Gerçek Gündem Haberleri

İçişleri Bakan Yardımcısı'nın Kardeşi Beşiktaş İddianamesinde Şüpheli Olarak Yer Aldı

Siyasi arenada beklenmedik bir aile bağlantısı gün yüzüne çıkıyor ve belediye ihaleleriyle ilgili iddialar gündemi sarsıyor. Bu sürpriz gelişme, kamu yönetiminde yeni soru işaretleri yaratıyor – detaylar sizi şaşırtacak!

Siyasi ortamlar her zaman beklenmedik gelişmelerle dolu olur ve bu gelişmeler bazen en üst seviyedeki isimleri bile etkileyebilir. Kamu kurumlarında görev yapan yetkililerin aile bağları, zaman zaman çeşitli soruşturmalarda ön plana çıkarak geniş yankı uyandırır. Özellikle belediye yönetimleri ve bağlı şirketler üzerinden yürütülen işlemler, şeffaflık açısından yakından takip edilir. Bu tür durumlar, toplumda güven ve hesap verebilirlik tartışmalarını tetikleyerek daha derin incelemelere yol açar.

Son dönemde Beşiktaş Belediyesi'ne yönelik hazırlanan kapsamlı bir iddianame, dikkat çekici bir ismi gündeme getirdi. Bu iddianame, 578 sayfalık detaylı bir belge olarak savcılık tarafından tamamlandı ve çeşitli şüphelileri kapsıyor. Belgenin odak noktalarından biri, belediyenin iştiraki olan Beltaş A.Ş. üzerinden gerçekleştirilen taşınmaz satış ihaleleri oldu. Bu ihaleler, 2024 yılında yapılmış ve milyonlarca liralık değerlere ulaşmıştı. Özellikle 18 Temmuz 2024 tarihinde düzenlenen bir ihale, 323 milyon 544 bin lira gibi yüksek bir bedelle sonuçlanmıştı. İddianamede, bu süreçte rol alan kişilerin beyanları ve eylemleri detaylı bir şekilde incelenmiş.

İddianamenin en ilgi çekici kısımlarından biri, şüphelilerden Ahmet Aktaş'ın durumu. Ahmet Aktaş, İçişleri Bakan Yardımcısı ve eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın kardeşi olarak biliniyor. Bu bağlantı, soruşturmanın siyasi boyutunu ön plana çıkarıyor. Ahmet Aktaş, Beltaş A.Ş.'de yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyordu ve ihale kararlarının imzalanmasında aktif rol aldığı belirtiliyor. Soruşturma kapsamında 13 Ocak 2025 tarihinde gözaltına alındı ve üç gün süren işlemlerin ardından serbest bırakıldı. Bu süreç, belediyeye ait taşınmazların satışıyla ilgili dosyada şüpheli konumunda yer almasına bağlanıyor.

Ahmet Aktaş'ın ifadeleri, iddianamede çelişkili olarak değerlendirilmiş. İlk ifadesinde, kararları Beltaş binasında imzaladığını belirtmiş ancak daha sonraki incelemelerde telefon sinyalleri Beşiktaş bölgesinde olmadığını göstermiş. Bu durum üzerine ifadesini değiştirerek, belgelerin kendisine dışarıda imzaya getirildiğini söylemiş. Savcılık, bu beyanlardaki tutarsızlıkları vurgulamış ve şirket yöneticilerinin açıklamalarıyla karşılaştırmış. Benzer şekilde, diğer şüphelilerin ifadeleri de benzer çelişkiler içerdiği için iddianamede detaylı bir şekilde ele alınmış.

İddianamenin genel yapısına bakıldığında, baş şüpheli Aziz İhsan Aktaş'ın rolü büyük önem taşıyor. Aziz İhsan Aktaş, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma gibi suçlamalarla karşı karşıya. Toplamda 42 farklı fiilden ihaleye fesat karıştırma ve dört farklı eylemden rüşvet suçlaması yöneltilmiş. Örgütün başlangıçta Diyarbakır, Adana, Adıyaman gibi şehirlerde ihaleler aldığı, 2019 yerel seçimlerinden sonra ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı ilçelerde faaliyetlerini genişlettiği belirtiliyor. Beşiktaş Belediyesi'ndeki işlemler, bu örgütün İstanbul ayağını oluşturuyor.

Özellikle Beşiktaş Belediyesi'nde sahte evraklar kullanıldığı iddiaları iddianamede yer alıyor. Bu evrakların hazırlanmasında belediye başkanı Rıza Akpolat'ın talimatlarının etkili olduğu öne sürülüyor. İddianameye göre, Beltaş A.Ş.'ye ait taşınmazın satışında usulsüzlükler yapılmış ve bu süreçte yaklaşık 100 milyon liralık rüşvet döndüğü iddia ediliyor. Şüpheliler arasında belediye çalışanları, şirket yöneticileri ve dış bağlantılı kişiler bulunuyor. Soruşturma, belediyenin çeşitli birimlerinde görev yapan mühendisler ve idari personeli de kapsıyor.

Ahmet Aktaş'ın durumunda dikkat çeken bir diğer nokta, isim benzerliği. İddianamedeki baş şüpheli Aziz İhsan Aktaş ile herhangi bir akrabalık ilişkisi olmadığı net bir şekilde belirtilmiş. Bu benzerlik, başlangıçta karışıklığa yol açmış olsa da savcılık tarafından aydınlatılmış. Ahmet Aktaş'ın belediye iştirakindeki görevi, ihale süreçlerindeki imzaları ve ifadelerindeki değişiklikler, soruşturmanın odak noktalarından biri haline gelmiş. Bu detaylar, kamu ihalelerinde şeffaflığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Soruşturmanın genişlemesi, İstanbul'un diğer ilçelerini de etkileyebilecek nitelikte. Örgütün İstanbul'a girişi, 2019 seçimlerinden sonra hız kazanmış ve çeşitli belediyelerde ihaleler alınmış. Beşiktaş'taki taşınmaz satış ihalesi, bu zincirin bir halkası olarak görülüyor. Savcılık, tüm şüphelilerin beyanlarını çapraz sorgulamış ve teknik delillerle desteklemiş. Telefon kayıtları, konum verileri ve belge incelemeleri, iddianamenin temelini oluşturuyor.

Bu gelişmeler, siyasi ve idari çevrelerde tartışmaları artırıyor. Kamu kaynaklarının yönetimi, ihale süreçlerinin adil yürütülmesi gibi konular, toplumun gündeminde yer tutmaya devam ediyor. Özellikle üst düzey yetkililerin aile üyelerinin bu tür soruşturmalarda adı geçmesi, etik ve yasal sınırları yeniden sorgulatıyor. İddianamenin kabul edilmesiyle birlikte dava süreci başlayacak ve yeni detaylar ortaya çıkabilecek.

Sonuç olarak, bu iddianame yalnızca Beşiktaş Belediyesi'ni değil, genel olarak belediye ihalelerinin denetimini gündeme getiriyor. Şüphelilerin ifadelerindeki tutarsızlıklar, teknik delillerin önemi ve örgütsel bağlantılar, hikayenin derinliğini artırıyor. Kamuoyunun bu tür gelişmeleri yakından takip etmesi, şeffaf bir yönetim anlayışının yerleşmesine katkı sağlayabilir. Gelecekteki benzer durumlar için dersler çıkarılması, sistemin güçlenmesine yardımcı olacak.