Yapay zekanın (AI) bugün sıkça gündem olması, çoğu uzman ve meraklı tarafından “devrim” olarak görülse de, Tesla ve OpenAI’ın eski direktörü Andrej Karpathy çok farklı düşünüyor. “Gerçek yapay zeka henüz yok!” diyerek, teknolojinin insan zekasına yaklaşabilmesi için önünde üç temel engel olduğunu anlatıyor: hafıza eksikliği, pekiştirme eksikliği ve duyu eksikliği.
Mevcut AI sistemlerini "Ne yaptıklarını bilmeyen savant çocuklar" olarak gören Karpathy, bu teknolojilerin bilgiye dayalı olduğunu ama gerçek zekadan hâlâ uzak olduğunu savunuyor. Büyük dil modellerinin (ChatGPT, Gemini gibi) sadece otomatik tamamlama makineleri olarak işlev gördüğünü; soruları, özetleri ya da tablo isteklerini yalnızca tahmin ederek cevapladığını ve bilişsel açıdan eksik olduğunu belirtiyor. “Şu anki yapay zekalar stajyer kadar bile güven vermiyor, bilişsel olarak yetersizler.”
Hafıza, Pekiştirme ve Duyu: AGI Yolunda Ana Engeller
Karpathy’ye göre, bugünkü modellerin insan gibi karar alabilmesi için:
-
Uzun vadeli hafızaya sahip olmaları gerekiyor; mevcut sistemler, yeni öğrendiklerini hızla unutuyor. İnsan beynindeki hipokampüs gibi bir hafıza merkezi yok.
-
Pekiştirme (reinforcement learning) insanın uykuda bilgileri işleyip kalıcı hâle getirdiği gibi AI’da yok; AI sürekli pekiştirme sağlayamıyor.
-
Çoklu duyu eksikliği ise en kritik mesele. AI yalnızca metin üzerinde çalışıyor; görme, duyma, dokunma gibi modaliteleri insan seviyesinde bütünleştiremiyor.
Karpathy’ye göre, robotların dünyayı insan gibi algılaması şimdilik mümkün değil. Robotlar video ve görsellerden bazı duyu verilerini alsa da, bunları insan gibi algılayıp karar vermekten uzaklar.
Yapay Zekayı Neden "Hayalet" Olarak Görüyoruz?
Karpathy, “Biz hayvanlar inşa etmiyoruz, hayaletler çağırıyoruz” diyor. Çünkü bugünkü makineler evrimsel biyolojiden değil, internetten toplanan verilere göre kodlanıyor. Ortaya çıkan şey, insanda olduğu gibi evrime dayalı bir canlı değil; bilgiyle doldurulmuş ama ruhsuz bir dijital varlık.
Bu yaklaşım, Yuval Noah Harari’nin de vurguladığı gibi, insanın kendi elleriyle dijital varlıklar yaratmasının bir yansıması. Ancak dijital zekalar hâlâ insan taklidi yapıyor ama gerçek yaşamı deneyimleyemiyorlar. Karpathy, mühendislik ve kodun temel olduğunu, ütopik ve distopik teorilere mesafeli durduğunu belirtiyor.
AGI İçin 10 Yıllık Yol: 2035’e Kadar Ne Değişecek?
Karpathy, “Yapay genel zekâ (AGI) hâlâ 10 yıl uzakta!” diyerek, sektörün 2025’i “ajan yılı” olarak tanımlamasına da eleştiri getiriyor. Ona göre, yapay zekalar kendi kararlarını verebilen, sürekli öğrenebilen ve kültür oluşturabilen dijital varlıklar hâline gelmekten uzaklar.
Bilişsel çekirdeğin, yani bilgiden arınmış zeka özünün, bugünkü modellerde olmadığını ve ilerlemenin kademeli olacağını söylüyor. Karpathy’nin en net uyarısı ise: “Sadece mühendislik yetmez, zekanın kendisini yeniden keşfetmek gerek.”
Yapay zekanın büyük dil modeli ve pekiştirme algoritmalarında devrim yaratabilmesi için, doğru adımların ödüllendirildiği ve hataların tespit edildiği sistemlerin geliştirilmesi şart. Mevcut sistemlerin ise sadece sonuç odaklı çalıştığı, öğrenmeyi yavaşlattığı ve asıl zekadan uzak kaldığı vurgulanıyor.
Toplum ve Ekonomi İçin 10 Yıllık Fırsat
Karpathy, AI’nın iş dünyasında ve toplumsal dönüşümde hızlı yaygınlaşmasının tehlikelerine de dikkat çekiyor. “Ekonomik düzeni ve yasaları AI agentlarına bırakmak ani bir dönüşüm olurdu. Yavaş gelişmesi ve 10 yıllık bir aralık olması toplumun adaptasyonu için önemli.”
Yapay zekanın asıl devrimi, insan gibi karar verebilen ve kendini sürekli geliştirip öğrenebilen dijital varlıklar olduğunda yaşanacak. O zamana kadar, bugünkü GPT’ler ve Gemini’ler sadece yardımcı araçlar olarak hayatımızda kalmaya devam edecek.
Yapay zekada yeni dalga başlıyor; insan ve makine arasındaki sınır ise, önümüzdeki on yılda yavaş yavaş netleşecek.