Türk adalet sisteminde yaşanan son gelişmeler, hukuki prosedürlerin ne kadar titizlikle takip edilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Aziz İhsan Aktaş iddianamesi çerçevesinde ortaya çıkan yetki karmaşası, hukuk çevrelerinde büyük tartışmalara yol açtı.

İstanbul Savcılığı

20 Ekim 2025 Pazartesi akşamı saatlerinde gündeme gelen bilgiler, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yasal yetkisi olmadığı halde iki CHP milletvekili için fezleke hazırlayarak Ankara'ya gönderdiğini ortaya çıkardı. Bu durum, "ciddiyetsizlik" olarak nitelendirilerek hukuki çevrelerde şok etkisi yarattı.

Yetki Karmaşasının Detayları

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı işlem, hukuki açıdan ciddi bir prosedür hatası olarak değerlendiriliyor. Milletvekillerine yönelik fezleke hazırlama yetkisi, yasal düzenlemeler gereği sadece Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesindeki Meclis Suçları Soruşturma Bürosu'na ait.

İstanbul savcılığının görevi, yalnızca bilgi ve belgeleri Ankara'ya iletmekle sınırlı. Ancak bu prosedürü aşarak doğrudan fezleke hazırlaması, yasal çerçevenin dışına çıkılması anlamına geliyor.

Bu durum, 704 yıl hapis cezası istenen suç örgütü lideri Aziz İhsan Aktaş iddianamesinin ne kadar karmaşık bir yapıya sahip olduğunu da gösteriyor. Hukuki prosedürlerdeki bu tür hatalar, dosyanın güvenilirliğini sorgulatıyor.

Etkilenen Milletvekillerinin Durumu

Yetki aşımından etkilenen iki CHP milletvekili, süreci yakından takip ediyor. Adana Milletvekili Burhanettin Bulut ve İstanbul Milletvekili Özgür Karabat için hazırlanan fezlekeler, hukuki açıdan geçersiz sayılıyor.

Bu milletvekillerinin iddianamede yer alma gerekçeleri henüz net değil. Ancak Aziz İhsan Aktaş soruşturması kapsamında isimlerinin geçmesi, siyasi çevrelerde merak uyandırıyor.

Milletvekillerinin avukatları, İstanbul savcılığının yetki aşımının hukuki süreçte önemli bir eksiklik olduğunu belirtiyor. Bu durumun, ilgili milletvekillerinin lehine sonuçlar doğurabileceği ifade ediliyor.

Doğru Prosedürün İşleyişi

Milletvekillerine yönelik soruşturmalarda izlenmesi gereken yasal prosedür oldukça net. İstanbul savcılığı, sadece elindeki bilgi ve belgeleri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletebilir.

Ankara'daki Meclis Suçları Soruşturma Bürosu, gelen bilgileri inceleyerek yeterli delil bulunması halinde soruşturma açar ve fezleke hazırlar. Hazırlanan fezleke, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü aracılığıyla TBMM Başkanlığı'na iletilir.

TBMM Başkanlığı'ndan da Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu'na giden fezleke, burada değerlendirilerek milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmaması konusunda karar verilir.

Parlamenter Dokunulmazlığın Önemi

Bu olay, parlamenter dokunulmazlık kurumunun ne kadar hassas olduğunu da gösteriyor. Milletvekillerinin dokunulmazlığı, demokratik sistemin işleyişi açısından kritik öneme sahip.

Dokunulmazlık, milletvekillerinin görevlerini bağımsız bir şekilde yerine getirebilmeleri için tanınan anayasal bir güvence. Bu nedenle, bu konudaki prosedürlerin titizlikle uygulanması gerekiyor.

İstanbul savcılığının yetki aşımı, bu hassas dengenin bozulması anlamına geliyor. Hukuk uzmanları, böyle hataların demokratik değerleri zedeleyebileceğini belirtiyor.

Hukuki Çevrelerin Tepkisi

Bu gelişme, hukuki çevrelerde geniş yankı uyandırdı. Baro başkanları ve hukuk uzmanları, prosedür hatalarının kabul edilemez olduğunu belirtiyor.

Anayasa hukukçuları, İstanbul savcılığının bu davranışının hukuki ciddiyetsizlik örneği olduğunu ifade ediyor. Bu tür hataların, adalet sistemine olan güveni sarştığı vurgulanıyor. Ceza hukuku uzmanları ise, yetki kurallarının net olduğunu ve herhangi bir belirsizlik bulunmadığını belirtiyor. Bu durumda yaşanan hatanın mazur görülemeyeceği ifade ediliyor.

Siyasi Partilerin Değerlendirmeleri

CHP yönetimi, milletvekillerine yönelik bu prosedür hatasını sert şekilde eleştiriyor. Parti sözcüleri, İstanbul savcılığının yetki aşımının kasıtlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirtiyor.

AKP tarafından henüz resmi bir açıklama yapılmasa da, partili kaynaklar hukuki prosedürlerin doğru işlemesi gerektiğini ifade ediyor. Diğer muhalefet partileri de konuyu yakından takip ederek, hukuki hatalar konusunda endişelerini dile getiriyor.

