Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde, bir aile yemeğinin neşeli sohbetleri aniden cehenneme döndü. 19 yaşındaki R.S., nişanlısının evine ziyarete gitmişti; kim bilebilirdi ki bu ziyaret, genç bir hayatın trajik sonu olacaktı? Gündoğdu Mahallesi'nde, eski bir husumetin fitilini ateşleyen bir grup, evin dışından kurşun yağdırmaya başladı. İçerideki panik, karşılıklı ateşle karanlık bir girdaba dönüştü ve masum bir kız, bu kanlı hesaplaşmanın kurbanı oldu. Olay, sadece bir ailenin değil, tüm mahallenin yüreğini dağladı; peki bu vahşet nasıl başladı, kimler sorumlu ve adalet ne zaman tecelli edecek? Detaylara birlikte dalalım, çünkü bu hikaye sadece bir haber değil, bir toplumun kanayan yarası.
Olayın yaşandığı akşam, her şey sıradan bir mutlulukla başlamıştı. R.S., nişanlısı ve ailesiyle bir araya gelmek için Lüleburgaz'ın sakin bir köşesine, Gündoğdu Mahallesi'ndeki o mütevazı eve adım atmıştı. Aile yemeği, genç çiftin geleceğini konuşmak, kahkahalarla dolu bir masa etrafında dönmek içindi. Ancak kapı çalındığında değil, dışarıdan gelen patlamalarla her şey altüst oldu. Eski bir husumet, yıllardır birikmiş kinler, birden bire patladı ve evin camlarını, duvarlarını delik deşik eden kurşunlar yağmaya başladı. Saldırgan grup, dışarıdan ateş açarak evi hedef almıştı; içeridekiler ise çaresizce karşılık verdi. Bu karşılıklı silahlı çatışma, bir anda mahalleyi savaş alanına çevirdi. Komşular korkuyla saklandı, çocuklar ağladı, siren sesleri gecenin sessizliğini yırttı.
R.S.'nin ölümü, o kaosun en acımasız yüzüydü. Genç kız, kurşunların arasında kaldı ve ağır yaralandı. Nişanlısının evinde, sevgi dolu bir akşamın ortasında yere yığıldı; nefesleri kesilirken, ailesinin çığlıkları yankılandı. Polis ekipleri, ilk ihbar üzerine hızla olay yerine intikal etti. Ambulanslar sirenlerini çalarak geldi, ancak her şey için çok geçti. Sağlık ekipleri, R.S.'yi kurtarmak için elinden geleni yaptı ama genç kız, hastaneye bile ulaşamadan son nefesini verdi. O anın tanıkları, hâlâ o korkunç görüntüleri silip atamıyor: "Evimiz bir anda cehenneme döndü, kızımız gözlerimizin önünde kanlar içinde kaldı" diye anlatıyor aile üyeleri, sesleri titreyerek. Bu sözler, sadece bir acının ifadesi değil; bir toplumu sarsan bir feryat.
Olay yerine varan ekipler, sahneyi adeta bir suç mahalli gibi inceledi. Polis, delilleri topladı, mermi kovanlarını saydı, tanık ifadeleri aldı. Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığı, bu vahim olayı ciddiye aldı ve hemen üç savcıyı görevlendirdi. Soruşturma, titizlikle yürütülüyor; çünkü bu sadece bir bireysel husumet değil, organize bir hesaplaşmanın parçası gibi duruyor. Saldırganların kimlikleri hızla tespit edildi ve tam 12 şüpheli, polis tarafından gözaltına alındı. Bazıları mahallede bilinen isimler, bazıları ise dışarıdan gelen figürler. Gözaltı işlemleri sırasında, şüphelilerden bazılarının elleri kelepçeli, yüzleri asık bir şekilde nezarete götürüldüğü bildirildi. "Bu kin neden bu kadar büyüdü, neden bir genç kızın hayatı pahasına?" diye soruyor savcılar, ifadeleri alırken. Şüphelilerin suçlamaları arasında kasten adam öldürme, ruhsatsız silah bulundurma ve toplu saldırı gibi ağır maddeler var; her biri, mahkeme sürecinde hesap verecek.
