Gerçek Gündem Haberleri

Fatih Altaylı Hukuksuz Kararla Tutuklu: Özgür Özel CHP'de Tarih Yazıyor

4 yıl 2 ay hapis cezası alan gazeteci Fatih Altaylı'nın Silivri'den gönderdiği çarpıcı notlar, Türkiye'deki adalet sistemindeki acı durumu gözler önüne seriyor. Bu sırada CHP’de Özgür Özel, ulusalcılardan liberal ve muhafazakarlara uzanan "Yeni Merkez" kadrosuyla siyasette yeni bir sayfa açarak kutuplaşmaya panzehir olmayı hedefliyor.

1 Aralık 2025 itibarıyla Türkiye, siyaset ve adalet alanında tarihsel dönemeçlere tanıklık ediyor. Bir yanda, gazetecilik camiasının yakından takip ettiği hukuksuz bir kararla Silivri’de tutuklu bulunan Fatih Altaylı’nın durumu ülkenin girdiği derin sessizliğin ve kutuplaşma ikliminin acı bir yansımasıyken, diğer yanda Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) 39. Kurultay’ın ardından güçlenerek çıkan Genel Başkan Özgür Özel’in yeni kadrosu dikkatleri çekiyor. Ülke, ekonomik buhranın ve siyasi krizlerin üst üste yaşandığı bu zorlu günlerde, medya sektörünün dahi ''en sıkıntılı günlerini geçirdiği'' yönündeki değerlendirmeler, tablonun vahametini ortaya koyuyor.

Toplumda büyük yankı uyandıran karar, gazeteci Fatih Altaylı’ya fiili saldırı suçu olmamasına rağmen 4 yıl 2 ay hapis cezası takdir edilmesi ve ''kaçma şüphesiyle'' tutukluluğunun devamına hükmedilmesi oldu. 56 gün sonra YouTube kanalında yayınlanan ve büyük ilgi çeken o meşhur ''boş koltuk'' videosuyla izleyicilerine seslenen Altaylı, hakkındaki hükmün tamamen siyasi olduğunu vurguladı. Altaylı, karar duruşmasından sonra elindeki savunma metnini yere fırlatmasının nedenini, ''Yere ben fırlatmadım, adalet yere düşürüldüğü için ben de savunmamı yere fırlattım,'' sözleriyle açıkladı. Yargıdaki bu durum, Tayfun Kahraman örneğinde olduğu gibi Anayasa Mahkemesi kararlarının dahi uygulanmadığı bir dönemin ''aldatılma hissi'' yarattığını dile getirdi.

Bu süreçte Altaylı’nın sağlık durumu da endişe vericiydi. Dört stent takılı kalbi ve yırtılma riski olan aort damarındaki genişleme (5 cm çapında), ayrıca beyin zarındaki iyi huylu tümör (menenjiyom) gibi kronik rahatsızlıkları bulunuyordu. Avukatları Rezzan Aydınoğlu, Ömer Teker ve Metin Sinan Aslan’ın yanı sıra Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’ın ''hukuk dersi niteliğindeki'' savunmalarına rağmen tahliye beklentisi karşılanmadı. Altaylı, avukatının ''hukuksuzluğun bu kadarına kimse cesaret edemez'' dediği anda, Mekteb-i Sultani'den arkadaşı Avukat Coşkun Coşar’ın ''Seni üzmek istemem ama şunu görüyorum suh ceza hekimliğine sevk yazın, iddianamen ve mütalaan aynı elden çıkmış. Bu da seni tahliye etme gibi bir niyetleri olmadığını gösteriyor'' sözlerinin kafasında yankılandığını aktardı.

Adalet ve siyaset sahnesindeki bu zorlu atmosferde, CHP 39. Kurultay'dan Özgür Özel'in liderliğini perçinleyerek çıktı. Genel Başkan, 1333 delegenin oyunun tamamını alarak sadece parti tarihinde değil, Türkiye siyasetinde de bir dönüm noktası yarattı. Liderliğinin ilk gününden itibaren tartışılan ve koltuğun İmamoğlu ile paylaşıldığı yönündeki iddialara rağmen Özgür Özel, ''bir lidere dönüştü'' yorumlarını beraberinde getirdi. Özel, kurultayda yaptığı konuşmada ülkenin zor zamanlarına dikkat çekerek, ''hiçbir dönem bu dönemin gaddarlığıyla yarışamaz'' dedi ve haksızlık karşısında susanlara sert bir çağrıda bulundu: ''Ya o pijamayla evinde oturup sıranın sana gelmesini bekleyeceksin ya da meydanlara çıkıp bizimle birlikte bu darbeyi püskürteceksin.''

