Türkiye siyasetinde son dönemin en çarpıcı gündemi, “Erdoğan’dan sonra ne olacak, ülke nasıl yönetilecek?” sorusunun etrafında gelişiyor. Özellikle Bilal Erdoğan’ın adı, olası başkan yardımcılığı ve yönetimdeki rolü üzerinden bir güç mücadelesinin simgesi hâline geldi. “Krizin ana noktası aslında bu ya. Bilal Erdoğan meselesi önemli bir konu.” ifadeleriyle başlayan tartışmalar, Cumhurbaşkanlığı ve anayasa değişikliği ekseninde şekilleniyor.
2028 veya 2027 seçimlerinde, anayasa değişikliğiyle ülkenin yönetim sistemi yeniden dizayn edilmek isteniyor. “Bir anayasa değişikliği ile beraber 2028’de seçimde... her parti millete diyecek ki ben başkanım ama iki tane de başkan yardımcım var.” denilirken, AK Parti’de bu sistemin Erdoğan yanında bir veya iki başkan yardımcısı ile uygulanması planlanıyor. Sandıktan çıkacak yeni yardımcılar, Bilal Erdoğan dâhil çeşitli isimleri ön plana çıkarıyor: “Millet de diyelim AK Parti'yi tercih etti Erdoğan var diye ama orada bir de yardımcısı var. Bilal Erdoğan tabii o da sandıktan çıkacak.”
Bilal Erdoğan’ın son yıllarda devlet kadrolarındaki aktifleşmesi, resmi heyetlere katılımı ve AK Parti teşkilatlarındaki etkisi dikkat çekiyor. “Bilal Erdoğan şu an stajda. Dış gezilere katılıyor, resmi heyetlere katılıyor, protokole katılıyor.” ifadesiyle, geleceğin yönetim ekibinin hazırlık sürecinde olduğu vurgulanıyor.
2021’de Devlet Bahçeli’nin önerdiği 101 maddelik anayasa değişikliğinde, “Cumhurbaşkanını tek adamlıktan kurtarmak ve denetleme mekanizması olsun diye aynı seçim sandığından çıkmış başkan yardımcısının olmasını öngörmüştü.” sözleriyle iki başkan yardımcısı fikri gündeme taşınmıştı. Ancak Erdoğan’ın bu teklifi bir kenara koyduğu, AK Parti’nin başka bir yönlü anayasa hazırlığı yaptığı anlaşılıyor.
Siyasi çatışma: Aile gücü ve Bahçeli’nin direnci
Türkiye’de babadan oğula devredilen iktidar sistemi tartışma konusu. “Olayın ciddiyetinin, bir tarafta bir aile çok güçlendi… Bu öyle bir güç ki askeri, polis, medya ve sermaye dahi bağımsız değil.” denirken, Erdoğan’ın yaşlanması ile birlikte yönetimi aileye devretme hazırlığında olduğu, en güvenilir kişinin Bilal Erdoğan olduğu belirtiliyor: “Doğru. Ondan Bilali hazırlıyor zaten şu anda.”
İç ve dış politikalarda görüş ayrılıkları, özellikle Amerikan desteği iddiaları ve Gazze meselesi üzerine verilen demeçler, “ittifak patladı, Cumhur İttifakı dağılıyor” iddiasını güçlendiriyor. Ancak, “Cumhur İttifakı'nın dağılmasının tek sebebi olsa olsa bu olabilir. Onun dışında olmaz, olmayacak göreceksiniz.” değerlendirmesiyle, kopuşun ancak Bilal Erdoğan’ın başkan yardımcılığı adayı olarak ilan edilmesiyle gerçekleşebileceği öne sürülüyor.
Son olarak, halkın babadan oğula yönetim anlayışına tepkisi ve muhalefetin bu sisteme “dur” demesi gerektiği vurgulanıyor. “Orada muhalefetin dur demesi lazım bence.” Bu süreçte, siyasal Kürt hareketi, CHP liderinin iddiaları ve AK Parti ile MHP arasındaki “organik ittifak”ın motivasyonlarındaki farklılıklar ele alınıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’de siyasi gündemi belirleyen en büyük tartışma, Erdoğan sonrası yönetim planı, başkan yardımcılığı sistemi ve Bilal Erdoğan’ın olası yükselişi. Uzmanlar, “Olay çok ciddi!” diyerek, bu gelişmelerin siyasi dengelerde radikal değişimlere yol açabileceğini savunuyorlar.