Adalet Bakanlığı'nın Rolü

Bu yetki karmaşasında Adalet Bakanlığı'nın tutumu da merak konusu. Bakanlığın, İstanbul savcılığının hatası karşısında nasıl bir tavır alacağı bekleniyor.

Hukuk uzmanları, Bakanlığın gerekli düzeltmeleri yapması ve bu tür hataların tekrarlanmaması için önlemler alması gerektiğini belirtiyor.

Savcılık personelinin eğitimi ve prosedür bilgilerinin güncellenmesi de tartışılan konular arasında yer alıyor.

TBMM'nin Yaklaşımı

Meclis'in bu konudaki tutumu da önemli. TBMM Başkanlığı, hatalı gönderilen fezlekeleri nasıl değerlendireceği konusunda henüz açıklama yapmadı.

Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu üyeleri, prosedür hatalarının ciddi sorunlar yaratabileceğini belirtiyor. Komisyonun bu durumla nasıl başa çıkacağı merak ediliyor. Meclis'teki farklı parti grupları, konuyu kendi perspektiflerinden değerlendirerek farklı yaklaşımlar sergiliyorlar.

Medyada Yaşanan Tartışmalar

Bu gelişme, medyada da geniş yer buldu. Hukuk programları, konuyu detaylı analiz ederek prosedür hatalarının boyutlarını ele alıyor. Köşe yazarları, adalet sistemindeki bu tür sorunların kökenlerini araştırıyor. Sistemsel eksiklikler ve eğitim sorunları üzerinde durulıyor.

Sosyal medyada da konu yoğun tartışma yaratıyor. Hukuk mezunları ve uzmanlar, teknik detayları açıklayarak kamuoyunu bilgilendiriyor.

Bu olay, uluslararası hukuk açısından da değerlendiriliyor. Parlamenter dokunulmazlık konusundaki uluslararası standartlar, Türkiye'deki uygulamayla karşılaştırılıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bu konudaki içtihatları, Türk hukuk sistemindeki eksiklikleri ortaya koyuyor. AB müktesebatı çerçevesinde, yargı bağımsızlığı ve hukuki prosedürlerin önemi vurgulanıyor.

Benzer Geçmiş Vakalar

Türk hukuk tarihinde benzer yetki karmaşaları yaşandığı biliniyor. Geçmişteki örnekler, bu tür hataların nasıl çözüldüğünü gösteriyor.Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi'nin bu konudaki kararları, mevcut durumun çözümünde rehber niteliği taşıyor.

Hukuk fakültelerinde yapılan akademik çalışmalar, prosedür hatalarının önlenmesi için öneriler sunuyor.

Sistemik Sorunların Analizi

Bu olay, Türk adalet sistemindeki daha derin sorunları da gündeme getiriyor. Savcılık kurumunun eğitim ve organizasyon yapısındaki eksiklikler tartışılıyor.

Dosya yönetimi, yetki dağılımı ve kurumlar arası koordinasyon sorunları da ele alınıyor. Bu alanların iyileştirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Teknolojik altyapı eksiklikleri ve bilgi paylaşım sistemlerindeki aksaklıklar da sorunun parçası olarak görülüyor.

İBB Veri Sızıntısı İddiasında Şaşırtıcı Dönüm Noktası
İBB Veri Sızıntısı İddiasında Şaşırtıcı Dönüm Noktası
İçeriği Görüntüle

Reform İhtiyaçları

Bu olay, adalet sisteminde reform ihtiyacını da gündeme getiriyor. Prosedür hatalarının önlenmesi için yapısal değişiklikler gerekebilir.

Savcılık eğitim programları, yetki sınırları konusunda daha detaylı bilgi vermeli. Kurumlar arası iletişim protokolleri geliştirilmeli. Dijital dönüşüm projelerinin hızlandırılması ve otomatik kontrol sistemlerinin geliştirilmesi öneriliyor.

Sonuç ve Değerlendirme

Aziz İhsan Aktaş iddianamesinde ortaya çıkan yetki aşımı vakası, Türk adalet sistemindeki prosedür bilgisi eksikliğini açık şekilde gösterdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yasal yetkisi olmadığı halde CHP milletvekilleri Burhanettin Bulut ve Özgür Karabat için fezleke hazırlaması, ciddi bir hukuki hata olarak değerlendiriliyor.

Bu durum, milletvekillerine yönelik soruşturmalarda sadece Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesindeki Meclis Suçları Soruşturma Bürosu'nun yetkili olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Yasal prosedürün TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu'na kadar uzanan karmaşık yapısı, bu konudaki hassasiyeti ortaya koyuyor.

Hukuki çevrelerde "ciddiyetsizlik" olarak nitelendirilen bu yetki aşımı, parlamenter dokunulmazlık kurumunun önemini ve bu konudaki prosedürlerin titizlikle uygulanması gerektiğini gösteriyor. Gelecekte bu tür hataların yaşanmaması için adalet sisteminde köklü düzenlemeler yapılması kaçınılmaz görünüyor.