Dünya

Etiyopya'da Mülteci Krizi Derinleşiyor: Fon Eksikliği Hayatları Tehdit Ediyor

Etiyopya mülteci krizi hızla büyürken, milyonlarca insanın geleceği belirsizliğe sürükleniyor. Acil yardım çağrıları artıyor, beslenme sorunları ve temel hizmet kesintileri milyonları etkiliyor – detaylar için okumaya devam edin.

Afrika'nın en büyük mülteci barındıran ülkelerinden biri olan Etiyopya, son yıllarda komşu ülkelerden gelen yoğun göç dalgalarıyla karşı karşıya kalmış durumda. Çatışmalar, kuraklık ve istikrarsızlık nedeniyle sınırları aşan binlerce insan, zaten sınırlı kaynaklara sahip bir ülkede yeni zorluklar yaratıyor. Bu durum, hem mültecileri hem de ev sahibi toplulukları derinden etkiliyor ve uluslararası yardımların önemi her geçen gün daha fazla öne çıkıyor. Okuyucuları meraklandıran bu gelişmeler, bölgedeki insani durumun ne kadar kritik bir noktaya geldiğini gösteriyor.

Etiyopya, Afrika'da ikinci en büyük mülteci barındıran ülke konumunda ve şu anda 1,1 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bu mültecilerin büyük kısmı Sudan ve Güney Sudan'daki çatışmalar ile Somali'deki kuraklık nedeniyle ülkeye sığınmış durumda. 2025 yılında acil yardım malzemelerinde yüzde 70 oranında kesinti yapılmak zorunda kalınması, durumu daha da karmaşık hale getirdi. Bu kesintiler, temel hizmetlerin sürdürülebilirliğini tehdit ederken, mültecilerin günlük hayatlarını doğrudan etkiliyor. Aileler, çocuklarını korumak için zor kararlar vermek zorunda kalıyor ve gelecek kaygısı giderek artıyor.

Gıda yardımları konusunda ciddi kısıtlamalar yaşanıyor; Ekim ayından itibaren 780 bin mülteci için yemek rationları standart ihtiyacın sadece yüzde 40'ına düşürüldü, bu da günlük kalori alımını 1000'in altına indiriyor. Sadece yeni gelen 70 bin mülteci tam ration alabiliyor, ancak bu da sınırlı kaynaklarla sağlanıyor. Bu kesintiler, yetersiz beslenmenin hızla yayılmasına yol açtı ve kamplarda yetersiz beslenme oranı yüzde 15'i aşmış durumda. Özellikle yenidoğan ve bir yaş altı çocuklar için ölüm oranları 2025'te yüzde 4,7'ye yükseldi, geçen yıla göre yetersiz beslenme vakaları ikiye katlandı. Aileler, yemekleri azaltmak veya çocuklarının porsiyonlarını kısmak gibi olumsuz başa çıkma yöntemlerine başvurmak zorunda kalıyor.

Su erişimi de büyük bir sorun haline gelmiş; mülteciler günde ortalama 12-14 litre su alabiliyor, bazı bölgelerde bu rakam 5 litreye kadar düşüyor ve acil durum standardı olan 15 litrenin oldukça altında kalıyor. Bu durum, hijyen sorunlarını ve hastalık risklerini artırıyor. Ayrıca, olumsuz başa çıkma mekanizmalarına başvuran ailelerin oranı yüzde 66 artmış; varlıklarını satmak, çocuklarını çalıştırmak veya erken evlilik gibi riskler çoğalıyor. Rationların yüzde 60'tan yüzde 40'a düşürülmesiyle, yetersiz diyet tüketen hane sayısının on katına çıkması bekleniyor, bu da dört aileden birini etkileyecek.

Eğitim alanında da alarm verici gelişmeler var; 57 ilkokulda 110 bin çocuğa hizmet veren okulların finansmanı tükendi ve 31 Aralık 2025'te kapanması planlanıyor. Bu okullar kapanırsa, öğretmenler maaş alamayacak ve çocuklar eğitimden mahrum kalacak. Okullar, sadece öğrenim yeri değil, aynı zamanda koruma ortamı sağlıyor; kapanmaları erken evlilik, çocuk işçiliği ve insan ticareti risklerini önemli ölçüde artıracak. Bir neslin geleceğini tehlikeye atan bu durum, mülteci çocukların gelişimini kalıcı olarak etkileyebilir ve uzun vadeli toplumsal sorunlara yol açabilir.

Sağlık hizmetleri de fon eksikliğinden ağır darbe alıyor; kliniklerde yetersiz beslenme tedavileri artarken, temel sağlık hizmetleri kesintiye uğruyor. Kamplarda hastalık salgınları riski yükseliyor ve ev sahibi topluluklar üzerindeki baskı dayanılmaz hale geliyor. Etiyopya hükümeti, mültecileri koruma taahhüdünü uzun yıllardır sürdürüyor ancak kaynaklar sınırda ve topluluklar üzerindeki yük artıyor. Bu ağır sorumluluğun yalnız başına taşınamayacağı vurgulanıyor, uluslararası destek olmadan insani felaketin kaçınılmaz olacağı belirtiliyor.

Son dönemde acil çağrılar yapılmış; önümüzdeki altı ay için operasyonları sürdürmek adına 90 milyon dolarlık fon ihtiyacı duyuruldu. Bu fon sağlanmazsa, gıda yardımları tamamen durdurulabilir ve derinleşen açlık ile yetersiz beslenme milyonları etkileyebilir. Yetkililer, şu anki dönemin kritik olduğunu ve kararların Etiyopya'daki mülteci yanıtının çöküşü mü yoksa direnç modeli mi olacağına belirleyeceğini ifade ediyor. Uluslararası toplumun, Etiyopya'nın açık kapı politikasını finansal destekle eşleştirmesi gerektiği vurgulanarak, uzun vadeli çözümler için dayanışma çağrısı yapılıyor.

Bu kriz, sadece mültecileri değil, ev sahibi toplulukları da etkileyerek bölgesel istikrarsızlığı derinleştiriyor. Fon eksikliğinin yarattığı zincirleme etkiler, sağlık, eğitim ve beslenme alanlarında kalıcı hasarlar bırakabilir. Ancak zamanında müdahale ile direnç ve entegrasyon modelleri geliştirilebilir, mültecilerin onurlu bir yaşam sürmesi sağlanabilir. Durumun aciliyeti, herkesin dikkatini çekiyor ve destek mekanizmalarının güçlendirilmesi hayati önem taşıyor.

Etiyopya'daki mülteci krizi, küresel insani yardımların ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösteriyor. Çatışma ve iklim değişikliğinin tetiklediği göçler artarken, fonların azalması hayatları doğrudan riske atıyor. Bu noktada, sürdürülebilir destekler olmadan milyonlarca insanın geleceği belirsiz kalıyor ve insani değerlerin korunması için acil adımlar atılması gerekiyor.