Türkiye'nin dört gözle beklediği ve gündemi sarsan yeni düzenlemeler nihayet kamuoyuna açıklandı. Siyasi partinin Meclis’e sunduğu, tam 38 maddeden oluşan ve hukuk camiasında büyük yankı uyandıran 11. Yargı Paketi, ceza infaz sisteminde köklü değişikliklerin kapısını aralıyor. Bu kapsamlı paket, özellikle cezaevlerindeki koşulları ve denetimli serbestlik uygulamalarını temelden etkileyecek maddeler içeriyor. Hükümetin bu hamlesi, uzun süredir tartışılan ve "kısmi af" ya da "covid izni" olarak anılan uygulamanın kapsamını beklenmedik ölçüde genişletmesiyle dikkat çekiyor.
11. YARGI PAKETİNDEN NEFES KESEN DÜZENLEMELER ORTAYA ÇIKTI
Uzun süredir merakla beklenen bu düzenleme, cezaevindekilere yönelik mevcut "covid izni" uygulamasının çerçevesini genişletmeyi hedefliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı tarafından yapılan açıklamalara göre, paketle birlikte mahkûmlara önemli bir denetimli serbestlik imkanı sağlanacak. Yapılan düzenlemelerle, mahkûmların üç yıl daha erken denetimli serbestlik imkânından yararlanması hedefleniyor. Bu gelişme, ceza infaz süreçlerinde tarihi bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor ve yüz binlerce aileyi doğrudan ilgilendiriyor.
KİMLER YARARLANACAK? İŞTE O KRİTİK TARİH VE ŞARTLAR
Düzenlemenin detayları, kapsam dahilindeki kişilerin kimler olacağını netleştirdi. Yargı Paketi'ne göre, 31 Temmuz 2023 tarihinden önce bir suç işlemiş olmasına rağmen, cezası henüz kesinleşmemiş (hükmü kesinleşmemiş) olan kişiler bu fırsattan istifade edebilecek. Bu hükümler sayesinde, belirtilen tarihten önce suç işlemiş olan hükümlüler, denetimli serbestlik sürelerini cezaevi duvarlarının dışında, yani dışarıda tamamlama şansına sahip olacaklar. Bu yenilik, özellikle hükmü kesinleşmeyi bekleyen binlerce kişi için hayati önem taşıyor.
TAHLİYELERDE BEKLENEN SAYIYA İLİŞKİN ÇARPICI RAKAMLAR
Paketin açıklanmasının ardından, siyasetin kilit isimlerinden peş peşe çarpıcı rakamlar geldi. İktidar partisinin Grup Başkanı, ilk aşamada 54 bin ila 55 bin mahkûmun tahliye edilebileceği tahminini paylaştı. Ancak dikkat çeken bir diğer nokta, bu sayının ilerleyen yıllarda 80 bin ile 90 bin aralığına kadar ulaşabilme potansiyelinin olmasıdır.
Daha da önemlisi, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı'ndan gelen açıklamalar, yasanın toplamda çok daha büyük bir kitleye hitap edeceğini gösteriyor. Yapılan beyanata göre, düzenlemeden ilk etapta 55 bin kişi faydalanacak. Ancak yasanın tam olarak yürürlüğe girmesi ve belirlenen süreler dahilinde, altı ay içinde ek 60 bin kişinin daha bu yasadan yararlanmasıyla, toplamda tam 115 bin kişinin tahliye imkanına kavuşacağı belirtildi.
UZUN SÜREDİR TARTIŞILAN EŞİTSİZLİK GİDERİLİYOR
Bu düzenlemenin temelinde yatan en önemli motivasyonlardan biri, hukuk sisteminde yaratılan ağır bir eşitsizliği giderme amacıdır. Geçmişte infaz yasasında yaşanan sorunlar, suçun işlendiği tarihin değil de, hükmün kesinleştiği tarihin esas alınmasından kaynaklanıyordu. Bu durumun "ağır bir eşitsizlik" yarattığı uzun süredir dile getiriliyordu. Hatta 22 Kasım 2025 tarihinde yapılan bir paylaşımda, suç tarihinin esas alınması yerine hükmün kesinleşmesi tarihinin esas alınmasının yarattığı eşitsizliğin giderilmesi için zamanın geldiği ifade edilmişti.
Bu yeni paket ile birlikte, İnfaz Kanunu Geçici 10. maddesi devreye sokularak, kapalı cezaevlerinden açık cezaevine daha erken geçme ve denetimli serbestliğe erken ayrılma imkanı sağlandı. Bu kapsamlı ve detaylı düzenleme, hem adalet beklentilerini karşılamayı hem de ceza infaz kurumlarındaki yoğunluğu hafifletmeyi amaçlayan dev bir adım olarak kayıtlara geçiyor. Türkiye'nin dört bir yanındaki on binlerce kişi için bu paket, bekledikleri özgürlük anahtarı olabilir.
Benzetme: Hukuk sistemindeki bu köklü değişiklik, bir barajın kapaklarının, biriken suyun kontrollü bir şekilde serbest bırakılması için açılmasına benzetilebilir. Amaç, birikmiş olan eşitsizlik baskısını hafifletmek ve belirli kurallar dahilinde yeni bir akış (denetimli serbestlik) sağlamaktır, böylece sistemin dengesi korunurken, etkilenen bireylere yeni bir yol açılmaktadır.