Gerçek Gündem Haberleri

Devlet Bahçeli'den Alevi Açılımı: Özür mü, Strateji mi?

Bahçeli'nin beklenen Alevi hamlesi Türkiye'yi nasıl sarsıyor? Cemevi tartışmaları, İran gerilimi ve anayasa oyunu... Bu sırlar ortalığı karıştıracak, gizli planlar sizi büyüleyecek – sır perdesini aralayın, kaçırmayın!

Siyasetin o karmaşık labirentinde bazen bir cümleyle her şey değişir, değil mi? Dün okuduğunuz haberler bugün bambaşka bir renge bürünür ve birden kendinizi "Acaba bu ne anlama geliyor?" diye sorgularken bulursunuz. Özellikle Türkiye gibi, her köşesi tarihle, gerilimle dolu bir ülkede, liderlerin ağzından çıkan tek bir kelime bile dalgalar yaratır. Son günlerde Ankara kulisleri fısıldıyor, sosyal medya kaynıyor ve herkes aynı soruyu soruyor: Bu hamle gerçekten bir barış eli mi, yoksa yeni bir oyunun perdesi mi açılıyor? Merak etmeyin, acele etmeyin; çünkü asıl hikaye, o beklenen açıklamaların ardındaki derinlikte yatıyor. Biraz daha sabredin, çünkü bu tartışma sizi tam da o derinliğe çekecek.

Şimdi, sahneyi biraz açalım. 15 Ekim 2025 Çarşamba sabahı, saat 07:00'de yayınlanan bir programda, her zamanki gibi Levent Gültekin mikrofonu eline alıyor. Moderatör Melike Ceyhan'la birlikte, stüdyoda o tanıdık samimi sohbet başlıyor. Gültekin, izleyicilere "Herkese güzel ve sağlıklı bir gün dilerim. Beğenmeyi, yorum yapmayı ve abone olmayı unutmayın" diyor, klasik girişiyle. Ama hemen ardından, günün en sıcak konusu masaya yatırılıyor: MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Alevi toplumu'na yönelik beklenen açılımı. Ceyhan, soruyu patlatıyor: "MHP'den başlayayım. Alevilerin beklediği açılım geldi. Bahçeli, cemevi'nin ibadethane statüsüne kavuşması için engellerin kaldırılmasını istedi. 'Cami de bizim, cemevi de bizim' dedi. Bu, anayasa değişikliği hazırlığı mı, yoksa daha fazlası mı?" Gültekin'in yüzünde o hafif şüpheci gülümseme beliriyor, stüdyo ışıkları altında ekranlara yansıyan Nevşehir'deki cemevi açılışından kısa klipler devreye giriyor. On-screen metin: "Bahçeli'nin Alevi Açılımı". Ve işte, tartışma burada kızışmaya başlıyor – ama detaylara hemen dalmayalım, nefes alın.

Gültekin, Ceyhan'ın sorusuna yanıt verirken, konuyu birkaç ay öncesine sarıyor. "Devlet Bey'in cemevi çıkışı bekleniyordu. Hatırlarsanız, 6-7 ay önce bir yayında söylemiştim. Bahçeli, Alevi açılımına hazırlanıyordu" diyor. Ardından, Nevşehir'deki açılıştan bahsediyor: "Pazar günü açıldı, Ankara'da kulislerde rapor hazırlandığı konuşuluyordu. Bugün Alevi kardeşlerimize ibadethane statüsü verilmesi için açıklama geldi." Peki, bu hamlenin arkasında ne var? Gültekin, iki olasılığı sıralıyor. Birincisi, anayasa değişikliği için zemin hazırlamak. "Toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir hak tanınması, Alevilerin de talebi bu yönde. Belki Alevileri ikna etmek için atanan bir adam." Ama hemen ekliyor: "İkinci olasılık, bir tahmin – doğru mu yanlış mı, zaman gösterecek. İran meselesi tekrar alevlenebilir." Burada, ekranlara Middle East zirvesinden görüntüler düşüyor: Arap liderler Trump etrafında toplanmış, Abraham Accords anlaşmalarının gölgesi. Gültekin devam ediyor: "Dün Orta Doğu'da o sahne... Trump'ın etrafında Arap liderler. Bu, İran'a karşı kurulan bir ittifak. Gazze meselesi hızla gelişiyor, belki İran'a karşı daha ölümcül bir operasyon geliyor. Türkiye, Alevi topluluğunu mümkün olduğunca mutlu tutmak için bu adımı atıyor olabilir. Çünkü Alevilerle İran arasında mezhepsel yakınlık var – yorum farkları olsa da temel bir bağ."