R.S.'nin cansız bedeni, savcılığın incelemesinin ardından Lüleburgaz Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Otopsi süreci, ölüm nedenini netleştirecek; ancak ilk bulgular, kurşun yaralarının hayati bölgeleri hedef aldığını gösteriyor. Aile, hastane koridorlarında yıkılmış halde bekliyor; nişanlısı, gözyaşları içinde "O sadece buraya mutluluk için gelmişti, neden biz?" diye haykırıyor. Bu soru, sadece bir gencin ailesinin değil, tüm Lüleburgaz'ın ortak acısı. Mahalle sakinleri, yıllardır süren husumetlerin farkındaydı ama kimse bu boyutunu hayal etmemişti. "Biz burada barış içinde yaşıyorduk, bu neyin nesi?" diyor bir komşu, sesi kısık. Olay, sosyal medyada da yankı buldu; binlerce paylaşım, #AdaletİçinRS etiketiyle yayıldı, kamuoyu baskısı artıyor.
Peki, bu trajedinin kökeni ne? Araştırmalar, husumetin mahalledeki iki grup arasındaki eski bir anlaşmazlıktan kaynaklandığını ortaya koyuyor. Yıllar önce başlayan bir kavga, zamanla büyümüş, silahlara uzanmış. Saldırgan grup, evi önceden gözetlemiş olabilir; çünkü ateş açıldığında, konumları tamdı. İçeridekilerin karşılık vermesi, çatışmayı uzattı ama asıl kurban, silahsız bir genç kız oldu. Polis, ek deliller için kamera görüntülerini tarıyor, telefon kayıtlarını inceliyor. Üç savcının koordinesinde yürütülen soruşturma, olayın perde arkasını aydınlatmak için gece gündüz çalışıyor. Şüphelilerin ifadeleri çelişkili; bazıları "Tesadüf oldu" derken, diğerleri susmayı tercih ediyor. Ancak deliller yalan söylemez; mermi kalıntıları, tanık beyanları, her şey gerçeği ortaya dökecek.
Bu olay, Türkiye'nin birçok yerinde görülen bir sorunu bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor: Husumetlerin kanla sonuçlanması, gençlerin bedel ödemesi. R.S. gibi nice hayat, kinlerin kurbanı oluyor. Aileler, yetkililerden hızlı adalet bekliyor; "Kızımızın kanı yerde kalmasın" diyorlar, ellerini ovuşturarak. Lüleburgaz kaymakamlığı, mahallede güvenlik önlemlerini artırdı; devriyeler çoğaldı, toplantılar yapıldı. Ama asıl çözüm, bu kinleri kökünden kazmak olmalı. Toplum olarak, barışın ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gördük. R.S.'nin gülüşü, o aile yemeğinin hayali, artık bir uyarı: Kin, bir anlık öfke, bir ömür boyu pişmanlık doğurur.
Günler geçtikçe, soruşturma derinleşiyor. Gözaltındaki 12 şüpheliden bazıları, mahkemeye sevk edildi; diğerleri ise ifadeleri tamamlanana kadar nezarette. Savcılar, olayın organize suç kapsamına girebileceğini değerlendiriyor; bağlantılar araştırılıyor. R.S.'nin ailesi, defin törenini planlıyor ama yürekleri paramparça. Nişanlısı, her gece o anı rüyasında görüyor; "Onu geri getiremem ama adaleti sağlayacağım" diye söz veriyor. Bu söz, umudun son kalesi. Lüleburgaz, sessizce iyileşmeye çalışıyor ama yara derin. Belki bu trajedi, benzer olayları önleyecek bir dönüm noktası olur; belki de sadece bir haber olarak kalır. Hangisi olursa olsun, R.S.'nin hikayesi unutulmamalı – çünkü her genç kız, güvenli bir akşam yemeği hak ediyor.
Olayın yankıları, ülke çapında hissediliyor. Medya, husumet cinayetlerini tartışıyor; uzmanlar, önleyici tedbirler öneriyor. "Silahlar sokaklardan çekilmeli, diyalog konuşulmalı" diyor bir sosyolog, programlarda. Aileler, çocuklarını korumak için daha dikkatli; mahallelerde fısıltılar dolaşıyor. Kırklareli Valiliği, benzer riskli alanlarda denetimleri sıklaştırdı. Ama en önemlisi, R.S.'nin ölümüyle başlayan bu zincir, adaletle son bulmalı. 12 şüphelinin kaderi, mahkeme salonunda belli olacak; toplum, nefesini tutmuş bekliyor. Bu, sadece bir kızın hikayesi değil; hepimizin hikayesi – kin yerine sevgiyi seçmek için bir fırsat.




