Türkiye'nin siyasi sahneleri, sonbahar rüzgarlarıyla birlikte yeni bir girdaba sürükleniyor. Gazetecilik mesleği, baskı altında ezilirken, her tutuklama milyonlarca vicdanı ayağa kaldırıyor; pandemi sonrası toparlanan medya sektörü, 2025'te rekor erişim engelleriyle boğuşurken, YouTube gibi platformlar adeta birer direniş kalesi haline geliyor. Halkın nabzı, anketlerdeki gizli mesajlarla atarken, ömür boyu başkanlık hayalleri gerçeklik testine tabi tutuluyor. Yüzde 70'lik "hayır" oranları, sokaklarda fısıldanırken, mahkeme koridorları gerilimle dolup taşıyor. Bu belirsizlikler arasında, bir gazetecinin boş koltuğu bile milyonları ekrana kilitleyebiliyor. Peki, bu sessiz çığlıkların ardında yatan strateji ne? Sektördeki nabızlar, giderek hızlanıyor.
Asıl deprem burada başlıyor: 5 Ekim 2025'te Sözcü TV'de yayınlanan programda, deneyimli gazeteci Yılmaz Özdil, Fatih Altaylı'nın olası tahliyesini "Erdoğan'ın en büyük korkulu rüyası" olarak nitelendirerek stüdyoyu ayağa kaldırdı. Program sunucusu, saat 00:29'dan itibaren Özdil'e dönerek "Fatih Altaylı dışarı çıktığında ne olur?" diye sorunca, Özdil gözlerini kısarak cevap verdi: "O gün, iktidarın en karanlık kabusu gerçek olur. Fatih gibi bir adam, o boş koltuktan kalkıp sahneye döndüğünde, anketlerin gizli gerçeğini haykırır; yüzde 70'lik o 'hayır' sesi, sokaklara taşar." Ekranda, Altaylı'nın YouTube kanalından boş koltuk görüntüsü belirirken, Özdil sesini yükselterek devam etti: "Cumhurbaşkanı, bu gazeteciyi hapiste tutarak zaman kazanıyor ama dışarı çıktığında, o 1.2 milyon izleyiciyi düşünün; her kelime bir ok gibi saplanır." Sunucu, şaşkınlıkla "Tehdit iddiası ne kadar gerçekçi?" diye araya girince, Özdil güldü: "Tehdit mi? Fatih, 20 Haziran'daki yayınında sadece bir anket yorumladı: Halkın ömür boyu başkanlığa 'hayır' demesi. Bunu tehdit diye yaftalamak, korkunun itirafı!"
Yılmaz Özdil'in sözleri, programı adeta bir siyasi tiyatro sahnesine çevirdi. 00:45'te, Özdil geçmişe dönerek detaylandırdı: "Hatırlayın, 23 Haziran 2025'te Altaylı gözaltına alındı. YouTube'daki 'Fatih Altaylı Yorumluyor' programında, o meşhur anketi okudu: 'Halkın yüzde 70'i Erdoğan'ın ömür boyu kalmasına karşı.' Hemen ertesi gün, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, X'te 'Suyun ısındı' diye video paylaştı. Bu, açık tehdit değil mi?" Sunucu, ekrana anket grafiğini yansıtarak onayladı ve Özdil devam etti: "Altaylı, emniyette 'Sözlerim hakaret veya tehdit içermiyor, çarpıtıldı' dedi. Ama mahkeme, 3 Ekim'deki duruşmada tutukluluğu uzattı. Savunmasında, '2.5 dakikalık iyi niyetli konuşmanın 20 saniyesi kesilip sunuldu' diye haykırdı. Tehdit edilen hep o oldu!" Özdil, elini masaya vurarak ekledi: "Bu, FETÖ günlerindeki gibi; denediler ama başaramadılar. Şimdi, Silivri'de mektuplarla direniyor: 'Her muhalif bir gün burayı tadacak' yazmış. Eşi Hande, Instagram'da 'Hapse girenler, atanlardan bin kat iyi' demiş. Bu, bir ailenin direnişi!"
