Türkiye'de basın özgürlüğü konusunda endişe verici gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Saadet Partisi (SP) Genel Merkezi'nde düzenlenen "Medya Dayanışma Buluşması"nda gazetecilerin içinde bulunduğu zorlu durum bir kez daha gündeme geldi. SP Genel Başkanı Mahmut Arıkan'ın açıklamaları, iktidarın yandaş medyaya verdiği ekonomik desteğin boyutlarını ve muhalif medya üzerindeki baskıları ortaya koydu.
Arıkan, toplantıda katılımcılara "Kalem halkın vicdanıdır; para ile satılmaz" yazılı kalem hediye ederek, basın özgürlüğünün önemini vurguladı. Bu sembolik jest, gazetecilik mesleğinin etik değerleri ile ekonomik baskılar arasında yaşanan gerilimi yansıtıyor.
Son bir ayda 500'den fazla gazetecinin işsiz kalması, sektördeki ciddi istihdam krizini gözler önüne seriyor. Arıkan, "Bugünün en büyük mesleki ve toplumsal sorunlarından biri 'çalışamayan gazeteciler' gerçeğidir" diyerek, durumun vahametini dile getirdi.
TMSF'den İktidar Yanlısı Kanallara Milyonlarca Saniyelik Destek
En çarpıcı veriler, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) 2025 yılının Ocak-Ekim döneminde medya kuruluşlarına dağıttığı reklam sürelerinde ortaya çıktı. Bu 10 aylık dönemde iktidar yanlısı televizyon kanallarına toplam 14 milyon 810 bin 298 saniye reklam süresi ayrılırken, muhalif kanallara sıfır saniye reklam verilmedi.
Bu adaletsiz dağılım, devlet kaynaklarının medya üzerindeki etkisinin somut bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. SP Genel Başkanı Arıkan, bu durumu eleştirerek "Biz iktidara geldiğimizde bu haksız paylaşımın, bu 14 milyon saniyenin tek tek hesabını soracağız, neye göre verdiniz, neye göre vermediniz hepsini soracağız" dedi.
Türkiye Basın Özgürlüğü Endeksinde Geriledi
2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye, 180 ülke arasında 159. sırada yer alıyor. Bu sıralama, ülkedeki basın ortamının dünya standartlarının oldukça gerisinde olduğunu gösteriyor. Raporda, Türkiye'de basın özgürlüğüne yönelik tehditler arasında adli kontrol uygulamaları ve ekonomik baskılar öne çıkıyor.
Arıkan, "Gerçeği yazmak cezalandırıldığında, yalan ödüllendirilmeye başlar. İşte o zaman siz hakikati de susturmuş olursunuz" sözleriyle, gazetecilerin yaşadığı ikilemi özetledi.
Uygulanan Sansür Yöntemleri Çeşitleniyor
Basına uygulanan baskılar çok boyutlu bir karakter taşıyor. Kendi kendini sansürleme mekanizması, gazetecilerin yayınlarının hedef gösterilmesi veya cezalandırılmasından çekinmesi nedeniyle işliyor. Basın kartlarının keyfi şekilde iptal edilmesi veya verilmemesi, RTÜK'ten gelen para cezaları ve yayın durdurma kararları da yaygın uygulamalar arasında.
Muhalif medyada en küçük hatanın dahi cezalandırılması, yandaş medyada ise etik dışı yayınlara göz yumulması, çifte standartın bir başka örneği olarak dikkat çekiyor.
Ekonomik Kriz ve Enflasyon Baskısı
Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik kriz de basın sektörünü olumsuz etkiliyor. Arıkan, "Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşıyor" tespitinde bulunarak, "Çarşı, pazar, market enflasyonunun TÜİK rakamlarının çok ötesinde olduğu" gerçeğini vurguladı.
TÜİK'in açıkladığı yüzde 33'lük enflasyon oranı, halkın gerçek yaşadığı ekonomik sıkıntılarla uyuşmuyor. Bu durum, gazetecilerin hem mesleki hem de ekonomik baskılar altında kalmasına neden oluyor.
Gazetecilerin İş ve İşsizlik Arasındaki İkilemi
Arıkan, gazetecilerin "iş" ve "işsizlik" arasında sıkıştırılmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Bu durum, mesleki etik ile ekonomik gereksinimler arasında gazetecileri zor bir seçim yapmaya zorluyor.
Son dönemde yerel ve ulusal düzeyde gazete ve televizyon kapanmaları da sektördeki istikrarsızlığı artırıyor. Çok sayıda gazetecinin işsiz kalması, kaliteli haberciliğin geleceği konusunda ciddi endişeler doğuruyor.
RTÜK ve İletişim Başkanlığı Değişikliği Umut Veriyor
SP Genel Başkanı Arıkan, RTÜK Başkanı ve İletişim Başkanı'ndaki görev değişikliklerinin baskı ikliminin fırsata dönüşmesi için umut verici olduğunu dile getirdi. Bu değişikliklerin, özgür basının önünü açacak bir zihniyet değişimini beraberinde getirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Arıkan, "Siyaset dilini temizlesin, yarın sokaklar bile tertemiz olur" diyerek, siyasi iradenin medya politikalarında köklü bir değişim yaratması gerektiğini vurguladı.
SP'nin Takipçi Olma Sözü
Saadet Partisi'nin, TBMM'de bu konuların takipçisi olacağını belirten Arıkan, medya özgürlüğü konusunda aktif bir rol oynama kararlılığını ortaya koydu. Bu yaklaşım, muhalefetin basın özgürlüğü konusundaki hassasiyetini gösteriyor.
Türkiye'nin korkmadan konuşabilmesi ve farklı seslere kulak verebilmesi gerektiğini belirten Arıkan, demokratik toplum yapısının temel taşlarından birinin özgür basın olduğunu hatırlattı.
Geleceğe Dönük Umutlar
Medya Dayanışma Buluşması'nda dile getirilen sorunlar, Türkiye'deki basın ortamının ciddi yapısal sorunlar yaşadığını ortaya koyuyor. Ancak, farklı siyasi partilerin bu konudaki duyarlılığı ve kamuoyundaki farkındalık artışı, geleceğe dönük umutları besliyor.
Gazetecilik mesleğinin onuru ve halkın bilgi alma hakkı için mücadele edenlerin yanında durmak, demokrasinin korunması açısından kritik önem taşıyor. Bu süreçte, hem meslek örgütlerinin hem de sivil toplumun aktif rolü büyük değer taşıyor.
Basın özgürlüğü konusunda atılacak her adım, sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun geleceği için yatırım anlamına geliyor. Türkiye'nin, dünya standartlarında bir basın ortamına kavuşması için siyasi irade, medya kuruluşları ve kamuoyunun birlikte hareket etmesi gerekiyor.