Halk TV'de yayınlanan bir analiz, AKP içindeki derin bölünmeleri ve Kürt sorunu yaklaşımındaki farklılıkları gözler önüne serdi. Program sunucusunun aktardığına göre, PKK ve lideri Abdullah Öcalan'ın etkisiyle AKP'de üç farklı görüş ortaya çıktı.

Kocaeli Gebze'de Metro İnşaatı Nedeniyle Apartman Çöktü
Kocaeli Gebze'de Metro İnşaatı Nedeniyle Apartman Çöktü
İçeriği Görüntüle

Program sunucusu, konuya ironik bir giriş yaparak dikkat çekici tespitlerde bulundu. "Bölücü terör örgütü AKP'yi üçe böldü" ifadesiyle başlayan sunucu, "bölücü terör örgütü" tabirinin artık "pek söylenmediğini" veya "tercih edilmediğini" belirterek, yakında bu kullanımın yasaklanmasından bile endişe duyduğunu ifade etti. Daha önce PKK'ya "bölücü terör örgütü" denilmesinin nedeninin "ülkeyi böleceği" korkusu olduğunu hatırlatan sunucu, şimdi aynı örgütün ve liderinin AKP'yi böldüğünü iddia etti.

Gazeteci Nuray Babacan'ın analizine dayandırılan haberde, AKP içindeki üç farklı grubun varlığı detaylandırıldı. Babacan'ın "Partinin Kürtleri farklı, devlet birimleriyle içli dışlı olanlar farklı, gelişmelere Orta Anadolu kafasıyla bakanlar farklı yaklaşıyor" sözleri ekranda yer aldı.

İlk grup olarak tanımlanan AKP'deki Kürt siyasetçiler, süreçteki durgunluğun temel nedenini Türkiye'nin Suriye politikası olarak görüyor. Bu grup, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt aktörlerle doğrudan iletişim kurmamasını eleştiriyor ve Kürt hakları konusunda daha "cesur" bir yaklaşımı savunuyor.

İkinci grup ise "devlet politikası" bloğu olarak tanımlanıyor. Bu grup, yerleşik devlet politikasına sıkı sıkıya bağlı kalıyor ve Kürt sorunu konusundaki dış müdahalelere temkinli yaklaşıyor. Batılı ülkelerin İsrail'in güvenliğini sağlamak için bölgeyi parçalamaya çalıştığına inanıyor.

Üçüncü grup ise pragmatik kanat olarak nitelendiriliyor. Bu grup, Kürt sorununu dış aktörlerden bağımsız olarak çözmek gerektiğini savunuyor. Bu yaklaşımın hem ulusal birliği koruyacağını hem de uluslararası baskıları hafifletebileceğini düşünüyor. Ancak bu grup da mevcut sürecin "zamanlaması ve yöntemi"nin doğru yönetilmediğini eleştiriyor.

Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sürece mesafesi de sorgulandı. "Erdoğan süreci sahiplenmiyor mu?" ve "Erdoğan'ın mesafesi parti içindeki ayrışmayı mı gösteriyor?" soruları gündeme getirildi. Erdoğan'ın Meclis'teki "Geçtiğimiz bir yıl içinde terörden arındırılmış Türkiye hedefimize yönelik tarihi adımlar atıldı. Önemli mesafeler kat edildi" açıklaması hatırlatıldı.

Cumhuriyet Gazetesi'nin analizine dayandırılan raporda, AKP'de artan bir "saha korkusu" olduğu belirtildi. "AKP'de saha krizi mi var?" sorusu gündeme getirilen programda, bazı kurmayların Erdoğan'ın yanlış yönlendirildiğini düşündüğü iddia edildi. Adli operasyonların parti ile halk arasında "mesafe" yarattığı ve güvenin azaldığı endişeleri dile getirildi.

Program sunucusu, hükümetin söyleminde yaşanan değişimlere de dikkat çekti. Eskiden PKK için kullanılan "bölücü terör örgütü" ifadesinin artık tercih edilmemesini, hükümetin Kürt sorunu yaklaşımındaki değişimin bir göstergesi olarak yorumladı. Bu durum, partinin geleneksel tabanında rahatsızlık yarattığı için de üçüncü grubun oluşmasına neden olmuş görünüyor.

Gazeteci Nuray Babacan'ın analizine göre, AKP içindeki bu üç farklı yaklaşım, parti politikalarında tutarlılık sorunu yaratıyor. Özellikle Kürt hakları, Suriye politikası ve terörle mücadele konularında farklı görüşler, partinin karar alma süreçlerini zorlaştırıyor.

AKP'deki Kürt siyasetçilerin Suriye'deki Kürt aktörlerle diyalog kurulması yönündeki ısrarı, devlet politikası bloğunun güvenlik endişeleriyle çelişiyor. Bu durum, Türkiye'nin hem iç hem de dış politikasında tutarlı bir Kürt stratejisi geliştirilmesini güçleştiriyor.

Pragmatik kanadın zamanlamayla ilgili eleştirileri ise sürecin siyasi maliyetlerine odaklanıyor. Bu grup, seçim dönemleri ve uluslararası konjonktür göz önüne alındığında, mevcut yaklaşımın partiye electoraal zarar verebileceğini düşünüyor.

Program sonunda, bu tüm farklılıklara rağmen Erdoğan'ın parti içindeki nihai otoritesi vurgulandı. "Bir yandan yeni süreç, diğer yandan yargının yürüttüğü operasyonlar. AK Parti içinde farklı yorumlara yol açsa da Erdoğan'ın son sözü parti içinde bağlayıcı" değerlendirmesi yapıldı.

Bu durum, AKP'nin Kürt sorunu konusundaki belirsizliğini ve parti içi dinamiklerin karmaşıklığını ortaya koyuyor. Erdoğan'ın liderlik tarzı ve karar alma süreçleri, parti içindeki farklı görüşlerin nasıl yönetileceği konusunda kritik önem taşıyor.

Halk TV'nin bu analizi, AKP'nin Kürt sorunu yaklaşımındaki iç çelişkileri ve partinin homojen olmadığını göstermesi açısından önemli. Özellikle Abdullah Öcalan'ın ve PKK'nın bu süreçteki rolünün parti içinde farklı değerlendirilmesi, Türkiye'nin Kürt politikasının geleceği açısından kritik sonuçlar doğurabilir.