Özgür Özel’in siyasi mücadelesindeki en önemli hamlelerden biri, CHP’nin ''Yeni Merkez'' arayışına işaret eden Parti Meclisi (PM) listesi oldu. Bu kadroda, farklı siyasi görüş ve deneyimlerden gelen isimlerin ittifakı dikkat çekiyor. Daha önce sert bir Kemalist ve Kılıçdaroğlu’na yakın duran Engin Özkoç, DEVA Partisi kurucularından, liberal kodlarla siyasete başlayan ve yeşil politikaları iyi bilen Evrim Rızvanoğlu, Türkiye İşçi Partisi’nden rekor oyla seçilen vergi uzmanı Ozan Bingöl, kumpas davalarının sembol isimlerinden hukukçu İlhan Cihaner, İYİ Parti kurucularından ve İmamoğlu'nun hukuk danışmanlarından Bahadır Erdem gibi farklı profiller bu mecliste bir araya geldi.

PM’nin ekonomik ve kurumsal altyapısını güçlendiren diğer kritik isimler ise daha önce Gelecek Partisi’nin kurucu yardımcılığını yapmış, sosyal demokrat ekonomi programını kaleme alan Serkan Özcan ve hazineci Kerim Rota oldu. Ayrıca Koç Holding’de uzun yıllar iletişim grup başkanlığını üstlenmiş olan ve sermaye sınıfını yakından tanıyan Oya Ünlü Kızıl, mütedeyyin ve Kürt mahallesine yakın olan Emine Uçak Erdoğan (Reform Enstitüsü’nden) ve Mansur Yavaş’a yakın genç siyasetçi Volkan Memduh Gültekin gibi isimler, CHP'nin geniş bir toplumsal yelpazeye hitap etme ve ''merkezi yeniden kurma'' çabasını gösteriyor.

Özgür Özel’in bu başarısına karşın, eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay günü Sabah gazetesine verdiği röportaj, partide yeni bir tartışma başlattı. Kılıçdaroğlu'nun röportajda ''hesap vermek her CHP’linin namus borcu'' gibi ağır ifadeler kullanması, hem CHP tabanından hem de gazetecilik camiasından eleştiri aldı. Bu tepkiler üzerine Kılıçdaroğlu, Halk TV’ye çıkarak gerçekleri anlatma çağrısı yaptı. Önceki kurultaylarda kendisine ayrılan koltuğun bu kez hazırlanmaması da, yeni genel başkanın eski lidere yönelik tutumunun değiştiğini gösteren önemli bir detay olarak kayda geçti.

Siyasi ve hukuki gelişmeler yaşanırken, ülke derin bir ekonomik buhranın ortasında bulunuyor. Açıklanan büyüme rakamlarında tarım sektörünün %12,7 küçülmesine karşın inşaat sektörünün %13,9 büyümesi, eleştirilere göre ülkenin adeta ''beton yiyeceği'' bir ekonomik model inşa ettiğini gösteriyor. Gıda üreticilerinin para kazanamadığı için üretimi bırakma noktasına gelmesi, gıda enflasyonunun korkunç boyutlara ulaşmasına neden oluyor. 11 milyon çalışanı doğrudan ilgilendiren Asgari Ücret görüşmelerinde ise, Prof. Hakan Kara’nın ''açlık sınırına yetişebilmesi için en az %40 zam'' gerektiği yönündeki akademik görüşlerine rağmen, ücretlilere ''mini minnacık'' bir artış yapılacağı beklentisi hakim. Üstelik bu zorlu ekonomik koşullar altında, Vestel'den 12.000 kişinin işten çıkarılması gibi toplu işten çıkarmalar da devam ediyor.

Tüm bu gelişmeler ışığında, Özgür Özel’in yeni Parti Meclisi listesiyle ekonomistlere ve hukukçulara ağırlık vermesi, ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu iki alan olan adalet ve ekonomiye odaklanacağının bir işareti olarak yorumlanıyor. Kutuplaşma oyununa karşı bir ''panzehir'' bulma gayretinde olan bu yeni merkez siyasetinin, halk kesimlerinin kendilerini güvende hissedecekleri ve çözüme inanabilecekleri bir zemin yaratıp yaratamayacağı, Türkiye siyasetinin yakın geleceğini belirleyecek en önemli mesele olarak önümüzde duruyor.