Türkiye'nin siyasi gündemi son günlerde adeta bir fırtınaya dönüştü. Özellikle Cumhur İttifakı içindeki dinamikler, Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkiler mercek altında. Gazeteci Memduh Bayraktoroğlu'nun çarpıcı yorumlarında, Bahçeli'nin bir haber üzerine yüzünün buz gibi kesildiği iddia ediliyor. Bu haberin, Erdoğan'ın siyasi konumunu doğrudan etkileyecek nitelikte olduğu vurgulanıyor. (Konu ile ilgili video, makalenin aşağısında verilmiştir.)
Bahçeli'nin Erdoğan'a yönelik ani tutum değişikliği yıllardır tartışma konusu. Eskiden Erdoğan'ı ağır sözlerle eleştiren Bahçeli, bir telefon görüşmesinin ardından tamamen farklı bir çizgiye geçti. *“Aniden tamamen farklı bir cümle kullanmaya başladı. İlginçtir ki Erdoğan da birden Bahçeli'yi sevmeye başladı. İkisi de birbirine anında aşık oldular.”* Bu değişimin arkasında dış etkilerin, özellikle Barzani gibi bölgesel aktörlerin rol oynadığı belirtiliyor. Barzani'nin resmi statüsü olmadan Türkiye'de hareket etmesi, eski MİT yetkililerinin devreye girmesiyle birleşince tablo daha da karmaşıklaşıyor.
Suriye'deki gelişmeler ise gündemin en sıcak başlığı. 10 Mart mutabakatında geri sayım başladı ve Fırat'ın doğusuna yönelik operasyon hazırlıkları hız kazandı. Al Şaraa, PYD ve SDF arasındaki anlaşmaların uygulanmadığı, YPG/SDF güçlerinin Suriye ordusuyla birleşip silah bırakması çağrılarının samimiyetsiz olduğu ifade ediliyor. *“Eğer bu insanlar şimdi silahlarını teslim ederlerse... IŞİD hala orada. Hayatta olmaz. Bizi kandırmaya çalışmasınlar, milyonlarca aptalı kandırmak için.”* Kuzey Suriye'nin yapısı, Türk iletişim kanallarıyla şekillenmeye çalışılırken, Öcalan'ın politikadaki etkisi de sorgulanıyor.
Bahçeli'nin Öcalan hakkındaki açıklamaları da dikkat çekici. Öcalan'ı ziyaret etme niyetini dile getiren Bahçeli'ye yönelik eleştiriler artıyor. Erdoğan'ın geçmişte Öcalan'a milletvekillerini gönderdiği hatırlatılıyor: *“Bu Recep Tayyip Erdoğan... 50 bin insanın katili olan bebek katilinin ayağına milletvekilleri gönderdi.”* Bu süreçte Erdoğan'ı Öcalan'la "arkadaş" yapma çabalarının olduğu, eski MİT'çilerin Bahçeli'ye tavsiyelerde bulunduğu konuşuluyor.
Cumhur İttifakı'nın geleceği ise belirsiz. MHP içinde Bahçeli'ye yönelik darbe uyarısı yapan Şamil Tayyar gibi isimler, AKP'nin oylardaki kaybı ve CHP'nin yükselişiyle panik yaşandığını belirtiyor. Sürecin başarısı sorgulanıyor: *“İşçilerimize aylık 100 bin lira maaş mı verilecek? Asgari ücretliler aylık gelirleriyle dünyayı gezecek mi? İhracatımız 3 trilyon dolara mı ulaşacak?”* Mültecilerin (8-10 milyon) süreç sonrası ayrılabileceği, ekonomik vaatlerin gerçekleşmeyeceği endişesi hakim.
Ekonomik eleştiriler de programın önemli kısmını oluşturuyor. Asgari ücret tartışmaları, sendika liderlerinin Erdoğan'a yakınlığı nedeniyle işçileri savunmadığı iddiaları gündemde. Hak-İş ve memur sendikaları, Erdoğan'ın en büyük işveren olduğu (4,5 milyon kişi) için eleştiriliyor. *“Bu işçi, bu sendika başkanı... çocuğu cezaevinden çıksın diye eğiliyor.”* Sistem acımasız bulunurken, işçilerin haklarının göz ardı edildiği vurgulanıyor.
Ekrem İmamoğlu'nun davası da ayrı bir gündem maddesi. Bahçeli'nin davanın TRT'de yayınlanmasını önermesine rağmen, AKP-MHP oylarıyla reddedilmesi ikiyüzlülük olarak nitelendiriliyor. Politikacıların karakterlerinin para ve yolsuzluk karşısında değiştiği söyleniyor: *“İnsanlar karakterlerini sadece para için değiştirir. Hırsızlık, yolsuzluk, kötülük...”*
Futboldaki şike ve bahis skandallarının perde arkası, parti içindeki çatışmalar, medya figürlerinin çözüm sürecine eleştirileri de tartışılıyor. AKP'de sessiz gerilimler yaşanırken, CHP'deki açık kavgalar karşılaştırılıyor. Trump'ın seçilmesinin Orta Doğu'daki kararları etkilediği, Hakan Fidan'ın İran ziyaretiyle olumlu mesajlar verildiği belirtiliyor.
Bu gelişmeler, Türkiye'nin siyasi haritasını yeniden çizecek nitelikte. Cumhur İttifakı'nın dağılma ihtimali, erken seçim sinyalleri, Suriye'deki operasyonların sonuçları ve ekonomik vaatlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği milyonların merak konusu. Eski istihbaratçıların devreye girmesiyle, Erdoğan'ın "kurtarılması" gerektiği iddiaları ise en şok edici kısım. Siyasi kulislerde fırtına koparan bu detaylar, önümüzdeki günleri daha da hareketli kılacak gibi görünüyor.
Bahçeli'nin o telefon görüşmesindeki yüz ifadesi, Barzani'nin müdahaleleri, Öcalan faktörü ve ittifak içindeki çatlaklar... Tüm bu unsurlar bir araya gelince, Erdoğan'a yönelik büyük bir "gönderme"nin hazırlığında olunduğu konuşuluyor. Siyasetin perde arkası hiç bu kadar açık tartışılmamıştı. Gelişmeleri takip etmek, Türkiye'nin geleceği açısından kritik önem taşıyor.