Programın ritmi, Özdil'in anekdotlarıyla hızlandı. 01:15'te, sunucu "Altaylı'nın kanalı ne durumda?" diye sorunca, Özdil coşkuyla yanıtladı: "Boş koltuk yayınları 1.2 milyon izlendi! Mart 2025'ten beri zirvede; 60 bin yeni abone, video başına 634 bin izlenme, 2.2 milyon beğeni. Erişim engeli bile durduramadı. 'Fatih Altaylı Yorumlayamıyor' diye yeniden markalaştı; mektuplarını avukatı okuyor." Ekranda, kanal istatistikleri akarken, Özdil ses tonunu düşürerek fısıldadı: "Erdoğan, bu boş koltuktan korkuyor. Çünkü Fatih çıktığında, o yüzde 70'lik ses çoğalır; CHP lideri Özgür Özel gibi isimler 'Gazeteciden korkan iktidar' diye haykırır, İYİ Parti'den Müsavat Dervişoğlu 'Sabah tehdit, akşam gözaltı' der." Sunucu, araya girip "Bilal Erdoğan'ın sözleri neydi?" diye sordu; Özdil kahkaha attı: "Bilal, 'Fatih asker postallarını yalıyordu, şimdi özgürüz' demiş. Ama Türkiye'nin özgürlüğü, hapislerde ölçülüyor!"
Bu tartışma, sadece bir programdan ibaret değil; Türkiye'nin basın özgürlüğü sınavını yansıtıyor. Özdil, 01:45'te konuyu genişleterek devam etti: "Altaylı, 63 yaşında, yılların gazetecisi. Yargıdaki savunması destansı: 'Ömür boyu hapis mi? Benim tek derdim, sevdiklerimi üzmek.' Hakkında en az 5 yıl isteniyor, ama reddediyor: 'Tehdit yok, sadece yorum.'" Sunucu, ekrana mahkeme haberlerini yansıtarak "Yanıltıcı bilgi suçlaması da var mı?" diye sordu. Özdil başını salladı: "Evet, Ağustos'ta çıktı; kanalına erişim engeli, içerikler kaldırıldı. Ama halkın yüzde 70'i zaten o ankete inanıyor. Bu, Erdoğan'ın 20+ yıllık iktidarına meydan okuma." Özdil, coşkuyla ekledi: "Fatih'in mektupları, Silivri'den umut fışkırıyor: 'Bazıları başı göğe ermiş, FETÖ'yle denediler, şimdi oldu.' Bu, bir direniş maratonu!"
Geçmişe bir göz atarsak, Altaylı'nın hikayesi tam bir gazetecilik destanı. Özdil, 02:10'da anlattı: "20 Haziran yayını, sıradan bir yorumdu. Anket: 'Ömür boyu başkanlığa hayır yüzde 70.' Hemen Saral'ın tehdidi, gözaltı, tutuklama. BBC'ye göre, 'Tehdit içerikli sözler' diye yaftalandı, ama Altaylı 'İyi niyetliydim' diyor." Sunucu, "NBC News ne yazmış?" diye araya girdi; Özdil yanıtladı: "Hapis gazeteciliği yapıyor; mektuplar avukatla ulaşıyor, boş koltuk milyonları topluyor. Bu, Erdoğan'ın kabusu: Bir gazeteci, hapisten bile meydan okuyor." Özdil, sesini yükselterek bitirdi: "Dışarı çıktığında, o koltuk dolar ve fırtına kopar. Erken seçim mi? Belki yarın!"
Sektördeki yankılar cabası: Program sonrası sosyal medyada #FatihAltaylıSerbest etiketi trend oldu; yorumlar yağıyor: "Özdil haklı, bu korku itirafı!" CHP'den Özel'in "Milletten korkan iktidar" sözleri, İYİ Parti'den Dervişoğlu'nun uyarıları yankılanıyor. Özdil, kapanışta dua gibi bir cümle kurdu: "Fatih, dışarı çıktığında Türkiye nefes alsın. Bu hapis, özgürlüğün zaferi olacak." Sunucu, alkışlarla veda etti: "Yılmaz Özdil, teşekkürler; bomba sözleriniz akıllarda kalacak." Ekranda, Altaylı'nın mektup alıntısı belirdi: "Her muhalif tadacak, ama pes etmeyeceğiz."
Geleceğe dair fırtına ise büyüyor: 3 Ekim mahkeme kararıyla tutukluluk uzadı, ama Özdil'in öngörüsü net: "Tahliye anı, Erdoğan'ı sarsar; o yüzde 70 ses, sandıklara akar." Düşünün: Boş koltuktan dolu bir sahneye geçiş, milyonları ayağa kaldırır mı? Altaylı'nın kanalı, hapisle bile zirvede; mektupları, birer manifesto. Bilal Erdoğan'ın "özgürüz" iddiası, ironik bir yankı bırakıyor. Bu program, sadece bir tartışma değil; bir ulusun vicdan muhasebesi. Kim bilir, belki Altaylı'nın bir sonraki mektubu, tahliye müjdesi taşır; o gün, Erdoğan'ın rüyası mı gerçek olur? Siyasi kış erken geldi, ama bahar kapıda. Gözler dört açılmalı, çünkü bu hikaye, zaferle bitecek.
            
            
                            
                            
                            