Bu noktada, Gültekin'in ses tonu biraz sertleşiyor, stüdyoda bir sessizlik hâkim. "Bahçeli'nin dediği iyi bir şey. Yıllardır bunu savunuyoruz: Kimsenin inancı, mezhebi karıştırılmasın. Herkes istediği yerde ibadet etsin. Alevilere ayrımcılık bitsin" diyor. Ama hemen uyarıyor: "Ancak, Devlet Bey'in geçmişine bakınca, son 20 yılda ülkeye yaptıklarını listelediğimizde – barış süreci, terörsüz Türkiye hayali, bugünkü Alevi açılımı – altında başka bir şey aramaktan kendimizi alamıyoruz." Ekranlara grafik düşüyor: "Tek adam rejimi". Gültekin, derin bir nefesle devam: "Bir politikacı, ülkeyi tek adam rejimine sürüklediyse, Türkiye'nin iyiliği için adım atabileceğine inanmıyorum. Eğer gerçekten Orta Doğu kaosuna hazırlanıyorsa, önce Alevilere bu hakkı vermek yerine, Kürtler'e bir hak, tek adam rejiminden çıkmak için öncülük etmeli." Burada, Gültekin'in gözleri kısılıyor, Ceyhan başını sallıyor onaylarcasına. "Türkiye'nin en büyük sorunu şu anda tek adam rejimi. Hukuk yok, demokrasi işlemiyor, denetim dengesi yok, güçler ayrılığı yok. Ülke yok oluşa gider. Alevi ayrımcılığı, Kürt barışı değil – asıl mesele bu rejim."

Tartışma, Alevilik'in iç dinamiklerine kayıyor. Gültekin, "Aleviler arasında bile tanım sorunu var. Bazıları cemevini ibadethane olarak görmüyor, sembolik kültürel merkez diyor. Bazıları İslam'ın parçası, bazıları dışında. Bazıları mezhep, bazıları kültür, felsefe olarak görüyor" diyor. Ekran metni: "Alevilik Tanımı Tartışması". "Devlet, bu işlere karışmamalı. İbadethane statüsü verince ne olacak? Atama yapılacak, maaş bağlanacak – tıpkı camiler gibi. Diyanet'e mi bağlanacak? Pek çok Alevi, dedelerin Diyanet'ten maaş almasına karşı. 'Bizim dedelerimiz devletten maaş almasın' diyorlar." Ceyhan araya giriyor: "Peki, ibadethane olarak tanınması ayrımcılık değil mi?" Gültekin gülüyor hafifçe: "Evet, nasıl ayrımcılık olmayacak? Camiye verilenler veriliyor, cemevine de verilmeli. Ama çözüm bu mu? Hayır, asıl ayrımcılık bürokraside: Alevi valiler, kaymakamlar, bakanlar atanmıyor. KPSS'de çocuklar eleniyor, polis şefleri, bakanlar uzak tutuluyor. Devlet bürokrasisinde Alevilere mesafe var. Bu mesafe kalksa, Alevilerle Türkiye'nin duygusal bağı güçlenir."

Burada, sohbet anayasa paketine evriliyor. Gültekin, "Görünmez iyilik yerine, anayasa değişikliği gerektiren bir iyileştirmeye öncelik veriyorlar. Belki Kürtler'e bir şey, Aleviler'e bir şey, başörtüsü için bir şey, cumhuriyetçi milliyetçilere bir şey – herkesin 'hayır' diyemeyeceği bir paket. Toplum kesimleri 'Bundan bana da bir pay var' diyecek." Ama hemen eleştiriye dönüyor: "Lübnan anlaşması gibi olmasın. 'Alevi vali atayalım' değil – liyakat esas alınsın, Aleviler doğal olarak gelsin. Ayrımcılık kalksın." Ekranlara Lübnan mezhep paylaşımı grafiği düşüyor, kısa bir klip: Mezhep temelli atamalar. Gültekin, sesini yükselterek: "Bahçeli, Türkiye'yi güçlendirmek istiyorsa, Orta Doğu'da olası İran savaşı öncesi iç cepheyi sağlamlaştırmak için – önce ayrımcılığı bitirsin. Aleviler, ülkenin parçası ve sahibi – hak ettikleri payı alsınlar."

Video, bu noktada bir ara veriyor, ama heyecan sönmüyor. Ceyhan, "İslamcı kafa yenildi mi?" diye soruyor, İran'daki yumuşamaya bağlayarak. Gültekin, "Evet, İslamcılar yenildi. İran'da bile yumuşama var – belki bu da o yüzden" diyor, Orta Doğu haritası ekranda beliriyor. Sonra, Özgür Özel'in MHP planına geçiyorlar: "Özel, MHP'yi yanına çekme stratejisi izliyor. Ama imaj sorunu var – yurtdışına Türkiye'yi şikayet mi etti CHP?" Gültekin, "Hayır, ama algı öyle. Kürt talepleri, Tuncer Bakırhan'ın söyledikleri... Hepsi iç içe." Tartışma, Kürt meselesine uzanıyor: "Kürtler ne istiyor? Bakırhan ne diyor?" Gültekin, "Barış, eşitlik – ama rejim değişmeden olmaz."

Bu açılım, sadece bir jest mi, yoksa büyük bir satranç tahtasının hamlesi mi? Gültekin'in sözleriyle, "Zaman gösterecek – ama Türkiye'nin kurtuluşu, tek adamdan kurtulmakta." İzlerken içiniz kıpır kıpır olacak, çünkü bu, sadece bir haber değil – geleceğin anahtarı. Düşünün, yarın ne değişir? Belki her şey...