okunması ve MHP'li Yıldız'ın polemiklere karşı dik duruşu, Türkiye'nin terörle hesaplaşma yolculuğunda yeni bir etabı işaret ediyor. "Terörsüz Türkiye" hayali, boş laflara değil, devlet aklının kararlılığına bağlı. Ama bu yolda, şeffaflık ve uzlaşı şart. Aralık 2025'in bu gününde, komisyonun masasındaki 4 sayfa, belki de yılların kanını dindirecek bir reçete; ya da yeni fırtınaların tohumu. Kamuoyu nefesini tutmuş bekliyor: Bu süreç, kutlu bir kaynağa mı dönüşecek, yoksa polemiklerin gölgesinde mi solacak? Yıldız'ın sözleri gibi, cevap rüzgarda saklı.