Türkiye'nin siyasi ve jeopolitik nabzı, her geçen gün daha hızlı atıyor ve Serdar Akinan'ın 1 Aralık 2025'te yüklenen son YouTube videosu, bu nabzın en çarpıcı vuruşlarını yakalıyor. "2. Habur rezaleti ve Kandil'in videolu mesajı sürecin nereye gittiğini gösteriyor" başlıklı 20 dakikalık analiz, gazeteci Akinan'ın keskin kalemiyle güncel skandalları, yolsuzlukları ve uluslararası krizleri masaya yatırıyor. Video, 66 bin görüntülenme ve 8 binden fazla beğeniyle kısa sürede viral olurken, izleyicileri hem öfkelendiriyor hem de düşündürüyor. Akinan, kanalında her zamanki gibi bağımsız bir ses olarak konuşuyor; abone çağrısıyla biten bu bölüm, Proton VPN gibi araçlarla erişim engellerine karşı direnişi de vurguluyor. Peki, bu video neden bu kadar yankı uyandırdı? Barzani'nin Şırnak ziyaretiyle patlak veren protokol krizi mi, yoksa Ümmet Vakfı'nın Gazze yardımlarındaki milyonlarca dolarlık kayıp mı? Videoyu baştan sona özetleyerek, ana başlıkları derinlemesine ele alalım ki, bu karmaşık tablonun her parçasını net görelim; zira Akinan'ın analizi, sadece haber değil, Türkiye'nin vicdan muhasebesine bir ayna tutuyor ve izleyeni "Nereye gidiyoruz?" sorusuyla baş başa bırakıyor.
Videonun açılışında, Akinan doğrudan Şırnak'taki "2. Habur rezaleti"ne dalıyor. Barzani'nin Cizre'deki Molla Ahmed-i Cezirî Sempozyumu'na katılımı, yıllardır unutulmayan 2009 Habur olayını hatırlatıyor. Akinan, Barzani'nin konvoyundaki mavi bereli, uzun namlulu silahlı Peşmerge korumalarını "infial yaratan bir görüntü" olarak nitelendiriyor ve soruyor: "Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenliğinde yabancı silahlı güçler nasıl özgürce dolaşabiliyor?" Bu ziyaretin, resmi protokol kurallarını hiçe saydığını vurguluyor; zira Barzani'nin ne Irak Merkezi Hükümeti'nde ne de Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde aktif bir görevi yok. Akinan, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mustafa Akış'ın sosyal medyadaki sert çıkışını aktararak, Akış'ın "Görüntüler uygun düşmemiş" sözlerini örnek veriyor. Protokolün, eski devlet başkanlarına bile tabanca sınırlaması getirdiğini, uzun namlulu silahların diplomatik bildirim gerektirdiğini hatırlatıyor. Bu olay, sosyal medyada binlerce paylaşım aldı; milliyetçi kesimlerden "Egemenlik ihlali" yorumları yağarken, Akinan, olayın arkasındaki "incompetence"ı –yani yetki ve izin süreçlerindeki gevşekliği– eleştiriyor. Habur'un 2009'daki PKK'lılarla ilgili "açılım" skandalını anımsatarak, bu ziyaretin de benzer bir "rezalet" zincirinin halkası olduğunu ima ediyor. Akinan'ın tonu sert: "Bu görüntüler, devletin ciddiyetine gölge düşürüyor ve halkı öfkelendiriyor." Bu kısım, videonun en tartışmalı bölümü; izleyiciler, yorumlarda "Neden izin verildi?" sorusunu defalarca soruyor.
Ardından, Kandil'deki PKK'nın 47. yıldönümü kutlamalarına geçen Akinan, örgütün "videolu mesajı"nı masaya yatırıyor. Kandil mağaralarından gelen görüntülerde, silahlı militanların törenle yakmak için topladığı tüfekler ve Bese Hozat'ın açıklamaları ön planda. Akinan, HPG komutanı Ahmet Malazgirt'in röportajını detaylandırarak, "Silah bırakma" iddialarını yerle bir ediyor: "Örgüt, af istemediğini, mücadelesini 'meşru' gördüğünü söylüyor." Hozat'ın "Öcalan'ın iradesine rağmen diyalog kapısını kapatıyoruz" benzeri sözlerini aktararak, sürecin tıkandığını vurguluyor. Akinan, bu mesajın Türkiye'ye net bir uyarı olduğunu savunuyor: "Kandil, silahsızlanma yerine silah gösterisi yapıyor; bu, barış sürecini baltalayan bir provokasyon." Görüntülerdeki mağara sahnelerini analiz ederken, örgütün lojistik gücünü –silah depolama ve militan eğitimi– eleştiriyor. Bu bölüm, Kürt meselesinin karmaşıklığını yansıtıyor; Akinan, hem PKK'nın tutumunu hem de hükümetin "açılım" girişimlerini sorguluyor. İzleyicilerden gelen yorumlar, burada ikiye bölünüyor: Bazıları "PKK bitmeli" derken, diğerleri "Barışa şans verin" diyor. Akinan, bu kutlamaların zamanlamasının tesadüf olmadığını, Suriye'deki gelişmelerle bağlantılı olduğunu ima ederek, videoyu bir sonraki konuya köprü kuruyor.
Suriye'deki "Şam düğümü"ne gelindiğinde, Akinan gazeteci Fehim Taştekin'in BirGün'deki analizini kaynak göstererek derin bir dalış yapıyor. Damascus'taki siyasi tıkanıklığın merkezinde, Kürt özerkliği ve SDF-YPG yapısı yatıyor. Akinan, SDF'nin "decentralize sistem" taleplerini aktararak, "Kürtler, leverage'larını kullanıyor ama bu, çatışma riskini artırıyor" diyor. Türkiye'nin olası Kürt karşıtı seferberliğini hatırlatarak, ABD'nin rolünü vurguluyor: "Washington, Suriye'nin geleceğini şekillendirirken, İsrail'in müdahalesi ve Esad'ın pozisyonu belirleyici olacak." İmralı'daki Öcalan röportajlarını referans vererek, "Kontrollü entegrasyon" çağrısını öne çıkarıyor; Erdoğan ve Bahçeli'nin planlarıyla çelişkisini eleştiriyor. Akinan, bu düğümün çözülmemesi halinde Türkiye'yi doğrudan etkileyeceğini savunuyor: "Sınır ötesi operasyonlar artabilir, mülteci dalgası yükselebilir." Bu analiz, videonun jeopolitik derinliğini gösteriyor; Akinan, Taştekin'in "SDF'nin pazarlık gücü" vurgusunu genişleterek, ABD'nin stratejik hesaplarını sorguluyor. İzleyiciler, bu kısımda "Suriye niye bizim başımız?" yorumlarıyla reaksiyon veriyor.
Videonun en öfkeli bölümü, Ümmet Vakfı skandalına ayrılmış. Akinan, Mısırlı gazeteci Maher Fargali'nin iddialarını ve Hamas'ın resmi açıklamalarını kaynak göstererek, vakfın 2013'ten beri 500 milyon dolarlık Gazze yardımı topladığını ama paranın Gazze'ye ulaşmadığını ifşa ediyor. "Müslüman Kardeşler bağlantılı vakıf, Türk medyası ve dini figürler üzerinden para sordu ama Hamas'la ilişkisi yok" diyor. Akinan, paranın izini sürmeyi talep ediyor: "Milyonlarca dolar nereye gitti? Soruşturma şart." Bu skandal, Gazze'ye yardım kampanyalarının güvenilirliğini sarsıyor; Akinan, "Yardım kisvesi altında soygun" diye nitelendiriyor. Hamas'ın "Yetkisiz toplama" suçlamasını detaylandırarak, vakfın hesaplarını dondurma çağrısı yapıyor. Bu kısım, videonun en viral olanı; yorumlarda "Gazze'ye ihanet" haykırışları yükseliyor.
ESK Genel Müdürü Mücahit Taylan'ın yolsuzluğuna değinirken, Akinan Sözcü Gazetesi belgelerini referans veriyor. Taylan'ın Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'nde kurduğu şirketlerle 4 milyon ton et ithal edip milyonlar kazandığını, etik ihlallere rağmen koltuğunu koruduğunu söylüyor. "Türkiye'de et 17 dolara çıkmış, Avrupa'da 7; halk aç kalıyor" diye eleştiriyor. Bu, gıda enflasyonunun perde arkasını aydınlatıyor; Akinan, Taylan'ın yalanlarını "Devlet sırrı" diye örtbas etmesini kınıyor.
Şırnak Üniversitesi rezaletinde, Oda TV kaynaklı Facebook paylaşımlarını aktarıyor: Rektör Abdurrahim Alkış'ın kardeşi Abdullah Alkış, "Üniversite benim" diye övünüyor, önceden ayarlanmış kadroları ifşa ediyor. Akinan, "Akademideki nepotizm utanç verici" diyor; fotoğraflarla destekliyor.
Karadeniz tehdidinde, Oda TV analizini temel alarak, Ukrayna'nın Rus ambargosunu delen tankerlere saldırısını anlatıyor: "300 milyar dolarlık ticaret riskte; tahıl 35-50 milyar, enerji 80-100 milyar." Bu, bölgesel güvenliği sarsıyor; Akinan, "Türkiye'nin ekonomik zonu ihlal ediliyor" uyarısı yapıyor.
Son olarak, Venezuela krizi: Trump'ın Maduro'ya "İstifa et, ailen güvende" teklifini reddetmesini, ABD'nin hava sahasını kapatmasını ve olası saldırıyı tartışıyor. "Maduro Küba veya Türkiye'ye kaçabilir" diyor; askeri hazırlıkları vurguluyor.
Akinan, videoyu Proton VPN desteğiyle bitiriyor: "Bağımsız habercilik engellere rağmen devam edecek." Bu 20 dakikalık analiz, skandalların zincirini örüyor; izleyiciyi hem bilgilendiriyor hem öfkelendiriyor. Videoyu izledikten sonra, "Türkiye'nin vicdanı nerede?" diye sormadan edemiyorsunuz. Akinan'ın cesur sesi, güncel olayların nabzını tutmaya devam ediyor; umarız bu çağrılar, hesap sorulmasına yol açar.